Bugün, Hz. Fatıma (a.s.) anamızın ciğerparesi İmam Hüseyin Efendimizin (a.s.) şehit edilişinin yıl dönümü.
Bugün bütün gözler ağlasın, Allah'ın (c.c.) sevgilisinin evladının katledildiği gün bugün.
İmam Hüseyin (a.s.) imanın temsilcisi...
Karşısındaki gözü dönmüş güruh ise batılın temsilcileri...
Bir tarafta dedesi Resûlullah'tan (s.a.v.) tüm duruluğu ve gerçekliği ile devraldığı İslam'ı ayakta tutmaya çalışan, Allah tarafından nasp edilmiş İmam...
Diğer tarafta Resûlullah'ın (s.a.v.) getirdiği dini, kendi siyasi çıkar ve dünyalık menfaatleri için değiştirmekte hiç bir sakınca görmeyen, Müslüman görünümlü dinsiz Yezid.
İmam Hüseyin (a.s.) Efendimize çekilen kılıçlar, atılan oklar ve mızraklar; İslam'a çekilen kılıçlar ve atılan oklardı.
İmam Hüseyin (a.s.) İslam ve imanın ta kendisiydi. Yezid ve adamları, küfrün ve dinsizliğin ta kendileriydi.
İmam Hüseyin (a.s.) Efendimizin babası; Haydar-ı Kerrar, Şah-ı Merdan İmam Ali (a.s.).
Yezid'in babası ise Peygamber'in Ehl-i Beyt'ine yıllarca hutbelerde küfrettiren, buna karşı çıktığı için sahabelerden Hucr bin Adiy'i işkenceyle şehit eden Muaviye aleyhillane.
İmam Hüseyin'in dedesi Allah'ın Resûlü Muhammed Mustafa (s.a.v.).
Yezid'in dedesi O'nunla (s.a.v.) gizli ve açık savaşan Ebu Süfyan.
Kerbela'da sadece bir taraf İslam, sadece bir taraf Müslüman ve sadece bir taraf iman…
"Bu öyle bir şahadettir ki, O'nun (a.s.) ölümü, İslam dinini diriltmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş)
İmam Hüseyin'in (a.s.) kıyamı batıla ve küfre karşıydı. O'nun (a.s.) kıyamı din tüccarlarına ve saltanat sevdalılarınaydı.
İmam Hüseyin (a.s.) Efendimizin duruşu, Resûlullah'ın (s.a.v.) getirdiği İslam'ın yerine kendi dinlerini kurmaya çalışan saltanat sevdalıların tümüne karşıydı.
O'nun (a.s.) kıyamı, kıyamete kadar uzanan bir kıyamdı. Kazanan imam Hüseyin (a.s.) oldu. Bu kutlu kıyamın karşısında nice saltanatlar yok olup gitti. Şimdi yerlerinde yeller esiyor. Zalimler ise yaptıklarının hesabını veriyor.
Kazanan İmam Hüseyin (a.s.), kaybeden ise O'nun (a.s.) karşısında duranlar oldu.
* * *
Yıl 1919…
Hüseyni duruş Anadolu'da zuhur etti.
Küfrün tamamının karşısına yine Ehl-i Beyt soylu bir yiğit dikildi.
Dedelerinden gelen o ruhla, Türklüğü ve Müslümanlığı yok etmek isteyenlere geçit vermedi. Tıpkı İmam Hüseyin (a.s.) gibi korkusuzca, İslam'ın ve Müslümanların şerefi için savaştı.
O Hüseyni duruş Anadolu'yu karış karış gezdi; kimi zaman Bandırma vapuruna bindi ve Samsun'a çıktı, kimi zaman Amasya'ya, Erzurum ve Sivas'a gidip Hüseyni ruhu yaydı.
Bir bakmışız o Hüseyni duruş Hacı Bektaş'a gitmiş dua ediyor, bir bakmışız Sakarya'da düşmana kök söktürüyor.
Bir bakmışız o Hüseyni duruş, Dumlupınar'da seher vakti ellerini açmış gözyaşlarıyla dua ediyor, bir bakmışız Yunan'ı İzmir'den denize döküyor.
O Hüseyni duruş karşısında İslam düşmanları yine tutunamıyor. Kazanan yine İmam Hüseyin (a.s.) oluyor. İmam Hüseyin'in nefesi, torunu Mustafa Kemal ile Anadolu Müslümanlarına erişiyor ve Anadolu'ya bereket oluyor, şifa oluyor…
Aradan yıllar geçiyor, O Hüseyni duruşu Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'da görüyoruz. İmam Hüseyin'in (a.s.) yarenleri bu topraklarda biter mi hiç? İdama giderken "Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık" diyor.
Ve yıllar sonra yine bir yiğit çıkıyor. Müslümanı Müslümanla kırdırmaya çalışanların karşısına dikiliyor, onların kirli oyunlarını bozuyor. Anadolu'yu karış karış geziyor ve Ehl-i Beyt'i anlatıyor; "Tevhid'in merkezi Ehl-i Beyt"tir diyerek gönülleri nakış nakış işliyor, İmam Hüseyin'e (a.s.) yarenler yetiştiriyor…
Eyüp Kabil
Yeni Mesaj Gazetesi
(Kilis Postası Haber Merkezi)