Bu askeri darbe sadece Demokrat Parti'ye (DP) zarar vermemiş, askeri darbelerin önünü açarak demokrasinin mağdur olmasına neden olmuştur.
Çok partili döneme geçildikten sonra bunu hazmedemedik. DP'nin tek başına iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 sonrası dönemin Başbakanı Adnan Menderes yetkilerini, demokrasiyi örseleyecek şekilde kullanma yoluna gitmiştir.
27 Nisan 1960 tarihi ise Menderes iktidarının kırılma noktalarından birini işaret ediyordu. Bu tarihte Tahkikat Komisyonu kurularak demokrasiye büyük darbe indirilmiştir. Sivil darbe de diyebileceğimiz bu hareketle Menderes, basını susturmak ve muhalefeti yok etmek istemiştir.
Anayasa hukukçusu büyük hoca Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Menderes'in daveti üzerine Ankara'ya gelmiş, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başvekil Adnan Menderes'in de hazır bulunduğu toplantıda (29 Nisan 1960) Tahkikat Komisyonu'na verilen yetkilere karşı çıkarak şunları söylemiştir:
"Her şeyden önce, Menderes Kabinesi derhal istifa etmelidir. Bundan sonra, mümkün olduğu nispette, muhalefete de birkaç bakanlık vererek, Meclis'teki mutedil şahsiyetlerden yeni bir kabine kurmalıdır. Böylece, bir nevi koalisyon kabinesi, daha doğrusu milli birlik kurulmuş olacaktır. Bu yeni hükûmet, kendisinden öncekinin takip ettiği politikayı bir yana bırakarak tam serbesti içinde kararlarını alacak ve Meclis'e, Anayasa'ya aykırı olduğu iddia edilen kanunların bilhassa Salahiyetler Kanunu'nun tadilini teklif edebilecektir. Bu şekilde hareket edilince, artık muhalefet, hükûmeti itham etmek için bir bahane bulamayacak ve siyasi tansiyon düşecektir."
Başgil'in bu önerisine başta Bayar olmak üzere sıcak bakılmadı. Menderes, benim istifam gerekirse istifa ederim ama bu da sokak eylemleriyle hükûmet istifa etti anlamına gelir ve işler daha da kötüye gider, diyerek öneriye itiraz etti.
Aslında 1957 seçimlerinde zayıfladığını gören Menderes, 17 Nisan 1960'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM), muhalefetin ve basının "yıkıcı, gayri meşru ve kanun dışı" faaliyetlerinin tahkik edilmesi için 15 milletvekilinden oluşan bir Tahkikat Encümeni (Komisyon) kurulması kararı alınmasını sağladı.
27 Nisan'da da bu Encümen'in "Vazife ve Salahiyetlerine" ilişkin kanun yayımlandı.
Yasanın 1.maddesi, DP milletvekillerinden oluşacak Encümen'e hem askeri hem sivil mahkemelerin hem de, savcı ve hâkimlerin hak ve yetkilerini veriyordu. Yine yasaya göre Tahkikat Komisyonu'nun kararlarına karşı itiraz (Temyiz) yolu kapalıydı.
Keşke diyoruz, DP demokratik adımlar atsaydı da askeri darbeye zemin hazırlamasaydı. Ne 27 Mayıslar, ne 1971 ve ne de 12 Eylül darbe ve muhtıralarının yolu açılsaydı.
Tabii 1962 ve 1963'teki Talat Aydemir mecalsiz darbe girişimlerini de unutmayalım, ders alma adına.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu
Yeni Mesaj Gazetesi
(Kilis Postası Haber Merkezi)