Bundan 12 gün önce Hakk'a yürüyen Prof. Dr. Haydar Baş için dünyanın dört bir köşesinden taziye mesajları gelmeye devam ediyor. En anlamlı mesajlardan biri de İran'ın başkenti Tahran'da bulunan Geleceğin Stratejik İncelenmesi Enstitüsü'nden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Merkezi'ne geldi. Bu mesajı olduğu gibi aktarıyoruz:
Allah Teâlânın Kuran-ı Kerim'de bizlere tavsiye ettiği şudur: "Onlar; başlarına bir musibet gelince, "Biz, şüphesiz (her neyimizle beraber) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz" derler." (Bakara Suresi-156)
Muhterem dostlar! Allah'ın (c.c) selam ve rahmeti üzerinize olsun!
Sizinle beraber yaşadığımız keder ve üzüntüye rağmen bizim de ayet-i şerifeden yararlanmaktan başka bir çaremiz kalmadı.
Hüzünle
taziyelerimizi bildiriyoruz
Amansız salgın hastalığın cihanı kapsadığı zor bir zamanda sadece acizane mektubumuzla siz değerli meslektaşlara ve (inşaAllah) cennete müstehak Haydar Baş Hocamızın muhterem ailesine hüzün ve ihlasla taziyelerimizi izhar ediyoruz.
Şüphesiz ki, merhum Hoca'nın Allah'a. Hz. Resulullah'a (S) ve İmam Ali'ye (as) olan muhabbeti, aynı zamanda hakikatseverliği ve doğru yoldan dönmezliği onu cennete götürecektir.
Ankara ile Tahran arası 1500 kilometrelik mesafe olsa da biz İran'da Allah'ın rahmetine kavuşmuş muhterem Hocamızın kıymetini epeyce bilmişizdir.
Unutulmaz Haydar Baş Hocanın şerefli hayatının ve senelerce yorulmadan sürdürdüğü reşadetli faaliyetinin genel çizgisi Hz. Resulullah'ın Pak Ehl-i Beyti'nin tanıtım ve tebliği olduğu herkese bellidir.
O'nun yaptığını
kimse yapmadı
Abartmadan diyebiliriz ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde (Osmanlı tarihinin de buna eklenmesi mümkündür) Haydar Baş Hoca kadar 'Ehli-Sünnet vel Cemaat' itikadının gerektirdiği, İslam mukaddeslerini doğru ve gerçek şekilde tanıma farizasını, Müslüman Sünni kardeşlerimize hudutsuz samimiyetle anlatan ikinci vaiz olmamıştır. Allah ve İslami ümmet karşısında böyle bir büyük hizmetin, düşmanlarca unutturulmuş hakikati ihya etmenin sevabı sonsuzdur. Üzülerek söylemeliyiz ki, mükemmel bir siyaset bilgini olmuş rahmetlik Hocamız, vatanına necat (kurtuluş), refah ve ferah getirebilecek nazariye ve tekliflerin de müellifi olmuştur. Maalesef ekilen hakikat tohumlarına ülke çapında 'verimli toprak' bulunamadı; gereken ve umulan sonuca henüz yetişilmedi. Düşüncemize göre komşu Türkiye'nin en adil ve bilge, doğruluksever siyasetçilerinden olan Haydar Baş Hocamız ebedi ahiretin en güzel menzillerinden birisine, şehitlerin ve aşıkların cennetine göç etti!
Marifet, tasavvuf, irfan, hikmet alanlarında önemli bilgi sahibi olan necip ve zarif duygulu bir insan olan merhum Prof. Dr. Haydar Baş, İran toprağı ve medeniyeti ile bağlı büyük dehalardan olan AbdülKadir Geylani'nin ve Celalettin Mevlevi Rumi Belhi'nin (Mevlana) hararetli aşığı idi.
Zamanında üstadın meşhur "İran'ın saygınlığı var, ya Türkiye'nin?" başlıklı yazısında memleketimize ve onu yöneten büyüklerimize satır arası yer almış saygı ve sevgi duygularını karşılıklı saygı ile sezebilmiştik.
Şehit Süleymani
için söyledikleri unutulmaz
Haydar Baş Hocamızın, mübarek şehidimiz kahraman komutan Kasım Süleymani'nin şehadeti gününde adalet ışığı saçan etkileyici sözlerini halkımız hiç zaman unutmayacaktır!
Kasım Süleymani suikastından sonra ABD'ye dünyadaki bakışın nasıl değişeceği yönündeki soruya Prof. Dr. Haydar Baş şu cevabı vermişti: "ABD için bu yalnızlık sürecine girilmiştir. Yani yapılan olay sıradan bir olay değildir. Bir devlet bir devlete vurabilir. Ama masum bir insana kalkıp da hiçbir sebep yokken bir devletin suikast düzenlemesi izah edilemez. ABD bunu yaptı. Şimdi Ortadoğu'da taraftarlarını kaybetti. Yani bunu kabul etsek de böyledir, kabul etmesek de böyledir. Malezya ve Irak tavrını belli etti. Irak Meclisi, ABD askerlerinin ülkeyi terk etmesini istedi. Yani böyle bir sonucu ABD de beklemiyordu. Zira bugüne kadar yaptığı eşkıyalıkların hesabını kimse sormadı. Şimdi aleni olarak İran kalktı, 'senin yaptığın terördür. Bunun hesabını soracağız' dedi. Görünüyor ki dünya da bu kulvara girmiştir. İranlı Müslüman kardeşimizin şahadeti, bilhassa Ortadoğu'daki devletlerin halklarına ciddi bir hüzün vermiştir. Bu suikastı duyduğumda ciddi şekilde etkilendim. Yani bir insan bir ülkeye seyahate gidiyor, dünyanın en güçlü dediğimiz devlet bu insanı seyahat esnasında şehit ediyor. Benim gördüğüm kadarıyla ABD ölçüsüz ve de yersiz davranmıştır. Bunun karşılığını İran verdi. İran'ın misillemesi karşısında ABD'nin çekindiğini, korktuğunu ve geri adım attığını gördüm. Büyük devletler 'ben geri adım atıyorum' demez. Kararlarıyla kendini ortaya koyar, onu sen de okursun. Yani ABD yanlış yaptığını gördü. Bunun faturasının ödeneceğini de anladı. İran'ın verdiği cevap ABD'yi ürküttü ve korkuttu. Benim endişem daha farklı noktalarda. İnşallah bu iki devletin arasını bulurlar. Büyük bir maceraya dönüşecek bir harbin olmasına bu şekilde engel olunabilir."
Yıllarca
unutmayacağız
Başsağlığı bildirisi mektubumuzu rahmetlik Haydar Baş hocanın ölmez sözleri ile bitirmek istiyoruz: "Müslümanlar ancak kardeştir, ayetinin unutulduğu ülkemizde, Şii-Sünni ayrımı yapmadan kurulacak büyük bir İslam kardeşliği birliği hem bize, hem her an karışmaya hazır Ortadoğu'ya tek çaredir."
Mektubumuzda zaten üçüncü defadır ki, Haydar Baş Hocanın gayretli seslenişlerinden devamlı iktibaslar getirmemizden temennimiz, bu sıcak kelimelerin mektubumuzun içinde yazışma arşivimizde senelerce kıymetli hatıra olarak kalmasıdır.
Naaşının örtüsü
muhabbet doluydu
Haydar Baş Hocanın adını ve işini yaşatacak Bağımsız Türkiye Partisi'ne faaliyet uğurları, başarı ve zafer; Hocanın saygıdeğer ailesine Allah'tan sabrı-cemil, sıhhat ve selamet diliyoruz!
Merhum Haydar Baş Hocanın mezarı için teberrük olarak Necefü-l-Eşref'ten getirilmiş olan mübarek siyah örtü merhum Hocanın yaşam boyu yöneldiği muhabbet, meveddet, aşk ve cazibe unvanını nişan veren yol işaretidir.
Allah, Hocamızı hepimizin beklediği Kıyamet gününde kendisinin delicesine sevdiği İmam Ali ibn Ebu-Talib ile beraber haşr etsin.
Derin hüzün duygusu ve samimi saygılarımızla,
Enstitü Bilim Konseyi üyeleri adına,
Ekber İsmaili, Şaban Nesiri, Seyyid Hüseyn Mesihpur, Teymur Guluzade, Behnam Aghayi, Ali-Riza Caferi, Mensur Nayyiri, Abdullah Geybi, Hamid Razi, Abul-Fazl Penc-Genc, Muhammed Sovdaçi, Muhsin Muhammadi."
Recep Bahar/Detay Haber
(Kilis Postası Haber Merkezi)