Sinem Baş makalesinde Balıkesir Susurluk’ta meydana gelen olayı en ince ayrıntıları ile açıkladı: “8 arabadan oluşan bir konvoy ile damadı Ali Karakuş Bey'i, Edremit 19. Piyade Subay Tugayı'na askerlik vazifesi için teslim ederek Bursa'ya hareket eden Genel Başkan ve ekibi, seyahat halinde iken, Susurluk Trafik Şube'nin önüne gelindiğinde yalnızca Sayın Baş'ın içinde bulunduğu araç durdurulmuş ve görevli polis memuru, "Terör ihbarı var; aracı Emniyet binasına almak zorundayız" demiştir.
Polisler Baş’ı
tanıyınca özür dilediler
Daha sonra ekipte bulunan avukatların durumu sorması üzerine aracı durduran memur, "sadece bu plakayla ilgili terör ihbarı aldık" şeklinde açıklamada bulunmuştur. Hatta bizzat Sayın Baş'ı göstererek, "terörist budur" deme iftirasından çekinmemiştir.
Biri bayan 3 sivil memurun ve bir trafik polisinin dışında diğer memurlar, "Arabada Hocam var, Haydar Baş var" diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiler hatta özür dilediler.”
Her celsesine müdahale
edilen dava…
Yazısında Sayın Baş'ın iki yıldır devam eden bir ceza davası olduğuna dikkat çeken Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sinem Baş şunları dile getirdi: “İki yıldır neredeyse iki kere aynı heyetle duruşmasına girilememiş, bazı çevrelerin her celsesine müdahale ettiği bir dava bu…
Duruşma tutanakları henüz mahkeme sona ermeden basına yansıyan; satır satır adliyede herkesin bildiği bir dosya…
Öyle ki, karşı tarafın avukatlarının BTP liderinin vekillerine şantaj yaptığını itiraf ettiklerinin duruşma tutanaklarına geçtiği olağan dışı gelişmeler yaşanıyor…
Ve bu davada; zorla senet alma, yağma, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlamaları ile yargılanan Sayın Baş için, dosyayı okuyan herkesin dediği, "Bugün Atatürk'ü temsil ediyor, birliği temsil ediyor, inancımıza sahip çıkıyor... Baskılar var, dava bu sebepten uzatılıyor" yani 'siyasi' deniyor.
Anlayacağınız, milletin ve devletin üzerinde hesabı olanlar, adı Atatürk ile, birlik ile, beraberlik ile özdeşleşmiş bu lideri baskı altına almaya çalışıyor.
İşte 8 arabalık bir konvoyda, sadece O'nun bindiği aracın hem de "terör" ihbarı ile Emniyete alınmak istenmesi, var olan baskının canlı örneğidir.
Bir Genel Başkan'dan bahsediyoruz.
Ömrü hayatında trafik cezası dahi almamış, "ben suç işlemesini bilmem" diyen bir dava adamına dikkatlerinizi çekiyoruz.
Ülkede FETÖ tehdidine karşı tek başına 20 yıl mücadele etmiş; "Doğu ve Güneydoğu'da akan kan dursun, evlatlarımız dağa çıkmasın" diye "kaynakları ile vatandaşlık maaşı" projesini geliştirmiş,
"Türk, Kürt, Laz, Çerkez birdir" sloganını parti sloganı yapmış,
Devlet-millet, sivil-asker kaynaşmasını siyasi kariyerinde ilke edinmiş bir liderden…
Ve düşününüz; bu liderin aracı trafikte durduruluyor, hem de terör ihbarı ile…
Birileri Sayın Baş'ı tanımıyor.
Siz bakmayın O'nun hukuka olan saygısından ve adalete olan güveninden, tüm duyumlarına ve yaşadıklarına rağmen, mâruz bırakıldığı ceza davası ile ilgili sesinin çıkmadığına…
Sayın Baş ne haksızlığa tahammül eder, ne de hak yer.
Birileri O'nun önünü kesmeye çalıştıkça O, bilenir ve daha güçlenerek onların karşısına çıkar.
Ne demişler, yel kayadan bir şey götüremez…
(Kilis Postası Haber Merkezi)