Konuşmasının başında Prof. Dr. Haydar Baş'ın 14 Nisan 2020'deki vefatıyla ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşan ve "2020 yılı aslında kötü başlamadı, çok umutlu olduğumuz bir yıldı" ifadelerini kullanan BTP lideri Baş, "2019 yılının sonunda Genel Başkan Yardımcılarım Ali Karakuş ve İsmail Çetin kardeşlerimle birlikte sosyal medya yemekleri organize etmeye başlamıştık. Merhum Genel başkanımızın belirlediği toplantılardı bunlar. Diğer siyasilere belki 40 randevuyla ulaşabiliyorken, Haydar Baş'a sosyal medya üzerinden bir tıkla birlikte ulaşıp bir yemekte buluşabiliyordunuz. 2019 yılı sonlarında bu tip faaliyetlerle biz ciddi bir hızlanma ve ivme kazanmıştık. 2020 yılı başladığında da en son İzmir'de böyle bir program icra etmiştik. Prof. Dr. Haydar Baş sağlık sorunları nedeniyle katılamamıştı. Ama biz 2020 yılında bu tip programlar icra etmeyi planlıyorduk. Ve biz çok umutluyduk 2020 yılından. Tabi gelinen süreçta Allah'ın (c.c.) mutlak kaderi gereği Nisan ayının 14'ünde tarifsiz bir acı yaşamış olduk" dedi. Prof. Dr. Haydar Baş'ın durmak nedir bilmeyen bir insan olduğunu ifade eden BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Babam çok dik bir insandı, O'nu tanıyan herkes bunu çok iyi bilir. Hiçbir zaman yorgunluğu, bitkinliği kabullenmemiştir. Hatta babama baktığımda ben hep söylerdim, öyle bir ruha sahip ki bu ruh o bedene sığmıyor. Ruhu benden genç, ama o insan olmanın getirdiği biyolojik ve fiziksel koşullar mecburi bir şekilde bazı şeylere engel oluyordu. Ve o ruh o bedene gerçekten sığmıyordu. Bunu gözlemliyorduk, hepimizden enerjikti, hepimizden inançlıydı, hepimizden dirayetliydi ve güçlüydü. Kimi zaman bakardık hakikaten 1000 yıl öncesinden gelmiş bir insan gibi olayların tarihsel süreçlerini müthiş bir şekilde ortaya koyardı. Bazen de bir bakardık 1000 yıl sonra neler olacağını ortaya koyar önümüze ışık tutar, ufkumuzu açardı."
Tarifi imkânsız
bir acı yaşadık
BTP lideri Hüseyin Baş, "Dünyanın bazı bölgelerinde söndürülemeyen orman yangınlarıyla başlayan ve bir sürü felaketlerle devam eden 'bela yılı', 'hüzün yılında' takvimle 14 Nisan'ı gösterdiğinde hepimiz için çok zor, tarifi imkânsız bir acı gün yaşadık. Ama toparlanmayı bildik. Buna mecburduk, çünkü merhum genel başkanımızın bizden ne beklediğini bilen insanlardık. O hayatı boyunca hiç durmadı, hiçbir zaman dinlenmedi. Bir insana kızarken hep şunu söylerdi: 'Sen benim mücadeleyi bıraktığımı hiç gördün mü?' İnanılmaz mücadeleci bir insandı. Biz o mücadele inancından nasiplendiğimiz kadarıyla yolumuza devam etmeyi bir şiar edindik. Yapmamız gereken işler var, emanet edilmiş fikirler var. Bunları iktidar etmeye ant içmiş bir teşkilatla birlikte dimdik ayakta yürümemize devam ediyoruz. Bunun nedeni merhum genel başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş'ın o müthiş öngörüleridir. Bize sevgiyi, birliği ve birlikteliği aşılamasından dolayıdır. Biz kavgalar ederiz, küseriz, darılırız ama günün sonunda hep sarılırız. Biz böyle bir siyaset yapıyoruz. Bizim içimizde nefret barınmaz, kötülük barınmaz. Bizim içimizde ayrılık barınmaz. Bizim içimizde sadece ve sadece sevgi ve iman barınır. Bizi bir arada tutan da o sevgi ve imandır" dedi.
Türk milleti
kimliğini kaybediyor
Programdaki konuşmasında hafızasını kaybeden Türk milletinin kimliğini de kaybetmek üzere olduğunu ifade eden BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, şöyle konuştu: "Türk milleti hafızasını kaybetti, şimdi de kimliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. En büyük problemimiz bu. Biz öyle bir Türkiye hayal ediyoruz ki, hem dünyadaki bütün gelişmelerden faydalanalım, hem de tüm gelişmeleri kendi coğrafyamızda hayata geçirelim. Biz kendi kimliğimizden, kendi benliğimizden uzaklaşıyoruz. Hafızamızı kaybetmek budur. Bir insanın bir iddiayı ortaya koyup kabul görmesi için ne demesi gerekiyor ben bunu çok merak ediyorum. Merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş yıllarca asgari ücretten, ev hanımlarına maaştan ve vatandaşlık maaşından bahsetti. Bir insanın kabul görmesi, danışılması için daha ne demesi ve yapması gerekiyor. Dolayısıyla da kimliğini ve hafızasını kaybeden bir millet çözümle kavuşamıyor. Ne yapacağız? Atatürk'e sarılacağız. Hacı Bektaş-ı Veli ve Ehl-i Beyt'e sarılacağız. Bu şekilde hafızamızı tazeleyeceğiz. Merhum Prof. Dr. Haydar Baş bir konuşmasında, 'Beni yok edersen binlerce Haydar Baş çıkar, ama Atatürk'ü yok edersen millet yok olur' demişti. Şimdi biz Haydar Baş Hoca'nın Hakk'a (c.c.) yürümesinden sonra tecrübe etmiş olduk, binlerce değil, bir tane bile Haydar Baş çıkmıyor. Bundan dolayı bulduğun o değeri kaybetmeyeceksin, peşinden gideceksin. O'na sımsıkı sarılacaksın. Ama biz Allah'ın lütfuyla bir görevi devraldık ve bir dava için, bir inanç için yürüyoruz. Biz Haydar Baş'ı da Atatürk'ü de unutturmadan, kendi kodlarımıza sarılıp, kendi hafızamızı tazeleyip, kimliğimizi ortaya koyup geleceğe bakacağız. Geleceğin anahtarı da bu kadrodadır."
Kimler reform
gerçekleştirebilir?
Çok geniş yelpazeden değerlendirmeler yapan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, programda güncel siyasete girmedi ancak, siyasetçilerin son dönemde dillerinden düşürmedikleri reform konusuna değindi. BTP lideri Baş, şunları söyledi: "Bütün siyasilerin dilinde 'Bize reform gerekiyor' sözü var. Reformu ancak, kendisi başlı başına reform olan insanlar gerçekleştirebilir. Belli bir düsturdan hareket edip, sonra da 'aman ben bunu beğenmedim' diyen insanların reform gerçekleştirdikleri tarihte görülmemiştir. Ama bizler doğduğumuz günden bu anımıza kadar reform içerisinde büyümüş insanlarız. Zaten biz mevcut bu sisteme baş kaldırdığımız için bu noktadayız. FETÖ terör örgütüne ilk baş kaldıran Haydar Baş Hoca oldu. Ekonominin ne olduğunu ortaya koyan yine Haydar Hoca oldu. Anıtkabir'e Atatürk'ü ziyarete abdestsiz gitmeyin diyen de Haydar Baş hocaydı. 2017 yılında Hoş Geldin Atatürk kitabını çıkardı ve o gün bugündür her yıl Anıtkabir'e ziyaret edenlerin sayısı katlanarak artıyor. İnsanımıza gerçek Atatürk'ü tanıttı. Prof. Dr. Haydar Baş başlı başına reform olan bir insandı. Biz de O'nun tevhidi tedrisatından geçmiş, o reformu damarlarındaki en kılcal noktalara kadar yaşayan bir kadro olarak bu reformu hayata geçirebilecek insanlarız. O yüzden milletçe biz hafızamızı tazeleyip, kim olduğumuzun farkına varıp artık çözümle buluşmamız gerekiyor. 2020 yılının da 2019 yılının da 2020 yıldır da dünyanın en büyük problemi budur, yani çözümden uzak kalmaktır. Biz çözümü ortaya koyuyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın, Bağımsız Türkiye Partisi kadroları olarak biz bu işi biliyoruz. Hiçbir kadroda olmayan bilgi, birikim ve yetkinlik BTP kadrolarında vardır."
İlk kez duyulan
ifadeler
Gecenin ilerleyen saatlerinde gençler ve kadınlar konusunda dikkat çeken ve Türkiye siyasetinde ilk kez duyulan değerlendirmeler yapan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, şöyle konuştu: "Genel Başkanlık görevine seçildikten sonra Başkanlık Divanı listesine baktım. Oradan kadın kolları ve gençlik kolları var. Yahu dedim, 'Bu partide ya da diğer partilerde neden kadın kolları başkanlığı var? Mesela erkek kolları başkanlığı olsun, neden kadın kolları? Ya da neden gençlik kolları başkanlığı var, yaşlılar kolları başkanlığı olsun. Bizim partimizle alakalı bir durum değil bu yanlış anlaşılmasın, biz korktuğumuz ve kabullenemediğimiz tüm yapıları aslında ayrıştırıyoruz. Kadın kolları, gençlik kolları diye ayrıştırıyoruz. Hâlbuki bunlar ülkenin gerçekleri, bunlar ayrıştırılacak şeyler değil. Bugün ülkemiz bazı insanların yanlış kararları yüzünden bu noktadadır. Ve bu kararları veren insanlar hiçbir zaman genç olmadı. Ama Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurmaya karar verip yola çıktığında gencecik bir delikanlıydı. Daha önce de ifade ettim; Selanik'te doğmuş, 1.78 boyunda mavi gözlü bir sarışının hayalleriyle biz bugünlere geldik. O yüzden biz de 'Var bir hayalimiz' dedik ve o hayali gerçekleştireceğiz.
(Kilis Postası Haber Merkezi)