“Ben Ehl-i Beyt’in kaderini yaşayacağım.” Sözü Rahmeti
Rahmana kavuşan Prof. Dr. Haydar Baş’a aittir.
35-40 yıl O’na talebeliğim var. Kendim de O’nun bu sözünün
tecellisine mashar olduğuna şahidim. Dost düşman herkes biliyor ki O’nun hayatı
kendi toplumundan çektiği çilelerle geçti. Göçmeden de öyle göçtükten sonra da
öyle…
Hayattayken O’nunla bütünleşmek yerine karşıtlığını seçip düşmanlık
edenler düşmanlıklarından vaz geçmezler “katranı kaynatsan olmaz şeker cinsine
yandığım cinsine çeker”
Şimdi O’nun hakkında methiyeler okuyanları çok kısa bir
zaman sonra gerçek kimliklerine bürününce göreceksiniz. O’nu tanıyıp O’nun
tedrisatında yetişenler, yeni duyup kabullenecekler ve daha önce anlayamayan samimi
vatandaşlarımızın dışında kalanların ne kadar samimi olup olmadığını
göreceksiniz.
Çünkü kör inadına mağlup olanlar, FETÖ kırıntıları, Atatürk
düşmanları, dış mihrakların paralı askerleri, bazı medya şarlatanları, küresel
güç odakları düşmanlıktan bir adım geri atmayacak asla bize dost olmayacak ve
eskisinden daha şedit davranacaklar.
Biz Haydar Baş Hocamızın değerlerini savunduğumuz taktirde.
Ki andımız var. “Dönmeyiz gayri...”
Birilerini hedef göstermek değil gayem ama kör olmadığımızı
da birlerinin bilmesi lazım. Sayın Hocamız hayattayken ona düşman olanlar
göçtükten sonra dost mu olacak ki? Hayır!
Ancak Haydar Baş Hocamız birdi hayattayken. Şimdi O’nun
yetiştirdiği kadronun her mensubu bir Haydar Baş oldu. Biriyle düşmanlık
ettiniz baş edemediniz biniyle hiç baş edemezsiniz.
Demem o ki bırakın bu saçma sapan kör inadı, bırakın O’na
düşmanlıklarınızı, bu kafayla hem kendinize hem milletimize zarar verirsiniz
dünyanızı ve ahiretinizi berbat edersiniz.
Bizi kimse hukuk dışı eylemlere zorlayamaz. Kimse sabrımızı
taşıramaz. Biz Prof. Dr. Haydar Baş’ın gönül fedaileriyiz. İşimiz gönül
almaktır kırmak değil. Düşmanımız bize samimiyetle gelsin bizde dirilir gider.
Cenaze haberini aldıktan sonra sözüm ona sağlık gerekçesiyle
alınan kararların ne anlam taşıdığını gördük.
Gayet insani sebeplerle şehir dışına çıkmamız gerektiği
halde makamlarını yetkilerini dürüstçe kullananları da düşmanlıklarını
kusanları da gördük.
Şahsım şahit olduğum pandemi kurulundan gayet samimi destek
alıp baş sağlığı ile imzalanan evrakımı kaşla göz arasında kaybedenleri gördük.
“Haydar Baş’ın cenazesi için izin alamazsınız” diye haykıran
bizi kapıdan almak istemeyen sözüm ona görevlileri gördük.
Cenaze namazı kılmak için gelen kalabalıklara yapılan
rezillikleri saçma sapan engellemeleri gördük.
“Gayemiz sizi salgından korumak lütfen bize zorluk
çıkarmayın mesafe kurallarına uyun” deyip daha çok bulaşması için gayret
edenleri, kinlerini kusanları gördük.
Acılı yürekleri, bağrı yanıkları kışkırtmak isteyip bizi
hukuk karşısında suça teşvik etmek isteyenleri gördük.
Bu ne rezil gayretler. Demek ki hala Haydar Hocayı da
kadrosunu da anlamak istemeyen bahtsızlar var.
Demem o ki bu vatanın da bu bayrağın da bu Cumhuriyetin de
Atatürk’ün de gerçek savunucuları biziz ve biz olmaya devam edeceğiz. Çünkü
Haydar Hocamıza andımız var. “Dönmeyiz gayri…”
Bazı zavallılar hala bazı gerçekleri görmüyor ama biz
onların gayretini görüyoruz. Ve onları
yel değirmeni ile savaşan “Donkişotlara” benzetiyoruz.
Uğur Kepekçi