Alemlerin Rabbi olan, bütün mahlukatı yaratan, hayat veren, maddi ve manevi nimetlerle rızıklandıran, bir ve tek olan Yüce Allah'a sonsuz hamd ve senalar olsun…
O'nun âlemlere rahmet olarak seçip gönderdiği peygamberlerin imamı Hz. Muhammed Mustafa'sına sayısız salât…
Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah'ın müminlere kendilerini sevmelerini emir buyurduğu, Muhammed Mustafa'nın ise ümmetine "onlara sarıldıkları nispette asla sapıtmayacakları iki emanetten biri ilan ettiği" Ehl-i Beyt'ine, ıtretine ve evlad ü iyaline…
Onların güzel yolundan ve izinden giden ve gidecek olan bütün müminlere selam olsun!
Ahir zamanın her tarafı kuşatacak zifiri karanlık misali fitne sürecinde Hz. Peygamber'in nübüvvet nurunun devamı olan velayet nurunun son sahibi Hz. Mehdî'nin (a.s.) zuhuru elbette bütün müminler için rahmettir.
Hak dostu ve büyük
müfessir İsmail Hakkı Bursevî der ki:
"'Ben ilmin ve hikmetin şehri, Ali ise kapısıdır' buyuran Peygamberimizin en yakını Hz. Ali, âlemin imamı ve enbiyanın sırrıdır. Fahr-i Âlemden sonra hakiki vâris, Hz. Ali'dir. Bütün hak yollar ona çıkar. Cisimde nübüvetin sonu Hz. Peygamberdir. Velayet cihetinden evveli Hz. Ali, sonu ise Hz. Mehdî'dir" (İsmail Hakkı Bursevi, Silsile-i Celvetiye, s. 28-31, Sad. Bedia Dikel, İstanbul 1981, İSAM Ktp. Yavuz Argıt Koleks., 297.75, İSM.K)
İslam büyükleri, Yüce Allah'ın şu ayet-i kerimedeki müjdesinin Hz. Mehdî'yi (a.s.) işaret ettiğini beyan ederler:
"Müşrikler istemese de İslam'ı bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak dinle gönderen O'dur."
Ebu Bâsir'in
rivâyetine göre Hz. İmam Sâdık bu ayetle ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır
"Allah'a ant olsun ki, bu ayette zikredilen vaat henüz gerçekleşmiş değildir; Kaim (kıyam edecek olan Hz. Mehdî) zuhur edinceye kadar da bu gerçekleşmeyecektir.
Kaim zuhur ettiğinde, O'nun kıyam ve zuhurundan rahatsızlık duymayacak olan hiçbir kâfir ve müşrik kalmayacaktır. Kâfir veya müşrik olan bir kimse, taşın içine de girecek olsa, o taş dile gelecek ve 'Ey mümin! İçimde bir kâfir var, beni kır ve onu öldür!' diyecektir".
Bu bağlamda büyük Şafiî âlimlerinden Allame Ebu Abdullah Muhammed b. Yûsuf Genci ise şunu nakleder:
"Said b. Cubeyr, bu ayetten Fâtımatü'z-Zehra'nın (selâmullahi aleyha) neslinden olan Hz. Mehdî'nin kastedildiğini söylemiştir."
Hâfiz İmam
Askalanî ise şöyle der:
"Mehdî ve O'nun Ehl-i Beyt'ten olduğu, ümmet-i Muhammed'i yedi yıl idare edeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı, Hz. İsa'nın O'nunla birlikte zuhur edeceği, Deccal'i öldüreceği, ümmete imamet edeceği ve O'nun arkasında Hz. İsa'nın namaz kılacağına dair Hz. Mustafa'dan (s.a.a.) naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevâtir ve müstefîzdir…" (Hâfiz Askalanî, et-Tehzib, c. 9, s. 144)
İnsanlığın en karanlık günleri, Hz. Muhammed Mustafa'nın rahmet tecellisi olarak O'nun cennet gülü Fâtıma'sının soyundan Hz. Mehdî'nin gelişiyle aydınlanacaktır…
Velayet nurunun ahir zamandaki son sahibi ve sancaktarı Hz. Mehdî (a.s.) başta olmak üzere Ehl-i Beyt ve evlatlarının yüce şefaatlerini talep ve niyaz ediyorum." (Prof. Dr. Haydar Baş Akçaabat / Mayıs-2013 İmam Mehdi eseri önsözden)
Hazırlayan; AknAydn
(Kilis Postası Haber Merkezi)