İmam Sâdık (a.s.) buyurdu ki: “Babam çok zikrediyordu; onunla yola gittiğimde Allah’ı anıyordu, onunla yemek yediğimde Allah’ı anıyordu, halkla konuştuğunda, onlarla konuşması onu, Allah’ı zikretmekten alıkoymuyordu” İmam Bâkır (a.s.) aşağıda yer alan hadiste, gerçek mânâda yapılan zikirle, Allah’ın, kulun kalbine hikmeti yerleştireceğini belirtmektedir.
Süfyan b. Uyeyne, o Sindî’den, o da Ebu Câfer’den (Muhammed Bâkır) şöyle rivayet etmiştir:
“Kul, kırk gün içinde en güzel şekilde Allah’ı zikrederse, Allah onu dünya da zâhid kılar, dünyanın derdini ve dermanını ona gösterir; onun kalbine hikmeti yerleştirir. Artık konuştuğu zaman hikmetle konuşur.”
Sonra şu ayeti okudu: “Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız.” (Âraf, 152).
İmam (a.s.) buyurdu ki: “Bu yüzden bid’atçilerin mutlaka zelil olduğunu Allah’a, Resûlü (s.a.v.) ve O’nun Ehl-i Beyt’ine iftira atanların mutlaka zelil olduklarını görürsün.” (Usul-i Kâfi, Kuleynî, c. 2, s. 39).
İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
“Babam çok zikir ediyordu, onunla yola gittiğimde Allah’ı anıyordu; onunla yemek yediğimde Allah’ı anıyordu; halkla konuştuğunda, onlarla konuşması onu, Allah’ı zikretmekten alıkoymuyordu.” (Vesâilu’ş-Şia, c. 4, s. 1181, hadis: 2).
Bu hadisin devamı, Usul-i Kâfi’de şöyle verilmiştir:
“… Allah’ı zikretmekten alıkoymuyordu. Sürekli olarak dua ettiğini ve ‘La ilahe illallah’ dediğini görüyordum.
Bizi bir araya toplayıp güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olmamızı emrediyordu. Kur’an okuyabilenlerin Kur’an okumak, Kur’an okuyamayanların ise, zikir etmekle meşgul olmasını emrediyordu.” (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 499).
Gece namazında
okuduğu sûre
“İmam Câfer es-Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
Babam (İmam Bâkır), ‘İhlas sûresi, Kur’an’ın üçte biri ile eştir’ buyuruyordu. Benim yerimle, babamın yeri arasında bir kapı vardı; gece namazı kıldığında son üç rekâtta İhlas sûresini okuyordu.” (Bihâru’l-Envâr, c. 87, s. 226).
İmam Bâkır’ın (a.s.) Haccı
Hac ibadeti sırasında vazifelerine özellikle dikkat eden İmam Bâkır’ın (a.s.) hizmetçisi onun hac sırasındaki tavrı ile ilgili olarak şunları anlatmaktadır:
“Ebu Câfer Muhammed Bâkır’la (a.s.) birlikte hac ziyaretinde bulundum. Mescide girince yüksek sesle ağlamaya başladı. Dedim ki: ‘Anam babam sana feda olsun, insanlar sana bakıyor, sesini biraz alçaltsan olmaz mı?’
İmam (a.s.) bana aldırmadan şöyle dedi: ‘Yazıklar olsun sana ya Eflah! Ben yüksek sesle ağlıyorum, olur ki, Allah bana rahmet nazarıyla bakar da, böylece yarın bununla kurtuluşa ererim.’
Sonra Kâbe’yi tavaf etti. Derken Makam-ı İbrahim’in arkasında rükûa gitti. Namazı tamamladığında secde ettiği yer gözyaşları ile ıslanmıştı.” (Sıfâtu’s-Safve, c. 2, s. 63).
Süfyan b. Uyeyne, o Sindî’den, o da Ebu Câfer’den (Muhammed Bâkır) şöyle rivayet etmiştir:
“Kul, kırk gün içinde en güzel şekilde Allah’ı zikrederse, Allah onu dünya da zâhid kılar, dünyanın derdini ve dermanını ona gösterir; onun kalbine hikmeti yerleştirir. Artık konuştuğu zaman hikmetle konuşur.”
Sonra şu ayeti okudu: “Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız.” (Âraf, 152).
İmam (a.s.) buyurdu ki: “Bu yüzden bid’atçilerin mutlaka zelil olduğunu Allah’a, Resûlü (s.a.v.) ve O’nun Ehl-i Beyt’ine iftira atanların mutlaka zelil olduklarını görürsün.” (Usul-i Kâfi, Kuleynî, c. 2, s. 39).
İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
“Babam çok zikir ediyordu, onunla yola gittiğimde Allah’ı anıyordu; onunla yemek yediğimde Allah’ı anıyordu; halkla konuştuğunda, onlarla konuşması onu, Allah’ı zikretmekten alıkoymuyordu.” (Vesâilu’ş-Şia, c. 4, s. 1181, hadis: 2).
Bu hadisin devamı, Usul-i Kâfi’de şöyle verilmiştir:
“… Allah’ı zikretmekten alıkoymuyordu. Sürekli olarak dua ettiğini ve ‘La ilahe illallah’ dediğini görüyordum.
Bizi bir araya toplayıp güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olmamızı emrediyordu. Kur’an okuyabilenlerin Kur’an okumak, Kur’an okuyamayanların ise, zikir etmekle meşgul olmasını emrediyordu.” (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 499).
Gece namazında
okuduğu sûre
“İmam Câfer es-Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
Babam (İmam Bâkır), ‘İhlas sûresi, Kur’an’ın üçte biri ile eştir’ buyuruyordu. Benim yerimle, babamın yeri arasında bir kapı vardı; gece namazı kıldığında son üç rekâtta İhlas sûresini okuyordu.” (Bihâru’l-Envâr, c. 87, s. 226).
İmam Bâkır’ın (a.s.) Haccı
Hac ibadeti sırasında vazifelerine özellikle dikkat eden İmam Bâkır’ın (a.s.) hizmetçisi onun hac sırasındaki tavrı ile ilgili olarak şunları anlatmaktadır:
“Ebu Câfer Muhammed Bâkır’la (a.s.) birlikte hac ziyaretinde bulundum. Mescide girince yüksek sesle ağlamaya başladı. Dedim ki: ‘Anam babam sana feda olsun, insanlar sana bakıyor, sesini biraz alçaltsan olmaz mı?’
İmam (a.s.) bana aldırmadan şöyle dedi: ‘Yazıklar olsun sana ya Eflah! Ben yüksek sesle ağlıyorum, olur ki, Allah bana rahmet nazarıyla bakar da, böylece yarın bununla kurtuluşa ererim.’
Sonra Kâbe’yi tavaf etti. Derken Makam-ı İbrahim’in arkasında rükûa gitti. Namazı tamamladığında secde ettiği yer gözyaşları ile ıslanmıştı.” (Sıfâtu’s-Safve, c. 2, s. 63).