Sevgili Peygamberimizin ashabının yoluna uyanlara "Onun sünnetini yaşamayı ilke edinmiş topluluk" anlamında: Ehli Sünnet vel-Cemaat" denilmiştir. Bu anlamda Fırka-ı Naciye'yi de Allah'ın Kitabına, yani Kur'an-ı Kerim'e ; Resulünün ve ashabının diliyle nakledilmiş ve yaşanmış olan sünnetlerin çoğunluğuna uyan manasında algılanması gerekmektedir.
Zira Peygamberimiz bu esaslara inanan kimsenin Müslüman olarak, bu dinin nimetlerinden faydalanacağını ve mümin olacağını, birini veya tamamını-yalanlayıp inkâr edenin de mümin sayılmayacağını ve onun kâfir olduğunu bildirmiştir. Kur'an-ı Kerîm'in pek çok ayetinde bu doğru yola ve bu yolun Hz. Peygamberin yolu olduğuna işaret edilmiştir: "Ey İnananlar, And olsun ki, sizin için, Allah'a ve Ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Allah'ın Resulü en güzel örnektir" (el-Ahzâb, 33/21).
Dilerseniz birkaç ayet mealiyle konumuza biraz daha açıklık getirelim :"... Peygamber size ne verirse onu alın, sizi neden men ederse ondan geri durun; Allah'tan sakının, doğrusu Allah'ın cezalandırması çetindir" (el-Haşr, 59/7)."Ey Muhammed! Eğer sana cevap veremezlerse, onların sadece heveslerine uyduklarını bil. Allah'tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Allah zalim milleti şüphesiz ki doğru yola eriştirmez" (el-Kasas, 28/50).
"Ey Muhammed! de ki, Allah'ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder" (Âl-i İmrân, 3/31).Bu itibarla Fırka-i Naciye: Allah'ın emirlerini bilip onları yerine getirdiği, yasaklarını anlayıp onlardan uzak durduğu ve Hz. Peygamberin gösterdiği hak yolda ilerlemeye devam ettiği için bu adı almış yani kurtuluşa eren büyük topluluk olmuştur.
Vicdan sahiplerinin malumudur ki İslam dini son ve ekmel bir dindir. Vaaz edicisi Allah(cc) ve Resulüdür. Kimse kendini kural koyucu yerine koymaya kalkışmamalıdır. Müslüman olduğunu iddia edene düşen; kurala uymaktır. Neden niçin sorgulaması yerine emredilene önce uyup sonra hikmetini kavramağa çalışmanın daha akıllıca davranış olduğu kanaatindeyim.
Anlatılmaya çalışılan konu çok ciddi bir meseledir (tabi ki gerçek Müslümanlığı arayan için) Cennet uman herkesin, beynini patlatırcasına düşünmesi ve çözüme kavuşturması gereken bir konudur. Ölmeden önce halledilmesi gereken bir meseledir. Çünkü öldükten sonra ki anlayış ve kavrayış kişiye bir şey kazandırmayacaktır.
Gördüğünüz gibi sonu hüsran ve cehennem olan tehlikeli bir anlayış sahibi isek yani fırka-ı Naciye içinde kendimize bir yer bulamıyorsak hemen dönüp tövbe edip Kutlu Nebinin tarif ettiği yola dahil olmalıyız.
Kendi akıl pencerelerinden gördüklerini din zanneden zavallılar;mutlaka Hz. Muhammedin (sav) penceresinden bakmak zorundadırlar. Taassup edenler taassuplarını bırakıp Fırka-i Naciye içinde yerlerini almak zorundadırlar. Gerisi lafı güzaftan öte ; cehennemin derinliklerini boylamaktır. Allah (cc) cümlemizi böyle bir akıbetten muhafaza eylesin .Amin.
UĞUR KEPEKÇİ