O ne büyük bir musibettir
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akılsızlık gibi bir musibet, yakîn azlığı gibi bir akılsızlık, Allah’tan korkmamak gibi bir yakın azlığı ve hüzün azlığı gibi bir korku azlığı ve günahı az görmek ve içinde bulunduğun halden hoşnut olmaktan daha büyük bir musibet yoktur.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Musibetler insanlar arasında eşit şekilde bölüştürülmüştür." (Gurer'ul Hikem, 1302).
İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "Musibetler ecrin anahtarlarıdır." (A'lam'ud Din, 297).
İmam Bâkır (a.s) yanında evladının mateminden şikayette bulunan birine şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kendisine ecir vermek için mü'minin mal ve evlatlarından en iyisini aldığını bilmiyor musun?" (Mişkat'ul Envar, 280).
İmam Ali (a.s) kendisine, "Musibetlerin en şiddetlisi nedir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Dinî musibettir." (Emali es-Saduk, 323/4).
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Akılsızlık gibi bir musibet, yakîn azlığı gibi bir akılsızlık, Allah'tan korkmamak gibi bir yakın azlığı ve hüzün azlığı gibi bir korku azlığı ve günahı az görmek ve içinde bulunduğun halden hoşnut olmaktan daha büyük bir musibet yoktur." (Bihar, 78/165/1).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En büyük musibet ve mutsuzluk; dünyaya bağlanmaktır." (Gurer'ul Hikem, 3081).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Musibetlerin en şiddetlisi cehaletin üstün gelişidir." (a.g.e., 9301).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İyilerin en büyük musibeti; kötülerle geçinmek zorunda kalışlarıdır." (a.g.e., 9449).
İmam Sâdık (a.s) musibet esnasında şöyle buyururlardı: "Musibetimi dinimde karar kılmayan Allah'a hamd olsun. Ve yine Allah'a hamd olsun; dileseydi musibetimi var olandan daha büyük ve şiddetli kılardı. Ve yine olmasını istediğinde olan iş sebebiyle Allah'a hamd olsun." (el-Kafi, 3/262/42).
İmam Sâdık (a.s) oğlunun ölümünden dolayı tahammülsüzlük gösteren birine şöyle buyurmuştur: "Ey adam! Sen küçük musibete bile tahammülsüzlük gösteriyorsun. Büyük musibetten ise gaflet ediyorsun. Eğer oğlunun gittiği yere hazır olsaydın asla onun için tahammülsüzlük göstermezdin. O gün için hazır olmamanın musibeti oğlunun musibetinden daha büyüktür." (Uyun-u Ahbar'ir-Rıza, 2/5/10).
İmam Sâdık (a.s) başsağlığı dilemenin anlamı hakkında şöyle buyurmuştur: "Eğer bu ölünün ölümü seni Rabbine yakınlaştırmış veya günahından uzaklaştırmışsa bu musibet değildir. Senin için bir rahmet ve nimettir. Eğer onun ölümü sana öğüt vermemiş, seni günahından uzaklaştırmamış ve Rabbine yakın kılmamışsa; senin taş kalpliliğinin musibetidir. (Felah'us Sail, 82).
Kur'an'da buyurulur ki: "Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere müjdele. Onlara bir musibet geldiğinde, 'Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz' derler." (Bakara, 156,157).
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünyada kendisine bir musibet ulaşan mü'min istircada bulunursa; Allah, ateşi farz kıldığı büyük günahlar dışında onun tüm geçmiş günahlarını bağışlar." (Sevab'ul A'mal, 234/1).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kime musibet anında istircada bulunma ilham edilirse ona cennet farz olur." (a.g.e., 235/2).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Bir aileye musibet iner onlar tahammülsüzlük ederler. O esnada yanlarından biri geçer ve istircada bulunur. Böylece oradan geçenin ecri, o musibet görenlerin ecrinden daha çok olur." (Bihar, 82/132/16).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim şu dört şeye sahip olursa; Allah'ın büyük nurunda olur: Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın peygamberi olduğuma şahadette bulunmak; bir musibete uğrayınca, 'şüphesiz biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz' demek; bir hayır yaptığında, 'Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun' demek ve bir günah işlediğinde ise, 'Allah'tan mağfiret dilerim ve O'na tevbe ederim' demek." (Mişkat'ul Envar, 148). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Okan Egesel
(Kilis Postası Haber Merkezi)