Cumartesi gecesi Meltem TV’de yayınlanan ‘Gündem Özel’ programına katılan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, programda önemli açıklamalar yaptı.
Birkaç saat önce katıldığı bir gençlik programını değerlendirerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, “Tahminen bin 500 gencimizle bir otelin salonunda bir araya geldik. Ben o muhteşem tabloyu görünce çok heyecanlandım, çok da sevindim. Bazı insanlar heyecanlandıkları zaman ağlar. Bu sevinç ağlaması bilmem sizde de olur mu? Ben bunu çok defa yaşadım, yaşarım. Orada ağlayacağım, utanıyorum. Yahu ne utanıyorsun ağla işte… Bu kadar güzel manzara karşısında insan ya kahkahalarla güler veyahut da sevinçten dolayı ağlayabilir. Bunu yaşadım. Evvela oraya gelen kardeşlerimize teşekkür ediyorum, Allah onları muvaffak eylesin. Cenab-ı Hakk (cc) ülkenin yükselmesinde her kademede hayırlı vazifeler nasip eylesin” dedi.
‘Çevrenizdeki
insanların fikrinden istifade edin’
“Ne kadar fazla bilirseniz bilin, mutlaka etrafınızdaki insanların fikirlerini sorun” tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: “Belki farkındasınız bendeniz bir yerde oturduğum zaman hangi konuyu görüşeceksem mutlaka tek tek herkese bunu sorarım. Ama bu, ‘illa onların dediğini yap’ manası demek değildir. Onlar senin ufkunu, dünyanı açıyorlar. Her görüş sahibi insan müthiş bir ufka sahiptir. Allah rahmet eylesin, Mustafa Savaşer diye bir arkadaşımız vardı. Biz sanayi dalında çalışırken bu kardeşimiz de tezgâhtarlık yaparken emekli olmuştu. Sanayinin S’sinden haberi yoktu. Ben bir gün ilgili arkadaşlarımızı topladım, Mustafa kardeşimiz de bunlardan biriydi. Dedim ki; ‘arkadaşlar bizim dört gün sonra çok ciddi bir ödememiz var. Cebimizde de bir kuruş para yok, ne yapacağız? Herkes bir şey söyledi. Rahmetli Mustafa ağabeye sıra geldiğinde ‘Hocam biz bu mal ile tencere, tava, kaşık üretelim. Çok hızlı bir şekilde elimizden çıkartabiliriz’ dedi. Bana öyle bir kapı açıldı ki, içimde müthiş bir ferahlık oldu. Neden? Hakikaten bu yöntemle iyi bir fiyata bunları anında satabilecektik. Arkadaşlar borcumuzu ödemek için gereken miktarı biz bir günde sattık, peşinatı aldık ve veresiye satış kapısını kapattık. Mustafa Savaşer dediğimiz bu rahmetli arkadaşımız ilkokul mezunu idi. Her sıkıştığımız toplantıda Allah Hızır gibi onu bana gönderiyordu, O’nun söylediklerinin tamamı önümü açardı. Onun için size tavsiyem; bir yerde eğer biz meseleyi öğrenmek istiyorsanız, mutlaka çapına, derecesine, kültürüne, eğitim durumuna bakmadan hepsini dinleyin. Onlardan öyle müthiş cevaplar geliyor ki, siz bir iken bin oluyor, dolup taşıyorsunuz. En sonunda onlardan aldığınız bilgilerle fevkalade bir görüş ortaya koyuyorsunuz. Siz de mutlu oluyorsunuz, çünkü çözüme kavuşuyorsunuz. Ben o zaman farkına vardım ki, demokrasi demek bu olması lazım. Görüşünü ortaya koyup insanın fikrini açmakmış demokrasi, diye anladım.”
Çoğunluk guslü
bilmiyor!
Gençlere yaptığı konuşmada bugünkü toplumun durumunun ne merkezde olduğuna değindiğini ifade eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Trabzon’da bir lisede öğretmenlik yaptığı dönemdeki bir anısını paylaştı. Prof. Dr. Baş şunları söyledi: “Trabzon’da lisede öğretmenken derste çocuklara ‘gusül abdestinin farzı kaçtır’ diye sordum. Çocuk bilemedi, utandı diye düşünerek ‘oğlum şu kağıda yaz, ben okurum’ dedim. Başka bir öğrenciye sordum, o da bilemedi. Aynı soruyu tam 17 tane öğrenciye sordum, hiçbiri bilemedi. Bunlar 16 yaşında, akıl baliğ olmuş insanlar. Vallahi de billahi de çocuklar gusül abdestini bilmiyor. Ne yaparsın şimdi sen burada? Sen bu çocuklara hakaret edemezsin, anadan öğrenememiş, babadan öğrenememiş, okulda öğrenememişler. Anladım ki bu çocukların anaları babaları da guslü bilmiyor. Her bulduğum fırsatta bu çocukların babalarını ziyaret ettim. ‘Senin çocuğa gusül abdestini sordum, bilemedi yahu. ‘Yahu kardeşim niye çocuğuna; ‘cünüplükten kurtulmak için niyet ettikten sonra gusül abdesti için 3 defa ağzına dolu dolu su vereceksin, 3 defa burnuna dolu dolu su vereceksin. Sonra da başından başlayarak iğne ucu kadar dahi olsa vücudunda hiçbir kuru yer kalmayacak şekilde o temiz suyla yıkayacaksın diye niye anlatmadın ona’ diyerek babalarına da guslü öğrettim. Arkadaşlar maalesef Türkiye’nin durumu bu. Yani zannetmeyin ki bugün farklı.”
İslam gelmez,
yaşanır
“Bana çok defa derdiler, ‘Hocam sen hiç şeriatı getirmek için hiç sohbet yapmıyorsun.’ Onlara ‘şeriat gelmez, yaşanır’ derdim” diye konuşan Prof. Dr. Haydar Baş, “Ben her gün şeriatı yaşıyorum. Ezan vakti geldiğinde öğle namazını kılıyor muyum, İkindi’yi kılıyor muyum, Akşam’ı kılıyor muyum, evet. Tamam, işte şeriat bu. Ramazan geldiğinde oruç tutuyor muyum, Hacca gidiyor muyum, evet. Şeriat bu. Peki, senin dediğin şeriat nerede? O gün şeriatı getireceğiz diyenlerin çoğu vallahi de billahi de Cuma namazı dahil kılmıyordu. Ve şeriatı getirecek... Sanki bakkala gidiyor iki kilo pirinç alacak. Gelmez bu yaşanır. İslam yaşanır arkadaşlar. İslam’ı yaşarsan vallahi de şeriat gelmiştir, billahi de gelmiştir. Yaşamazsan bir şey gelmemiştir” dedi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş şöyle konuştu: “Ukubat diye İslam hukukunda bir konu vardır. Bunlar zannediyor ki sadece ukubat kurallarını hayata geçirmektir şeriat. O da bizim görevimiz değil yahu. Onu Allah (cc) benden sormayacak. İşte zina yapanı sen neden recm etmiyorsun, hırsızlık yapana had uygulamıyorsun diye Allah (cc) bana sormayacak. Neden? Çünkü ben amir değilim, hâkim değilim ki. Onu devlete soracak. Ben ne kadar Türk milletinin huzuruna gittiysem, dediler ki; sen bu işi yapamazsın. Bana böyle bir şey sorulmayacak. Ama Haydar Hocaya oy vermeyen herkese, ‘Haydar Hoca’ya oy vermediğiniz için benim kurallarımı siz ihlal ettiniz, inkâr ettiniz’ diye sorulacak. Yarın Allah’ın huzurunda, ‘Ya Rabbi, vallahi de ben senin bütün emirlerini yerine getirecektim’ diyeceğim. Söyleyin bakalım ne cevap verecek bu millet?”
Evet mi hayır mı?
Programda 16 Nisan’da gerçekleştirilecek referandum konusuna da değinen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “İster ‘evet’ten olun ister ‘hayır’dan olun” dedi.
Prof. Dr. Baş şöyle konuştu: “Geliyorlar ve bana ‘Ya hocam sen ‘evet’ten mi ‘hayır’dan mı tarafsın’ diye soruyorlar. Ben evet ile hayır kavga edecek hakemlik yapacağım, öyle bir derdim yok. İster ‘evet’ten yana olun ister ‘hayır’dan yana olun. Bunu anladık mı? Yani bizim kimseyle bir problemimiz yok. Ne göreviniz var? Hakem göreviniz var. Yani herkesi barıştıracaksınız. Allah milletimize hidayet nasip eylesin ve tarihte gerek hakkımızdı gerek değildi ama ün yapmış ve de maneviyatı temsil etmiş, köklü temelleri olan bir devlet kurmuş milletin evlatlarıyız. Ümidim o ki; eğer bir inancımızda, örfümüzde, adetimizde, maneviyatımızda, kültürümüzde, siyasetimizde ve dinimizde sabiti kadem olursak Allah bize her şeyi nasip edecektir. Bundan kuşkunuz olmasın. Biz hak ve hakikati temsil eden çok sağlam bir kadroyuz. Bunun karşılığında da kimseden bir şey beklemiyoruz. Gelen kazanır, gelmeyen hangi mevkide, hangi noktada, hangi yerde olursa olsun vallahi de billahi de kaybeder.”
(Kilis Postası Haber Merkezi)