İnsan ömründe bayramların ayrı bir yeri vardır. Geriye doğru baktığımızda en sevinçli günlerimizin en güzel hatıralarımızın bayram günlerinde olduğunu görürüz.
Çünkü bayram günleri sevenlerin ve sevilenlerin bir araya geldikleri dargınların barıştıkları büyüklerin hatırlandığı, yıl içerisinde ziyaret etmediğimiz akrabalarımızın ziyaret edildiği birlik ve beraberliğin pekiştiği güzel günlerdir.
Bayramı en içten hisseden ise çocuklardır. Kendi çocukluğumuzu düşündüğümüzde bayrama bir başka hazırlandığımızı hatırlıyorum.
Babamızın aldığı bayramlıkları giyinip, ayakkabılarımızı bayram gecesi koynumuza alıp yattığımızı çok iyi hatırlıyorum. Dinimiz İslam bayramda çocukların sevindirilmesinede büyük önem vermektedir. Bu konuda en büyük örnek Hz. Resulullahtır.
PEYGAMBER EFENDİMİZ, bir bayram günü, sokakta çocukların neşe içinde oynadığını gördü. Ancak içlerinden bir tanesi, yırtık ve eski elbiseler içinde idi. Diğer çocuklar gibi gülüp oynamıyor, bir kenarcıkta oturmuş ağlıyordu.
Peygamber Aleyhisselâm onun yanına gitti.
Niçin ağlıyorsun? diye sordu. Neden çocuklarla beraber oynamıyorsun?
Çocuk, üzüntülü bir şekilde cevap verdi:
Babam, falan savaşta Peygamber Aleyhisselâm ile birlikte savaşırken şehit oldu. Annem ise başka biriyle evlendi. Üvey babam beni evinden kovdu. Yiyecek, içecek, giyecek ve sığınacak bir yerim de yok. Analı babalı çocukların, böyle yeni yeni elbiseler giyerek oynamalarına imrendiğim için ağlıyorum.
Resulûllah Efendimiz, çocuğun elinden tutarak şöyle dedi:
Benim, senin baban olmamı, Aişenin annen, Hasan ve Hüseyinin de kardeşlerin olmasını ister misin?
Çocuk, konuştuğu kimsenin Allahın Resûlü olduğunu anladı ve sevinçle:
Nasıl istemem yâ Resûlallah dedi.
Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselâm çocuğu alıp evine götürdü. Onu yedirip içirdikten sonra, güzelce giydirdi. Çocuk sevinç içinde arkadaşlarının yanına döndü.
Diğer çocuklar onu gördüklerinde:
Az önce ağlıyordun dediler. Sana ne oldu da sevinç içinde yanımıza geldin?
Çocuk olanları anlatınca, arkadaşları ona şöyle dediler:
Keşke bizim babalarımız da o savaşta şehit olsalardı ve keşke biz de senin gibi olabilseydik!dediler.
Bayramda annemizin-babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız.
Dinimizde Allah'a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı "öf" demek dahi yasaklanmıştır.
Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları aktarılmalı, karşılaştığımız herkesle selâmlaşarak gönüllerini almalıyız.
Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Bizlerde yüce peygamberimizi örnek alıp yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla ilgilenip onları okşamalı ve onlara anne ve baba gibi davranmalıyız.
Kestiğimiz kurban etinin üçte birini ailemize üçte birini misafirlerimize üçte birini de çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç insanlara dağıtmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız
Tüm Müslüman kardeşlerimin mübarek Kurban Bayramını kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.
ALLAADDİN ÖZKAR