AKP Hükümetin iktidara geldiği günden beri en önemli gündem maddelerinin başında AB gelmiştir.
Hükümet Meclisi geceli gündüzlü çalışırken AB uyum yasalarını arka arkaya çıkmıştır.
Bu uyum yasaları sonunda Türkiye ucu açık en az 15 sürecek müzakereler bittikten sonra Avrupa Birliği ülkeleri bizi hazmederlerse içlerine alacağı bir müzakere süreci başlatılmıştır.
Yani anlayacağınız Avrupa Ülkeleri bu büyük millete kapılarına bağladıkları bir hizmetkâr gibi ne içeri aldılar ne de kendi öz benliğimize dönmemiz için dışarı attılar ara sıra görüşmeler adı altında çağırıp emirler buyurarak bize ev ödevi verdiler.
Esasen AB 12 yıldızlı bayrağında sözde Hz. İsanın 12 havarisini temsil eden bir Hıristiyan topluluğudur. Bunu kendileri de inkâr etmiyor.
Avrupa Birliğine girmek demek ulus devletten vazgeçip egemenliği Avrupa Birliğine devretmek demektir.
Avrupa Birliğine girmek kendi milli paramızdan, milli bayrağımızdan, milli ordumuzdan, başkentimizden vazgeçmek demektir.
Avrupa Birliğine girmek (Şayet olursa ) 25 Hıristiyan Avrupa ülkesi arasına azınlık olarak katılmak ve Avrupa meclisinde hiçbir sözü geçmeyen bir ülke konumunda kalmaktır.
Durum bu olmasına rağmen son dönemlerde gelen iktidarlar 9 uyum paketi, 6 Ekim 2004 katılım ortaklığı belgesi, 3 Ekim 2005 müzakere çerçeve belgesi ve 11 Haziran 2006 da ortak tutum belgesi imzalanmıştır.
Avrupa bizi hazmeder mi bilmiyorum ama altta sıralanan ortak tutum belgesini acaba bu millet hazmedecek mi?
Hakim ve savcılar Türk değil, Avrupa hukukuna göre karar verecek.
AİHM`in tüm kararları zamanında ve tam uygulanacak.
Güneydoğu`daki askeri operasyonlar sınırlandırılacak.
Kürt sorunu diyalog dahil kapsamlı gelişmelerle çözülecek.
Koruculuk kaldırılacak, Mayınlı bölgeler temizlenecek.
TCK 301 başta, ifade özgürlüğü ile ilgili maddeler AB standartlarında olacak. Mesela, Ermeni soykırımı olmadı demek suç sayılacak.
Terörle Mücadele Yasası`yla özgürlükler kısıtlanmayacak. Yani bölücülük, örgüt propagandası serbest olmaya devam edecek.
TSK, sadece askeri konularda, o da hükümetin izniyle konuşabilecek.
Milli güvenlik stratejisinde, özellikle komşu ülkelerle ilişkilerde, TSK söz sahibi olmayacak
Gayrı Müslim azınlıkların kilise, mülkiyet, eğitim sorunları giderilecek. Türk vatandaşı veya değil, tüm papazlara oturma ve çalışma izni verilecek. Kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri tüm mülkler azınlık vakıflarına devredilecek.
Papaz Okulu, bizim yasalarımıza göre değil, imtiyazlı ve uluslararası keşiş okulu olarak açılacak.
Gökçeada ve Bozcaada`daki Rum azınlığın tüm istekleri karşılanacak.
Alevi vatandaşlarımıza statü ve temsil hakkı verilecek.
Kürtçe radyotv yayınlarında hiçbir sınırlama olmayacak.
Türkçe dışındaki dillerin öğrenilmesi teşvik edilecek.
Azınlıkların (Kürt kökenli vatandaşlarımız) korunmasında, sadece bizim değil, bazı AB üyesi ülkelerin bile imzalamadığı, imzalayanların ise uygulamadığı Azınlıkların Korunması Sözleşmesi, en iyi şekilde uygulanacak.
İyi komşuluğu etkileyecek hareket ve tehditlerden kaçınılacak. Yani Ege`de Yunan isteklerine evet denilecek.
Ermenistan sınırı açılıp, diyalog kurulacak.
Uluslararası Ceza Mahkemesi kabul edilecek.
Ve Türkiye`nin güvenlik ile dış politikası tamamen AB`ye endekslenecek