Bildiğiniz gibi Türkiye- Suriye sınırı arasında mayınlı bir tampon bölge vardır. Devletimiz 1950 li yıllarda iki ülke arasında kaçakçılığı önlemek için Mardinde 49 bin dönüm, Şanlıurfada 55 bin dönüm, Hatayda 36 bin dönüm, Gaziantepte 15 bin dönüm, Kiliste ise 34 bin dönüm araziyi kamulaştırarak mayın döşemiştir.
Son birkaç yıldır ise devletimiz bu mayınların sökülüp arazinin tarıma açılmasını gündeme getirmiş, gerek millet vekilleri gerekse bürokrasi bu noktada organik tarım dahil bir çok proje geliştirmiştir.
Fakat o gün bu gündür benim aklıma takılan sorulara cevap bulamamıştım. Devlet hali hazırda tarım arazilerine destek çıkmazken millet ektiyi topraklarda para kazanamazken ve Türkiyede uygulanan tarım politikaları nedeniyle tarlaların, bağların, bahçelerin çiftçilere yük olduğu bir zamanda buraları kim ekip biçecek, buralarda kim tarım yapacaktı.
Bu noktada Maliye Bakanlığının yaptığı bir açıklama olayın sır perdesini aralıyordu.
Yetkililer ön hazırlıkların tamamlandığını 5 il de ayrı ayrı ihaleye çıkarılacağını, bölgeyi mayınlı arazilerden temizleyip tarımsal faaliyette bulunacak firmalara kiralayacaklarını, bu noktada çok sayıda Amerikan ve İngiliz şirketlerinin projeyle ilgilendiklerini ve arazinin işletmesine talip olduklarını açıkladı.
Düşünebiliyor musunuz bir ülke Kıbrıs büyüklüğündeki bir araziyi hem de ilişkilerimizin yeni yeni düzelmeye başladığı Suriye ile aramızda olan tampon bölgeyi kimlere peş keş çekiyor.
Amerikanın B.O.B. projesiyle Suriye üzerinde de hesapları belki tarım adı altında bu bölgelerde hangi faaliyetleri yapacağı malum, geçmişte çekiç güç olayı ile PKK ya nasıl destek verdiği herkesçe İngilizlerin ise geçmiş yıllarda nasıl bir fitne çıkarıp hicaz bölgesinin Osmanlılardan koparıldığını biliyoruz. Ayrıca Yahudiler haranda tarım faaliyetleri altında arzı medud hayallerinin alt yapısını oluşturduğunu bilmeyen yoktur.
Olay karşısında bürokrasi de şaşkın. Kilis Valisi Sayın Aslan KÜTÜKÇÜ ilin kalkınması arazinin bölge insanı tarafından kullanılması için fizibilite çalışması yapıyor ve mayınların temizlenmesi için yalınızca 35 milyon USD para transferinin yeterli olacağını bir dosya halinde bakanlığa gönderiyor. Fakat bir cevap yok.
Bir ülkenin güvenliği ulusal sınırlarından başlar. Ülkenin sınırlarının korunması da askere emanet edilmiştir. Bu konuda acaba Genel Kurmayın görüşü alınmışmıdır. Onlarla bir istişare yapılmışmıdır bilemiyorum.
Bildiğim tek şey ise hükümetin ülke meselelerinde inisiyatifi tamamen kaybettiği kendisini koalisiyonun bir parçası olarak gören hükümetin B.O.P. de kendisine taşeron olarak verilen vazifeleri yerine getirme gerçeğidir.
Fakat unutulmamalıdır ki bu gün ıraka yarın İran ve Suriyeye dönecek silahlar sonunda Türkiyeye çevrilecektir. AKP hükümeti bir an önce ayılmalı, dün Amerika adına İrana ve Kuveyte saldıran Saddamın işi bittiğinde nasıl bir paçavra gibi atıldığını görüp ders almalıdır.
Alaaddin ÖZKAR