21.Yüzyılın İnançlar mücadelesine sahne olacağı Amerikan Başkanı Bus'un 11 Eylül Saldırılarından sonra 100 yıl sürecek Haçlı Savaşlarının başladığını ifade etmesi ile çok açık bir şekilde dile getirilmişti.
İnanç mücadelesinin sahasının hayatımızın her alanı ve anı bütün dünya sathı olduğunu kesinlikle akıldan çıkarmamak gerek tabi aklımızı kullanmaya fırsat kalırsa .Gazete televizyon ve internet ortamlarının arasında sıkışan aklımız bu medya havuzunu kuranlar tarafından kesinlikle kendi haline bırakılmıyor.Kendi haline bırakılsa zaten su akıp yatağını bulacak ama gel görün ki o zaman sistem bir başka işleyecek.
Zengin fakir , bilgi açısından donanımlı donanımsız , eğitimli ,eğitimsiz halüsa her sınıf ve sosyal sınıftan insanın her konuda kendini bilgili zannetmesi anlayışı 21.yy insanının hele Türk Vatandaşlarımızın en belirgin özelliği haline gelmiştir.
İnançlar mücadelesini ve insanın kendini tatmin edecek argümanları habire değiştirmesini "kendinden kaçan insanın kendini arama seferberliği " olarak tanımlayan Prof .Dr.Haydar Baş aklın insanın kullandığı bir malzeme olduğunu insanın asıl yönünün ruh cevheri olduğunu ifade etmektedir.
Çağımıza genel olarak baktığımızda insanın aklını kullanım alanının çok genişlediği izlenimi verilse de insanın ruh yönü Prof. Dr. Haydar Baş'ın tabiri ile de gönül yönü ihmal edildiği için aslında aklın kullanılma alanı başka zamanlara göre hiç olmadığı kadar daralmıştır.Akıl olması gerektiği gibi değil gazete , televizyon ve internet ortamlarında ona sağlanan hareket alanı kadar kullanılmaktadır.O zaman da aklın olayları ve olguları muhakeme alanı olabildiğince daralmaktadır.
Geçen Cuma Kilis'te Cuma namazına gidenler algı daraltılmasının başka bir örneği ile karşı karşıya kaldı.Cuma hutbesi internet ortamında dolaşan bilgilere şüphe ile yaklaşılması gerektiğini "size bir münafık bir haber getirirse hemen inanmayın araştırın " ayetinin dikkate alınması üzerine idi.Ama hutbede hangi haberin araştırılması gerektiği ve hangi yanlış bilgilere maruz bırakıldığımız açıklanmadı.Başbakanlığa bağlı dini teşkilattan israf , rüşvet , adam kayırma , yolsuzluk gibi konularda herhangi bir açıklama gelmeğine göre araştırmamız (inanmamamız ) sorgulamamız istenen bilgiler Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bağlı olduğu Başbakanlığın aleyhe olan bilgiler olsa gerek.
Aynı algı şu anda Rusya konusunda oluşturulmak istenmektedir. ABD ile özdeşleşen kapitalizmin sömürüsünü idrak etmekten uzak akıllara ,buna karşı mücadele eden Rusya'nın karşı duruşunun fikirsel kaynağının Prof Dr Haydar Baş ve onun Milli Ekonomik Modeli olduğu bilindiği için hedef şaşırtan algı yöneten medya Prof Dr. Haydar Baş'ı günden etmemek ve ona direk olarak saldıramadıkları için ve Milli Ekonomi Modelinde eksik bir taraf bulamadıkları ve düzgün bir şekilde araştırma yapsalar veya tezin sahibine sorsalar ışığa ve hayata maruz kalmaktan korktukları için Rusya'nın battığı , ekonomik krizde olduğu şüphesini oluşturmaktadırlar.
Rusya'nın başarısız olmasını sesli veya sessiz dileyenlerin zararı kendilerinden başka kimseye olmayacak.Bir de nasipsizlikleri kendilerini batıracak .Başarılı olması durumunda bundan kendileri de fayda görecekler ta ki layık oldukları zaman gelip çatıncaya kadar.
Aklını olması gerektiği gibi değil de izin verilen sınırlar içinde ve kapitalizm mantığı ile kullananlar elbette dünyanın ekonomik gidişatını kavrayamazlar. Kavranabilseydi zaten kapitalizm çukurunda olmazdık.At gözlüklerini atarak , geniş bir perspektifle olayları okuyan bir hayatı kendi iradeleri ile yaşamayanların hayatlarının acı tecrübelerle dolu olduğu tarihi bir gerçektir.Korkulanlar başa gelmeden ayıkırız inşallah.
Son söz İmam Ali(as)'ın olsun: * Cahiller çoğalınca bilginler garip olurlar.