Yirmi iki Ortadoğu Ülkesinde (İçersinde Türkiye'de var) sınırları değiştirecek ABD Demokrasisi büyük bir travma yaşıyor. Zira en güçlü devlet Amerika'dır, onlar bizi yatak odalarımıza kadar izliyor ona karşı gelemeyiz paranoyasına Vatikan İslam’ı ile inananların bu günlerde takındıkları tavır Rusya'yı tersten okumaktır. Her ne kadar Rusya'nın tersi "aysur " olarak okunsa da icra etmeye çalıştıkları sanat çok iğreti kalmaktadır.
Sıra Suriye'ye gelene kadar Arap Baharına fransız kalmaya çalışsa da İslam eksenli ülkelere mesafeli yaklaşan Rusya stratejik düşünce mekanizmalarını çalıştırarak sonunda yıkılacak kalenin kendisi olacağını fark etti.
Bu haber sitesini aydınlık ve karanlıkta takip edenler bilirler ki Protestan İslamiyetçilerin fikirsel begraundunda kominizme karşı Hristiyanlar hep daha yakın bulunmuştur. Bunun siyasal hikmetleri yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır ki Hristiyan Batı Türkiye'nin Rusya'ya yakınlaşmasını hiçbir zaman istememiştir. Çünkü gerçek manada İslam’ı kendisine yaşam tarzı kabul edenlerin Rusya ile yakınlaşması ABD'nin dolayısıyla Emperyalist Siyonizmin çöküşü demektir.
Akıllı Rus idaresi bunu fark ettiği içindir ki ABD'nin gönüllü tetikçiliğini yapan Cemaat okulları Rusya'da yaşama ve gelişme imkanını bulamamıştır. Makyevellist İslam insan yaratılışında kim olursa olsun Rus dahil hiç kimse tarafından kabul edilmemektedir. İnsan yaratılışı gereği her şeyde samimiyeti aramakta ve özlemektedir.
Suriye'de terörün başlaması ile tarafını net bir şekilde belirleyen Rusya'nın o günden bu yana stratejisinde en ufak bir değişiklik ve sapma yaşanmamıştır.
Değerli yalnızlığı Suriye'ye yıkmaya çalışan Tetikçi Türk Medyasının her fırsatta oluşturmaya çalıştığı izlenim Rusya'nın Suriye politikasını değiştirdiği yönündedir. İstikrarlı bir dış politikayı şu ana kadar hayatlarında görmemiş olanlar Rusya'yı da bizim gibi zannetmişlerdir. Halbu ki devlet olmak stratejik derinlik gerektirir. Bu derinlikten yoksun olanların da derinliği anlamak gibi bir becerilerinin olması beklenemez.
Adı Türkçe alfabe ile yazılan gerçekte emperyalist yeşil dolarlarla beslenenler elbette yurt dışında aldıkları eğitimlerinin sonucu olarak olayları hak hukuk çerçevesinde değil kendilerine biçilen misyon çerçevesinde okuyacak ve yorumlayacaklardır. Bu kaçınılmaz bir sonuçtur. “Gavurun ekmeğini yiyen gavurun kılıcını çalar.” Bağımsızlıkçı düşünmekten aciz bütün siyaset yorum programlarında moderatörlerin yaptığı şey Rusya'yı tersten okunmak ve izleyicilerin okumlarını sağlamaktır. Çünkü ABD yıkılırsa en enkazın altında kalıp büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklarını , işsiz kalacaklarını çok iyi biliyorlar.
Malcom X'e ithaf edilen ve sosyal medyada paylaşılan bir sözü burada tekrar ifade etmek uygun olacaktır: "Eğer dikkat etmezseniz medya mazlumlardan nefret etmenize, zalimleri sevmenize sebep olur".
Eğer dikkatli takip edecek olursanız medyanın Suriye konusunda savaş çığırtkanlığı yaptığını , zalimleri sevdirdiğini, mazlumlardan nefret ettirdiğini göreceksiniz. Rusya'yı düzden okuyacak olursak Suriye ile Rus Dışişleri Bakanlarının toplantısında Velid Muallim'in şu açıklamaları gerçekten Rusya'yı nasıl okumamız gerektiği konusunda sanırım bir fikir verir: “Biz Suriye Hükümeti olarak halkın güvenliğini sağlamaya çalışmaktan öte birşey yapmıyoruz. Muhaliflerin El Kaide tabanlı olduğu biliniyor. El Nusra'yla beraber Suriye'de yaptıkları katliam ortadadır. Bu grupları destekleyenler El Kaide'nin nasıl bir örgüt olduğunu öğrenmek için Afganistan'a bakmaları yeterli olacaktır. Bunların derdi hiçbir zaman halkın güvenliği olmamıştır. Bunlar "Allahu Ekber" nidalarıyla halkı katletmektedir. Biz savaş istemiyoruz diyalog ve barıştan yanayız. Tarih bize savaşın bir katliam olduğunu öğretti. Bugün hiçbir devletin halkı savaş istemiyor. Amerika da halkının sesine kulak vermeli.
ABD 'yi yıkılmaz güç olarak kabul edenlere Haçlı devletlerinin Suriye'ye askeri müdahaleden vazgeçmesi üzerine bu duruma bayağı içerleyen görünüşte Müslümanlara çok büyük geçmiş olsun. Çünkü Rusya İslamı gerçek manada yaşam tarzı kabul edenleri çoktan kabul etti. Rusya'yı tersten okuma sanatı ve medya tetikçiliği de artık kabak tadı vermeye başladı.
Av. M. Galip Akdağ / 14 Eylül 2013