( Yaşantımdan bir hikaye)
Değerli okurlarım ; Büyük Ozanımız Yunus Emre ' nin de dediği gibi;
Çevremizde özü sözü bir, pırlanta gibi yüreği olan, fakat bunun aslını yansıtamayan pek çok insan vardır. Böyle insanların yürek güzelliklerini görmemiz ancak onların davranışlarını görebilmekle de yeterli olmayabiliyor bazen...Daha çok o kişiyi tanımakla mümkün olabiliyor.
Günümüzde dürüstlük kavramı her şeyden daha çok önem kazanmıştır. Çünkü artık dürüst insanlara rastlamak eskiye göre daha az ve hatta daha da zordur. Bu nedenle toplumumuzun dürüst insanlara tartışmasız ihtiyacı vardır.
Bir buçuk yılı aşkın şu pandemi günlerinde aldığım bir kaç kiloyu vermek için yüzüme maskemi takarak her gün evimin karşısındaki parkta yürüyüş yapıyorum. Hızımı arttırmak adına da telefonumda kayıtlı müziklere kulaklığımı takarak bir saat kadar parkta iki tur atarak yürüyorum. Yorulunca gölgedeki bir banka oturarak dinlenip eve dönüyorum.
Yaklaşık bir hafta önce yine böyle yürüyüş esnasında 21- 22 yaşlarında orta boylu, zayıfça, siyah saçlı oldukça sağlıklı görünen pejmurde kılıklı karayağız bir genç arkamdan koşarak gelip bana seslenmiş muhtemelen. Kulağımda kulaklık takılı olduğundan O' nu duyamadığımı düşünmüş olmalı ki birden yolumu keserek karşıma geçip bir şeyler söylüyordu. Kulaklığı çıkarınca merakla yüzüne bakarak :
-Efendim, ne dediniz? diye sordum.
" Ablacığım n'olur bana bir ekmek parası" dedi. Döndüm, dikkatlice baktım, hiç bir şey demeden yürüdüm gittim. Ertesi gün yine aynı genç yine aynı yerde karşıma çıktı ve benden para istedi. İçimden " Ya havle çekerek yine cevap vermeden yürüdüm gittim. Ardımdan :
"Pişman olmazsın" dedi. Yürürken içimden : Hadi be oradan, pişman olmazsın diyor bir de... Ne pişman olacakmışım yani! Gencecik, sapasağlam. Utanmadan bir de dileniyor dedim.
Geçtiğimiz Cuma günü yürüyüş yaparken yine karşıma çıktı. Yine bir şeyler söylüyordu . Kulağımdaki kulaklığı çıkartarak:
-Bana baksana sen, her gün karşıma çıkıp para dilenmeye utanmıyor musun? Genceciksin, elin ayağın sapasağlam. Git kendine bir iş bul, taşı sıksan suyunu çıkartırsın!
Yalvaran bakışları birden değişti, yüzüme dik dik bakarak:
-İş var da ben mi çalışmıyorum abla. Dedi.
-Ne yani sana göre iş mi yok? Bir restoranda git bulaşıkları yıka, olmadı ıslak mendil sat. Şeker, mısır sat! Bak yaşın genç diye sana kimse para vermiyor!
Başını önüne eğdi, yanımdan uzaklaşırken, yine " Pişman olmazsın." Diye adımlarını açarak ağaçların arasından gözden kayboldu.
Ertesi gün yine parkta tempolu adımlarla yürüyüş yapıyordum. Spor ayakkabının içine küçük bir çakıl parçası girmişti sanırım. Biraz ilerideki bir banka oturarak ayağımın altına bir çivi gibi batan sivri taş parçasını çıkartarak ayakkabımın bağcıklarını bağladım. Başını yerden kaldırıp karşıya bakınca, az ileride bir iki kadın genç bir çocuktan bir şeyler alıyorlardı. Dikkatli bakınca kaç günden beri önümü kesip benden para isteyen genç olduğunu farkettim. (DEVAM EDECEK)
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
26 Mayıs 2021