Kapının önünde bir kamyonet,
bir de at arabası vardı. Çeyizler kamyonete, oturmaya odası mobilyası da at
arabasına yüklenmişti. Gençlerin bir kısmı, davulcu ve zurnacı kamyonete binmiş
oynuyorlardı. Özel arabalara da kadınlı, erkekli damat tarafı doluşmuştu. Yoh
yohlarla, zılgıt ve ıslık sesleriyle ard arda çaldıkları kornalarla uzaklaştılar.
Damadın arkadaşı olan komşumuz Hamit Abinin anlattıklarına göre, Maarif kahvesinin
önünden Kilis' in tek caddesi olan Cumhuriyet Caddesi ' den söyütlü Dere' ye kadar bu hengamelerle çeyizi
dolaştırmışlar. Söyütlü Dere 'nin yanında arabaları durdurmuşlar ve arabalardan
inip davul zurna ile oynamışlar. Sonra yine caddeye geri dönerek oğlan evinin
kapısının önünde durmuşlar, oynamışlar. Bütün komşular pencereye, kapıya
çıkarak bu güzel eğlenceyi izlemişler, bir yandan da kendi aralarında
dedikoduya başlamışlar:
" -Be ' kele anam, bu nence cehiz ! Hem kamyonet Hem de at erabası dolu! Bakseneg !
-He kele ! Kız evi zengin kapı elleem !( galiba) Eyyi cehiz
yapmışlar Allah eçun ( için) Bakseneg ( baksana) hemin
buz dolabı, hemin fırın ! Oturma odası dakımı...
“-He kele ! Saydım tam yedi uzun yastık, beş yorgan, yün döşek...
"
Oyunlar ve halaylardan sonra
ilk önce çiçek saksısı ve aynayı
daha sonra diğer çeyizleri oğlan evinin
kapısıdan içeriye zılgtlar
ve yoh yohlarla sokmuşlar. Hamit Abi de çeyizler taşırken yardım ederek
içeriye girmiş tabi.
Çeyizlerin hepsini
salona indirmişler. Kalabalık dağıldıktan sonra, damat, Hamit Abi 'nin koluna
girerek :
" -Hamit gel arkadaş yoruldun sen de ! Buyur bir
yorgunluk kahvesi içek seninle. " demiş.
Onlar salonda kahvelerin içerken damadın ailesi gelen
çeyizlere bakıyorlarmış. Aliye Teyze' de oradaymış. İşte şu da var, bu da var.
-Ne şanslısınız
kele Fadime ! Hemin Öğretmen, Hemin
güzel Hemin de cehizi çok kız aldınız !
Hele bir de hanım ki ! Bir de hetirli ki ! ( hatırlı) Böyükten böyik
olur küçükten küçük olur. Bir de eşret kine ! ( cana yakın) Ben oğluma
böyle bir kız alamadım. Ahh ! Benim eşşek oğlum okumadı kine ! Gettik Hoho,
çoço bir gelin aldık ! Ne konuşmasını
bilir, ne yol yordam ! Hele de oğlumun kıymatını bilse, yüreğim
yanmaz! Kifayet keri :
-Kele Fadime
hele bak ! Cehizlerin içinde alatirikli süpürge var mı ?
-Ne alatirik
süpürgesi kele ?
-Be ' kele kız
evine o gün gettiğimizde mehmilin
içinde kutusundan alatirik süpürgesi
durordu.
-Anam ne bilon kızın
süpürgesi olduğunu?
-Be' abesinig kızına sordum bu süpürge kimin
deyi kız
" Halam ' ın dedi. Görong mu o süpürgeyi anası abesine
sakladı eleem (galiba)
O zaman damat :
-Hiç olur mu öyle şey
! Çeyizi ne diye saklarlar mış?
-Ben bunun hesabı
sormaz miyim.
Çeyizlerin içinde süpürgeyi bulamamışlar.
Ertesi gün can arkadaşımı n çeyiz serme günü. Annemle kahvaltı
yaparken Annem :
-Sen Gülay ' ın
cehiz sermesi e gidicing mi ? diye
sordu.
-Yok annecim ! Gülay çeyiz sermeye gitmeyeceğine göre,
ben yanında kalacağım. Ne tuhaf adertlerimiz var ! Neymiş, gelinin kendi
çeyiz sermesine gitmesi ayııpmış ! Ne
alaka ! Halbuki gelin de gitse evini, eşyasını eliyle yerleştirir.
Eşyalarını bir başkasının nereye, ne koyduğunu kızcağız nereden bilsin?
Ara ki bulasın !
-Kele eybuşşum ! Eski
köye yeni edet mi getiricingiz? Demezler mi ,
" Kız da ne meraklımış gelin
olmuya, daha evlenmeden oğlan evine kaçor."
-Desinler.. Kendi evi değil mi ? Zaten hep bu el, gün yüzünden hayatımızı başkalarının yönlendirmesine göz
yumuyoruz. El alem Ay ' a çıkıyor, biz nelerle uğraşıyoruz.
-Hemen mi gidicing Gülay' ın yanına ?
-Yok saat on gibi
geçerim. O daha uyuyordur şimdi. Çarşıya çıkacağız birlikte bir kaç makyaj malzemesi eksiği var. Pasajlara bakacağız. Sonr da terzi
Korkmaz ' a elbise provasına gideceğiz . Ben
de birkaç kitap bakacağım.
-Gene mi kitap
alıcıng ? Evde koyacak yer kalmadı
kitaptan ! Ona vereceying parıya fındık fıstık al yi, heç barilem karnıga gider.
-Allah' m... ya Rab'
bim.. !!!
Tamam Anne... Tamam.. . Getiririm ben sana fındık,
fıstık tombişimmm ! Yanaklarını sıkarak
öptüm.
Çok tatlı kadındı anacığım.
-Istlıfıl ol, nedorsan et! ( Sen bilirsin)
Acık öğlenden
sonna get!
-Niye ?
-Mısafır gelici birez sonna.
-Yine ne misafiri ?
-Şo geçen gün gelenler...
-Ben gidiyorum ! Sen oturur misafirinle çayı kahveni
içersin!
-Yeri kaç bakalım.
Kaç ! (Devam edecek)
AYSER MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve yazar