Fatma, boylu boslu şığva kimi güzel bir kız. Liseyi
bitirdikten kelli (sonra) emmisi genni
belediyeye koymuş torpilden! Sebehten
gider işe teee akşam mezanınacak!
Mehsim aldığı
meeşi birezini babasının avcına koyar fıkara. Babaları
netsing! Fukara bir herif! Arta kalanını
da genni genne cehiz yapar.
Geçenlerde genni bir öğretmen istedi. Kız istemedi. Mıkımı
çehresini salladı istemem deği. Genni
beğenip varıcımış göya! Teheg’!
Derken iki gün sonna kızın yıllık izini başlamış. Kız
yallahhh! Bir tene öğretmen kızdan kodu Adana'ya abisinin yanına getti on beş
gün! Bes oğlan evinden kurtulmak üçun!
15 gün içinde oğlan evi getti getti geldiler bunnara!
“- Anam şu kızıgızı çağırın gelsin, aha oğlan eskerden de
geldi, neyi bekloruk Allalahisen! Durdu keri dorkine kızı dubaradan çağırın
artık!
Bir de baktıkkine bunnar,
kızın kardaşı gile bir telgraf çektiler .
Kız gelsin de şu yüzdüğü dakak deği!“
“Baban yeğin heste,
hestahanada yator. STOP. Durumu eyyi
değil ya ulaşangız, ya
ulaşamayasangız! STOP ! “
Ammaning , bu heberi alır almaz , eşşek kaçar, kürtün yiter!
Bacıdan, kardaş, bir de gelinleri hemen otobosa atlayıp geldiler.
Geldiler kine ne görsüngler!
Kızın babası afat kimi oturor, heneği veror.
Kız, babasını beyle sağlam gördüğünden orada donup kalor.
Öteki böyük kardaşı kıza dönüp:
- Öp bakım kayınbabanıng elini, aha buda kaynanang, bu da
nişanlıng!
Nişanlıda eskerden gelmiş! Saç, sekkel, bıyyık mıyyık yok!
Eynen kabak kimi. Kızın kardaşı gözünün içine bakormuş! Ellerini öp deği! Kızda huylanmış, odasına
girmiş kapıyı da üstüne kitlemiş.
Anam kıza ne dediler ne demediler baktık kine sebehleyin
kapıya bir eraba geldi. İçinde kaynana, oğlan vardı, kızdan da anası arkaya
bindi. Amma kızın suratı yeğin sallıdı.
Komuş nişan zubunundan ayakkabı almıya Entep'e getmişler. Kızı en bahalı
mağazaya sokollarmış sen beğen, biz alak deyi. Kız da gönülsüz gönülsüz
geyinormuş . Neyse bunnar Entep'ten
geldiler.
Hele gidip te bakım hele zubun güzel mi ?
Dedim.
Anası gösterdi zubunu! Anca gözeldi .
Ke, şeyle nar çiçeği rengi. Neyse anam bunnar öte beriyi
almışlar. Kızı ayakkabıcıya sokmuşlar.
En yektene ayakkabıyı geydirollarmış
Kız gene suratını sallormuş .
- Amaaannn, nolucu eyyi işte.
Güveyi gene henek
söylormuş, yüzüne dönüp bakmormuş bile!
Orda genneri güveyi en yektene lokantaya sokmuş!
Tavık tava söylemişler. Kız yimormuş!
Oğlan renkten renge girormuş.
Oğlanın bacısı kibarlık edim deyi tavık buduna çatalı saplayım deği pıçağın ucundan kesim derken bud fırlamış kızın anasının kafasına gelmiş.
- Be’nedon kele Sıdıke!
Sıdıke utancından kıpkırmızı!
Beceremog
barilem elingden yi!
Ülümmmm! Bir de kibarlık
taslor demiş!
Kız bu sefer gülmüş! Güldüğünde güveyi de gülmüş!
- Senge gülmek yeğin yakışor, hep gül demiş.
Neyse heneği çeksündür
Hösen kimi çekip sündürmüyek
,
Entep'ten geldiler.
Devlisi gün şendik çağırdılar. Kız yeğin düşünordu
- Bu iş nasıl olucu? Tanımadan etmeden!
Anası dedikine : Kız kısmının göynüne koyarsang , ya
davulcuya varır, ya zurnacıya! Heç dinlemeden kızı genner gennere söz kestiler, şirincelik yidiler .
Kalın kesek demişler kız istememiş.
“Niye ben eşşek miyim beni paradan vericiniz.“ Demiş.
Ya neblim anam! Beleş
kız mı verilirmiş ! Oğlan evi geldi, kızı anasından Entep’e elettiler. Nar çiçeği rengi bir tene nişan zubunu
almışlar, bir de yüksek topuklu ayakkabı. Beğendin mi kele Fatma? Şunu alak mı,
bunu alak mı? Neyse anam! Heneği çoğaltmıyak. Devlisi günü kaynanadan görüm,
bir de eltisi geldi.
“Nence paklavıya,
hanım göbeği getirek“ demişler. Anası da siz kaç gişi gelicinigiz?
- Bizde bir anam, iki bacım, gişileri, uşakları, üç görüm,
herifleri iki tene evli kızım, onlarında gişileri... işte gene on beş gişiler.
Hevışa tahta kürsüler geldi, düzüldü.
Yüzdük dakma olucumuş! (Devam edecek)
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve öykü yazarı