26–27–28 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen İcmal Gençliği Kampı büyük bir coşkuyla geçti. Nevşehir’in Kozaklı ilçesine sığmayan gençler, koridorlarda dahi yatmayı göze aldılar.
6 bin gencin katılımıyla düzenlenen kampta bulunanlardan bir tanesi de bendim. Öyle şeyler yaşadık, öylesine muhabbet aldık, yüreğimizde öylesine coşku birikti ki anlatmak mümkün değil. Fakat elimden geldiğince, dilimin döndüğünce, sizlere Kozaklıdan biraz bahsetmek isterim.
Bizler için her şey önceden düşünülmüştü. Dinlenme, eğlence, sosyal etkinlikler, seminerler...
Fakat öyle bir coşku vardı ki; dinlenme ve uyku hepimizin zihninden silindi. Hatta giderken birçok gencimizin hayal ettiği eğlence ve sosyal etkinlik programları dahi bize artık çok çekici gelmedi. Çünkü öyle bir muhabbete sürüklendik, öylesine güzel bilgiler aldık ki, bizim için bu her şeyin üstündeydi.
Ehl-i Beyt üzerinde oynanan oyunlar, alevi- Sünni çatışmasının altındaki gerçek sebepler ve bu fitneyle ulaşılmak istenen hain emellerin neler olduğu anlatıldı.
Atatürk’e atılan iftiralarla bu milletin ruhundan silinmek istenen milletçilik duygusunun nedenleri anlatıldı.
Bizlerle birebir ilgilenen, önem veren ve dinleyen bir kadro vardı karşımızda. Bu kadroda bulananların hepsinin de yüzünden okuyabiliyorduk; Allah aşkını, vatan aşkını ve insan sevgisini…
Her şey karşılıksızdı. Gönüllerde var olmak ve yarar sağlamak tek gayeydi. Onların bu çabaları bizlerin gönüllerine dini ve manevi duygu yoğunluğu yükledi.
Annenin, babanın evladına gösterdikleri ilgiyi hatta daha fazlasını, her biri bizler için sergiliyordu. Tüm bunlar karşısında biz gençler düşündük. Ve dedik ki bu vatan bizlere emanet; öyleyse bizlerde bu uğurda hizmette varız.
En son gün veda konuşması yapan pek muhterem, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız bizleri müjdeledi: “Asırlardır bu millet üzerinde oynanan dini ve manevi bütünlüğümüze yönelik oyunları siz İcmal gençleri bozacaksınız ve bozuyorsunuz” dedi.
Ve biz İcmal gençliği olarak Üstadımızın yanında olup, böylesine büyük ve mukaddes bir davada var olmaktan dolayı sonsuz bir mutluluk içindeyiz.
O, “ var mısınız? “ diyor bizde İcmal gençleri olarak “sonuna kadar varız!” diyoruz.
Behiye İnekçioglu