3 temel kavram; sosyoloji, psikoloji ve sosyal psikoloji…
Bu 3 kavramın tanımını özetle şu şekilde yapalım:
* Sosyoloji: İnsanın içinde bulunduğu toplumdan etkilenmesidir. Mesela; kültür, inanış, hukuk, örf ve adetler gibi, kavramlardan bireysel etkilenmesi ve bu etkileşimin toplumda yaracatacagı uyum ya da uyumsuzluktur.
*Psikoloji: Bu kavram daha çok bireyseldir. Yani insanın çevresinde olan olayları algı ve yorum etkisiyle iç dünyasına yansıtması, bu yansımayla verdiği duygusal ve ruhsal tepki alanıdır.
*Sosyal psikoloji: Bu kavram, iki alanın iç içe geçmiş halidir. Yani insanın oluşturduğu toplumsal sorunlardan, olaylardan, ortak yaşayış biçiminden, birey olarak etkilenme ve etkileşim alanıdır.
Yukarıdaki tanımlar felsefeyi oluşturan bel taşlarıdır. Felsefe ise en kısa şekilde, sürekli soru sorma teorisidir. Soracaksın “nedir?”diye daima…
Sabit bir doğru yok, ona göre doğru değişkendir.
Ben felsefeyi seven ve önemine inanan biriyim. Fakat öyle teoriler var ki gülüp geçmemek mümkün değil. Mesela: Felsefede, ilkel toplum dönemini ve öncesini araştıran bir kısım sosyologlar, insanların atasının maymun olduğunu savunur. Pascal Picg’e filozof insanın tanımını; “düşünen hayvan”dır.
Bu alanda katkılar sağlamış sosyologlar var elbet, Karl Marx, H. Spencer, Durkheim, Auguste Comte... Gibi.
Ama sormadan edemeyeceğim. Komünist düşünceyle sistemi alt üst eden sosyolog Karl Marx’ın faydası mı çok olmuştur insanlığa, yoksa sisteminde yaşattığı sıkıntılarla zararı mı? Ya da feminizmin fikir babası olan F.Engels’i düşünün.
Felsefe var olan bir bilim dalı ve birçok alanda da yapılması şarttır. Ama yapılan felsefe, ne kadar gerçekçi ve faydalı önemsemek, lazımdır.
Bizim geçmişimize baktığınızda en büyük teori ve tezlere sahip, birçok sosyolog vardır. Mesela; Fuzuli, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Ahmet Yesevi…
Öyle bakış açıları var ve öylesine önemli fikirler üretmişlerdir ki, insanlığa ışık olmuşlardır. İbrahim hakkı Hz.leri yazdığı Marifetname’sinde sosyoloji ilmine çok değinmiş, önemli tespitler sunmuştur.
Daha ilerisine gidelim…
Mesela Hz. Ali’nin hayatı, teori ve çözümler üretmekle geçmiştir. Her alanda toplumsal sosyoloji’ye katkıda bulunmuş, toplumsal refahı ve huzuru sağlamıştır. Böylesine zeki bir insanın felsefede adının geçmemesi felsefeye olan güvenimizi sarsmaktadır.
Kitaplarda felsefenin fikir babası olarak, hep K.Marx’ı gösterirler. Neymiş efendim, fakirlik tezini bulmuş.
Kanaatim odur ki; fakirlik tezinden çok fakirliği ortadan kaldıran, Hz. Yusuf’un tezi ve buluşu daha önemlidir.
Günümüze baktığımızda MEM, çağın en büyük buluşudur. Sosyal Devlet Milli Devlet, en büyük çözüm sunumudur. Ve gerçek odur ki; Prof. Dr. Haydar Baş devrin en büyük sosyolog’u, filozof’u ve bilim adamıdır.
Neticede artık küflenmiş düşüncelerle milletin psikolojisini bozan, sosyal düzeni alt-üst eden fikir ve düşünürlerden çok, yenilikçi ve çözüm üreten yaklaşımlar konuşulmalıdır.
Behiye İnekçioğlu