Türkiye'nin AB’ye tam üyelik
başvurusunun üzerinden 62 yıl geçti.
İktidar partileri olsun,
muhalefet partileri olsun hep aynı hedefe dönük söylem ve icraat geliştirdiler.
Bu esnada gümrük birliğine bile
girildi. Sonucu hesaplanmadan, hatta halka bir müjde olarak duyurulmasına
rağmen ülkemiz pazar haline getirildi. Onlar ürettiler biz ithal ettik.
Ak Parti başa geldiği zaman ana
hedef olarak AB'ye tam üyelik diye açıklandı. Bu konuda çok kararlı bir duruş
sergilediler. Hatta İtalya Başbakanı Berlusconi'ye Türkiye'nin AB ile
"Katolik Nikahı" kıymak istediğini söylediler (2002 ).
Yani ne olursa olsun bu birlik
bozulmasın, kader birliği yapılsın hedefini koydular.
Hatta Avrupa Birliği
Anayasası'na imza bile attılar.
Ardı ardına gelen AB ilerleme
raporlarındaki başlıkların havuç gibi peşinden koştular. AB müktesebatına,
anayasamıza aykırı da olsa tak-şak duruşu sergilediler. Onların kararlarını
kendi anayasamızın üstünde kabul ettiler.
AB ülkemizin ipini eline geçirmiştir; yetki alanına girmese de talimatlarıyla
ülkemizi istedikleri gibi dönüştürmeye devam ettiler.
…
Bütün bunlar olurken kulağımıza
küpe olan bir ikaz vardır.
BTP genel başkanı Sayın Prof.
Dr. Haydar Baş, 1987'de Berlin'de yaptığı dünya kamuoyuna dönük konuşmasında,
ülkemizi Avrupa Ekonomik Topluluğuna almayacaklarını geniş geniş
anlatmıştı. Ama bizi idare edenler AB kapısında taviz vermeye devam
ettiler. Hatta Haydar hoca 2005 yılındaki konuşmasında AB'ye ömür bile biçti ve
10 - 15 yıl sonra AB dağılacak dedi. Buna rağmen siyasiler AB’ye tam üyelik
sürecinde hız kesmediler. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk bu konuda bakın ne
demiştir. "Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle,
yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.
Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla
karşılaşmışlardır. İşte Türkiyede, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı
yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş,
daha çok düşmüştür (1922)."
…
Son söz:
62 yıllık sürecin sonunda
Avrupa Parlamentosu (AP) Avrupa Birliğiyle (AB) Türkiye arasında yürütülen
üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına karar verdi. Bu sıradan bir karar
değildir. Bu perspektiften Türk siyasi tarihini analiz ettiğimiz zaman iktidar
partileri olsun, muhalefet partileri olsun sınıfta kalmıştır. Sadece kendileri
zaman kaybetmemiş, milletimiz de zaman ve güç kaybetmiştir. Bu sürecin bir
kazananı vardır, o da Atatürk’ün yolundan giden Prof. Dr. Haydar Baş ve lideri
olduğu Bağımsız Türkiye Partisidir (BTP).
Bizim kurtuluşumuz kendi
köklerimize inmekle mümkündür. Biz, biz olacağız. Çünkü çözüm içimizde. Bu da
ancak Mustafa Kemal Atatürk gibi inanan ve yaşayan bir lider ile olabilir; O da
hoca Atatürk, Haydar Baş hocadır.