Ülkemizin son dönemdeki ana gündem maddelerinden bir tanesi depremler. Öncelikle depremde canlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza ise acil şifalar diliyorum. Üzülerek ifade edelim ki, yaşanan depremlerde sanki daha önce izlediğimiz filmi geriye sarmaktan başka bir iş yapmıyoruz. Geçmişe nazaran daha iyi olduğumuz bir konu olduğu söyleniyor; o da depremin yıktığı binalardan daha çok insan kurtarabiliyoruz. Evet, ancak bu kadar…
Oysa yapılacak ve yapılması gereken deprem öncesi, tedbirler de alınmıyor, deprem sonrası hazırlıklar da tam yapılmıyor. Teknolojinin geldiği seviye itibarıyla, sektörler epey mesafe kat etti. Deprem kuşağında olan Japonya'da, deprem anında insanlar binalara koşarken, ülkemizde depremden sonra bile insanlar evlerine girmeye korkuyorlar. Bu tezatın açıklamasını yapmak gerekir.
İlk kabul etmemiz gereken ülkemizin deprem kuşağında bir ülke olduğu gerçeğine uygun politikalar üretmektir.
Yöneticiler, sorumlu olduğu can, mal güvenliğine uygun tedbir almalıdır. Vatandaş ise bütün tedbirlere rağmen başına gelecek hadiseler karşısında bir imtihan şuuru ile hareket etmelidir. Maalesef yaşananlar böyle değil; sabır telkin eden yöneticiler olurken, kışın şu sert koşullarında tedbir olsun diye evine girmeyen vatandaş olmaktadır.Deprem vergisini veren, elindeki bütün imkânları depremzedelere seferber eden vatandaş olurken, deprem paralarını deprem dışı işlerde kullandığını açıkça ifade eden yöneten siyaset olmaktadır.
Bu gidişatla bu filmi biz daha çoook izleyeceğiz gibi görünmektedir.
…
Bağımsız Türkiye Partisinin (BTP) parti programını tekrar inceledim. Kuruluşunun üzerinden 19 yıl geçmiş. Bu zaman zarfında Sn. Genel başkan Prof. Dr. Haydar Baş ve kurucu kadronun öngörüleri karşısında şapka çıkartmak gerek. Değişen dünyada Türkiye'nin yeri başlıklı bölümde hedef ülkenin Türkiye olduğu belirtiliyor ve gerekçeler tek tek sayılıyor.
"Ekonomik çıkar çatışmalarının sınır ülkesi; ideolojik çatışmaların tampon bölgesi; doğu ve batı kültürlerinin fay hattı üzerinde, bu kırılma noktalarının tam ortasında yer almaktadır.
Doğu Bloku’nun çökmesi sonucu ideolojik çatışma, büyük ölçüde ortadan kalktı ama ekonomik çıkar çatışmaları bütün dünyayı da içine alacak şekilde genişledi.
Dinsel ve etnik çatışmalar, ekonomik çıkar çatışmasının güdümünde daha da keskinleştirildi"
O günden bu güne kadar gerek iktidar gerek muhalefetin ön göremediği ve çözüm olarak proje üretemediği, hatta kararlı bir duruş ortaya koyamadığını artık herkes yaşayarak görmüş oldu.O günden bugüne Haydar Baş hocanın, BTP'nin tespitleri hep doğru çıktı. Yanlışı görüp ümitsizliğe kapılarak bizden bir şey olmaz demeyeceğiz, bilelim ki bu da işgalin bir perdesi. Oysa bizim çözümümüz var.Sizlere tavsiyem BTP parti programını mutlaka okuyun. Mevcut durum tespitini, bu badireden çıkış yolunu, sorunların çözümünde BTP'nin yaklaşım tarzını, niçin BTP'nin günün kronikleşmiş sorunları ve gelecek için çözümün adresi olduğunu okumuş olacaksınız.