Son birkaç
günden beri 50.000’i aşan vaka sayıları ile Hindistan’ın arkasından, dünyada en
fazla vaka bildiren 2. ülke konumuna yükseldik. Bu sayıları ülke nüfuslarına
oranlarsak, vaka sayıları liderliği bizde.
1 Mart
yerinde karar dönemi başladığında, birçok bilim insanı kısıtlamaların
kaldırılmasının kademeli olmasını önermişti. Ama ne var ki, aynen 1 Haziran
2020’de olduğu gibi kısıtlamalar bir anda kaldırıldı. Okullarda yüz yüze
eğitime geçilmesi, lokanta ve kafelerin müşteri kabulüne başlaması, cumartesi
yasaklarının kalkması vs.
Bilimsel
araştırmalarda bir kural vardır. Bir etkenin etkisini araştırmak istiyorsak,
diğer etkenlerin sabit tutulması gerekir. Yani aynı anda birçok etkeni
değiştirdiğiniz bir deney ya da araştırmada varacağınız sonuç sağlıklı olmaz.
Demek istediğim
şu:
1 Marttan 7 Nisana vaka sayıları tam 4 kat, vefat sayıları 2 kat artmış. Ama bu artışta hangi kısıtlamanın kaldırılmasının etkisi daha fazla? Bunun cevabını net olarak bilemiyoruz.
Böyle
gidersek; bir kaç hafta içinde vefat sayıları 4-5 kata, vaka sayıları da çok
daha yükseklere çıkacak.
Yoğunbakımlarda
yatak doluluk oranları çok yükseldi. Ağır vaka sayılarındaki bir ayda artış
%110.
7 Nisandaki
276 vefat sayısı pandeminin başından beri ulaştığımız en yüksek vefat sayısı.
Ülkemizde
vaka sayıları seyri bu şekilde iken bir yandan da aşılama süreci devam ediyor. Geçtiğimiz
günlerde University College London Öğretim Üyelerinin organize ettiği bir araştırma
yayınlandı. Bu araştırmaya göre, İngiltere’de virüse karşı aşı yoluyla veya
önceki enfeksiyonla korunan kişi sayısı 12 Nisan'da % 73,4'e çıkacağı ön
görülüyor. Yine aynı yayında, bu oranın ülkede toplum bağışıklığını sağlamak
için yeterli olacağı ifade ediliyor.
Bu
araştırmayı okuyunca, ben de kabaca ülkemizdeki bağışıklama oranına bir göz
atmak istedim.
İki doz
aşısı tamamlananları, aşılama yolu ile bağışıklık kazananlar olarak kabul
edebiliriz. Bu oran, 8 Nisan itibarı ile toplam nüfusumuzun % 9’u. Yine aynı
tarih itibarı ile ülkemizdeki aktif vakaları ve iyileşen hasta sayılarının
toplamını enfeksiyon yolu ile bağışıklık kazananlar olarak kabul edersek, bu kişilerin
toplam nüfusumuza oranı ise % 8.
Aslında önce
hasta olan, iyileştikten sonra aşı olan çok kişi var. Özellikle sağlıkçılar,
örneğin ben. Ama biz kolay hesap açısından aşı olanlarla hastalık yoluyla bağışıklık
kazananların hep farklı kişiler olduğunu kabul edelim. Ülkemizde aşılama ya da
enfeksiyon sonrası bağışıklık kazananların oranı yaklaşık % 17 ( Aşılama: %9 + Enfeksiyon:
%8) olarak kabul edilebilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi toplum bağışıklığı
kazanmak için hedef oran % 70. Yani bugün itibarı ile hedefe çok uzağız.
Toplumda %
17 bağışıklık oranı oluşturana kadar, 33.201 vatandaşımız vefat etmiş. Korkarım
ki, etkin kararlar alınmaz bu şekilde devam edersek; ülkemizde toplum
bağışıklığı oluşana kadar en az 100 bin vatandaşımız hayatını kaybetme riski
ile karşı karşıya.
Günlük
koronavirüs tablosu rakamlarına bakılırsa, sanki bağışıklık kazanma yolu
olarak, aşılama yerine, enfeksiyonun yaygınlaşması tercih edilmiş gibi.
Bu gidişata
dur demek zorundayız. Bir an evvel kısıtlama tedbirleri artırılmalı, mutant
virüslerin yaygınlığından dolayı karantina süreleri tekrar 14 güne çıkarılmalı,
aşılama ile bağışıklama oranlarını artıracak şekilde yeni aşı temini yolları
bulunmalıdır.
Doç. Dr. Ali
Bestami Kepekçi - 9 Nisan 2021