Orhan Boran…
Bu ismi birçoğumuz biliriz.
Orhan Boran, Türk radyo ve televizyon sunucusu ve aktör.
1960'lı yıllardan itibaren, “Ayaküstü Gırgırı” adıyla Türkiye'de ilk Stand-Up
geleneğini başlatan ünlü mizah ustası.
Orhan Boran’ı 2012’de kaybetmiştik.
Bu özellikler, belki birçoğumuzun bildiği özellikleri.
Bunlar çok önemli özellikler belki ama, Orhan Boran’ın çok
farklı bir özelliği daha var. Ve bu özellik bence çok daha önemli. Orhan Boran,
Hikmet Boran’ın oğlu.
Hikmet Boran kim mi?
“1901-1945 yılları arasında yaşamış
Türk doktor”. Hikmet Boranı, vikipedi bu cümle ile tanıtmaya başlıyor.
1919'un Mart ayında, İstanbul'da, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane,
İngiliz birlikleri tarafından işgal edilmişti. İşgalcilere karşı ayaklanmak ve
okulu kurtarmak için çareler arayan öğrenciler; okulun kuruluş yıldönümü olan
14 Mart'ı topluca kutlamaya karar verdiler. Tıbbiye 3. sınıf talebesi olan Dr.
Hikmet Boran önderliğinde büyük bir gösteri yaparak okulun iki kulesi arasına
büyük bir Türk Bayrağı astılar. İşgal kuvvetleri bu duruma müdahale ettilerse
de durduramadılar. Böylece Tıbbiye-i Şahaneye, işgalciler tarafından asılmak
istenilen İngiliz bayrağı asılamamış. Yerine İstanbul’un gerçek sahibi Türk
Milletinin Bayrağı “Türk Bayrağı” asılmıştır. Bu olay işgale karşı dik duruşun
sembolü olmuştur. Ve 14 Mart’ın hemen ardından Tıbbiyeli öğrenciler hep
birlikte Atatük’ün ardından Anadolu’ya geçerek Milli Mücadeleye katılmışlardır.
Aynı zamanda 14 Mart, II. Mahmut döneminde 14 Mart 1827'de
Şehzadebaşı'daki Tulumbacıbaşı Konağı'nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire
adıyla kurulmuş olan Türkiye'de ilk cerrahhanenin kuruluş tarihidir. Bu tarih
Türkiye'de modern tıp eğitimlerinin başladığı gün olarak kabul edilmektedir. Bu
nedenle okulun kuruluş tarihi olan 14 Mart tarihi Tıp Bayramı olarak
kutlanmaktadır. Cerrahhanenin kuruluş yıldönümü olan 14 Martta, Dr. Hikmet
Boran ve arkadaşlarının işgal güçlerinin karşısına resmen çıkışı, bugünkü Tıp
Bayramı'nın sebebini oluşturur.
14 Mart aslında, Tıbbiyelilerin şahsında Türkiye'nin düşman
işgaline karşı ilk başkaldırısının yıldönümüdür.
Tıbbiyelilerin başkaldırısı, dik duruşu, Türk halkının
işgale karşı duruşunun ve Atatürk’ün başlattığı Milli Mücadeleye öbek öbek
katılmasının başlamasını da sağlamıştır.
19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkarak Milli Mücadeleyi
başlatan Mustafa Kemal Atatürk, 22 Haziran 1919’da yayınlamış olduğu Amasya
Genelgesi ile ulusun içinde olduğu durumu ortaya koyarak Ulusal bir heyet
kurulma zaruretini ortaya koymuştur. Bunun ardından 23 Temmuzda Erzurum
Kongresi, 4 Eylül’de de Sivas Kongresi toplanmıştır. Sivas Kongresine
katılanlar arasında Askeri Tıbbiye öğrencilerini temsilen katılan Hikmet Boran
da vardır. Sivas Kongresine katılan tüm delegeler, Atatürk ile aynı fikirde
değildir. Hatta delegeler arasında manda fikrini savunanlar çoğunluktadır. İşte
bu kongrede Atatürk’ün baş destekçilerinden birisi de Dr. Hikmet Bey olmuştur.
“Paşam murahhası
(delegesi) bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal davamızı başarmak yolundaki
mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek
olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih (kınama)
ederiz. Farzımuhal manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa
Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in
ederiz. “ şeklindeki konuşması ile
Dr. Hikmet Bey, kongreye damga vurmuştur. Mustafa Kemal Paşa bu konuşmanın
ardından :
“Evlat
müsterih ol, Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz
ekalliyetle (azınlık) kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir
ve değişmez: Ya İstiklal, Ya Ölüm !”ifadelerini kullanmıştır.
Zaferden sonra İstanbul’a dönerek Tıbbiyedeki eğitimini
tamamlayan Hikmet Boran, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde doktorluk yapmıştır.
Tabip Yarbay iken, 1944 yılında Sarıkamış’ta karda mahsur kalan Mehmetçikleri
kurtarmaya çalışırken, verem hastalığına yakalanmıştır. Ve 1945 yılında 44
yaşında iken, tedavi gördüğü İstanbul Senatoryum Hastanesinde Hakk’a yürümüştür.
Meslektaş olmaktan gurur duyduğum Dr. Hikmet Bey ve
arkadaşlarının Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında Kurtuluş Savaşında ortaya
koydukları üstün gayreti görünce, insan “14 Mart Tıp Bayramı” na çok daha
farklı bakıyor.
Ülkemizde kullana birçok özel gün gibi ithal olmayan,
Tıbbiyelilerin adeta kanları ile yazdıkları bir tarih 14 Mart.
Milli Mücadeleye Türk Milletinin aktif olarak katılmasını
simgelemesi açısından, sadece Tıbbiyelilerin değil, tüm Milletimizin günü,
bayramı aslında 14 Mart.
Bu vesile ile Dr. Hikmet Boran’ın şahsında Milli Mücadele
sırasında şehit olan tüm Tıbbiyelileri minnet ve saygı ile anıyorum. Ve Sağlık
mensubu meslektaşlarımın şahsında, tüm Türk Miletinin “14 Mart Tıp Bayramı” nı
kutluyorum.
Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi / 14 Mart 2020