'NATO gereksinimi' ismi altında, Türkiyede ABDnin kontrolünde bir füze rampası kurulması an meselesi.
*
Amerika, Türkiyede füze rampası kuruyor. Amerikanın bölgemizdeki tasarrufu daha da güçleniyor.
*
Ermenistana taviz üstüne taviz veriliyor.
*
Yunanistana taviz veriliyor.
*
Almanya Cumhurbaşkanı iç işlerimizi ilgilendiren konularda, talimat verircesine açıklamalar yapıyor.
*
Gelen giden ahkâm kesiyor.
*
Bunun adına 'sıfır sorunlu dış politika' deniyor.
*
Sen haklısın deyince değirmende dövüş olmazmış misali
*
Peki, nereye kadar hep sen haklısın denmeye devam edilecek.
*
Bütün bu gelişmeleri, Amerikan projesi olan BOP kapsamında değerlendirmek gerekir.
*
Batılının Şark projesi kapsamında değerlendirmek gerekir.
*
Bu planlama çok ama çok eskilere kadar gider. Gelin 19. yüzyıldan itibaren atılan adımları ele alalım. *
1896da ABD Kongresi Osmanlı devleti aleyhine sözde Ermeni soykırımını kabul etmişti.
*
Anadolu, Türklerden kurtarılması gereken kutsal topraklar olarak görülüyordu.
*
Yıl 1920. Sevrde Osmanlı topraklarının paylaşımı, elinin kolunun bağlanması ve haraca bağlanması söz konusu idi.
*
Gelelim yeni kuşak organizasyonlara: NATO.
*
Artık Amerikan menfaatleri NATO şemsiyesi altında elde edilmekte. NATO bir bakıma maşanın adı olmuştur. Artık her şey çok açıktır. ABD 'yarı resmi' Silahlı Kuvvetler dergisinde yayınlanan, 'Orta Doğu' haritasının etnisiteye göre yeniden çizilmesi söz konusu.
*
Hedef: Türkiyede 36 etnik yapı olduğu iddia ediliyor. Yani nihayetinde 36'ya bölünmüş bir Türkiye planlanıyor.
*
Aynı Peters haritası bu defa, 2006 Eylül ayında Romadaki NATO Savunma Kolejinde ortaya çıkar ve Türk Subayların eline geçer. Türkiyenin de içinde olduğu, bölünmüş Ortadoğu haritası basın yayın yoluyla her fırsatta kamuoyu ile paylaşılır.
*
Türkiye dâhil 22 İslam ülkesinin yeniden şekillenmesi ve Osmanlı hinterlandının Amerika tarafından teslim alınmasının adı olan BOP kademe kademe gerçekleştirilir.
*
İşte 'NATO gereksimi' adı altında, Türkiyede ABDnin kontrolünde kurulmak istenen füze rampası bu kapsamda atılan bir adımdır. Ülkemizin, topraklarımızın çiğnenmemesi için siyasetimize, duruşumuza millet olarak dikkat etmemiz gerekmektedir. Yetkililer ve etkililer demokratik vasatlarda ikaz edilmelidir.
*
Aksi halde iş işten geçmiş olacaktır.
OPR. DR. AHMET HAMDİ KEPEKÇİ