Bilinenlerin Amerikan bürokrasisi gözüyle ifadesi oldu Wikileaks belgeleri. Bu belgelerin ortaya çıktığı andan itibaren ortaya çıkan toz duman bulutu her geçen gün artma eğiliminde. Amerikan Dışişleri bakanlığının belgelerin doğruluğunun onaylamasından sonra iş daha da ciddiyet arz etti.
İşte o andan itibaren bir kesim belgelerin üzerine giderken bir başka kesim ise meseleyi ekseninden saptırmak üzere harekete geçti. Bir bakıma bilgi kirliliği oluşturmak, olası zararlardan korunmak için belgeleri basite almak ve hatta bunu bir mizah konusu olarak ifade etme eğilimine girenler bile oldu.
Bir başka kesim ise belgelerin içeriğine girmekten ziyade Amerikan bürokrasisini ve istihbari yapısına dikkat çekmeye çalıştı.
Bazıları Çinin internet üzerinden belgeleri elde edip servis yaptığını ifade ederken bazıları ise Amerikadaki köstebekler tarafından belgelerin sızdığını ifade ediyor. Kaynak olarak başlıkları attırmamız mümkün, ancak burada kaynaktan ziyade bu belgelerin doğru olup olmadığı önemlidir. Doğruluk ise bizzat ABD tarafından doğrulanmıştır. Bu belgeler bir değil olabildiğince çok yönden ele alınmalıdır. Siyasi bakış açısının yanında akademik ve hukuki olarak da ele alınmalıdır.
Ülkemizde ki son dönem uygulamalara bakıldığında imzasız evraklarla gelen şikâyetler bile belge kabul edilerek uzun zaman ülkemiz kamuoyu meşgul edilmiş, suçlu suçsuz birçok insan ve kurum mağdur edilebilmiştir. Hatta mahkemelerde kimliği belli olmayan örtülü kişiler tanıklık yapabilmiştir. O halde devletler seviyesinde aynı zamanda ihbar niteliği taşıyan bu belgeler mutlaka dikkate alınmalıdır. Bu bir iftiradan ziyade ABDnin diplomatik evraklarıdır. Bu yazışmalara dedikodu, yalan yanlış gibi yakıştırmalar çok yüzeysel bir savunma tarzıdır.
· Belgelerin içerisinde sayı olarak en fazla Ankara'yla ilgili evrakların olması ABD'nin gündeminde birinci sırada ülkemizin olduğunu göstermektedir. Atlantik ötesinden uzanıp Ortadoğuda politikalarda uygulamanın yolu da zaten Türkiyeyi maniple etmeyi gerektirmektedir.
· Kürt Açılımı; füze kalkanı, AB üyeliği, İran, İsrail, Azerbaycan ve yolsuzluk konularında yazılanlar hükümeti rahatsız edecek cinsten. Aslına bakılırsa bunlar malumun ilamından başka da değil. İcraatın bütün bu yaptıkları ülkemizin ve milletimizin aleyhine tezahür etmektedir.
· Hükümetin karakolda doğru söyler mahkemede şaşar kabilinden icraatları, bu hükümetin asıl muhatabı milletimiz değil mi ki, dedirtecek cinstendir.
· Bir kez daha görülmüştür ki, stratejik ortaklık gibi kavramlar tamamen aldatmaya dönüktür. Esas olması gereken milletlerinin kendi menfaatleridir.
· Şu ana kadar Wikileaks tarafından açıklanan 251 bin 287 belgeden sadece 243'ünü yayınlandı. Bu belgelerden Türkiye'ye ilişkin belge sayısı 7931 ve bunlardan sadece 22'si açıklandı. Bir kere yayınlanan belgeler ABDnin dış politik dengelerini bozmadığı gibi şu ana kadar işine da yaramıştır. İranı İslam âleminde yalnızlaştıracak belgeler özellikle dikkat çekmektedir. Buna bir bakıma kontrollü salınım da diyebiliriz.
Burada biz gelişmelere özel anlamda kendi ülkemiz adına bakmalıyız. Şunu da hiç unutmamalıyız. Ne ABD hükümeti, ne hükümet kanadı, ne ilgili taraflar tutum ve davranışlarını değiştirecek değiller. Zaten kendi aralarında bir oluşan bir denklemle süreç devam etmektedir. Burada asıl uyanması gereken asıl kendine gelmesi ve tavır ve tutumunu ve hangi siyasiye hangi mesafede olacağını yeniden gözden geçirmesi gereken taraf milletin bizzat kendisidir.
İşte o zaman dış politikadaki dengede milletimizin ve devletimizin menfaatleri ağır basmaya başlayacaktır.