18 Mart Çanakkale Zaferininnin yıldönümü. 1915 yılında yedi düvele karşı verilen bağımsızlık savaşında, tam 250 bin şehit verdik. Henüz hayatının baharında olan ana kuzusu veya çiçeği burnunda bir aile reisi olan gencecik fidanlarımızı; ülkemizin geleceği olan değerlerimizi şehit verdik. Öylesine etten duvarlar ördük ki, Çanakkaleyi geçilmez ilan ettik. Yalnız Çanakkaleyi mi, yurdumuza alçakları uğratmamak için, siper ettik gövdemizi ve durdurduk bu hayâsızca akını. Kimler yoktu ki bu şehitler kervanında. Yurdumuzun dört bir yanından gelen Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Arabıyla kısacası topyekûn bir Türk Milleti vardı.
20 Mart 2003 Irakın, ABD tarafından işgalinin yıldönümü. ABD 4 yıl önce, bir seher vakti tam da sabah ezanı okunurken Bağdatı bombalamaya başlamıştı. Ne tesadüf AKPnin iktidara geldiği günlere denk geliyordu bu zaman dilimi. Zaman geçtikçe, bunun bir tesadüf olmadığı net olarak anlaşılmıştır. ABDli yetkililerin ifadesiyle, ABDyi bizzat AKP cesaretlendirmişti. ABDli askerlerin duacısı Tayip Erdoğandı. Yine dışişleri bakanı Abdullah Gülün yaptığı açıklamaya göre, Irakta ABDli askerlerle birlikte omuz omuza bir mücadele veriliyordu. Haçlı ile bir olunmuş, komşumuz ve din kardeşimiz olan Iraka karşı bir işgal savaşı veriliyordu. Bilânço, milyonu aşkın öldürülmüş insan, onbinlerce namusu kirletilmiş kadın ve milyonlarca evini, yurdunu terk etmeye zorlanmış çoluk çocuk; genç yaşlı insanlar.
Çanakkalede destanlar yazan bu millet, Irakta zulmün ortağı konumuna getirilmişti. İşte böyle bir tezadı yaşıyoruz günümüzde. İşin acı tarafı, oylarıyla iktidar olunan bu millet, asla tasvip etmeyeceği bir tablonun müsebbibi konumuna getirilmişti. Her şey bir yalana teslim edilmiş durumda. Artık vakit yatsıya doğru erişti. Yalancının mumu daha fazla dayanamayacak. Vakit çok geç ama unutmayalım ki; aydınlıklar hep zifiri karanlılardan sonra gelir. Bakın milletimizin nabzına, dün ABye ve ABDye bu karşı duruşu sergiliyor muydu? Hayır, ama bugün sergiliyor. Ne AB ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye diyor.
Hadiseleri okurken, merkezine Türkiyeyi koyarak okumaya çalışın, milli menfaatlerimizi referans kabul ederek yorumlamaya alışın. Bakın o zaman neler göreceksiniz neler. Dostunuzu da düşmanınızı da daha iyi tanımış olacaksınız. Alın size bir haber: ABD Temsilciler Meclisinin Demokrat Parti üyesi Robert Wexler Türk Amerikan ilişkilerini değerlendiriyor:
- ABDnin uluslararası ilişkiler ve stratejik çıkarları açısından, Türkiye ile güçlü ilişkilere ihtiyacı olduğunu söylüyor.
- Türkiyenin ABDnin 50 yıldan fazla bir zamandır müttefiki olduğunu söyleyen Wexler, Türk-Amerikan askerlerinin Korede omuz omuza savaştığının altını çiziyor.
- Türkiyenin yıllar boyunca Sovyetler Birliğine ve bazı aşırı ideolojilere karşı NATOnun sınırını oluşturduğunu vurguluyor.
- Iraktaki Amerikan askerlerine gönderilen erzak ve malzemelerin yüzde 74ünün, Türk havaalanlarından geçtiğini belirtiyor.
- Türkiye, enerji meselelerinde, Balkanlardaki barış çabalarında, Orta Asya ülkelerinin demokratikleşme çabalarına model olmada ve Arap-İsrail meselesinin başarılı bir şekilde çözümü çabalarında, ABD ile birlikte merkezi rol oynamakta olduğunu söylüyor.
- Iraktaki ABD askerleri için ve Avrupada, Asyada, Afrikada, Akdenizdeki stratejik çıkarları açısından Türkiye ile güçlü bir ilişkiye ihtiyaçları olduğunun altını çiziyor.
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın dış politikada getirdiği yenilikleri övüyor ve AKP hükümetin verdiği sözleri tuttuğunu ifade ediyor.
Evet, gelin bu haberi birlikte değerlendirelim: İktidarı teslim alan AKP, Türk milletinin tarih çizgisini ters yüz etmektedir. Hilalden haça doğru bir yön değişikliği gerçekleştirilmektedir. Türk Devleti ve milleti ABDnin taşeronu olarak kullanılmaktadır. Bu günlerde bu okumaya ciddi anlamda ihtiyaç var. Seçim sathına girdiğimiz şu günlerde, ABDye karşı olmak demek AKPden ve gizli açık kuzu postuna bürünmüş ABDci partilerden bir an önce kurtulmak demektir.