Memlekette güvensizliğinin hâkim olduğu bir zaman dilimini yaşıyoruz. Toplum bütün unsurları ile çatırdıyor. Üstüne üstlük var olan gücümüzü de iç çatışmalarla heba ediyoruz. Yapılan kişisel yanlışlar çoğu zaman kurumsal bazda hasarlar ortaya çıkartıyor. Kim kaybediyor sorusunun cevabı ise: kaybeden devlet, kaybeden millet; aslında tek tek hepimiz kaybediyoruz.
Bu kadar belirsizliğin olduğu ortam elbette sisli puslu bir ortamdır. Puslu hava sevilen bir ortam değil ama kurt puslu havayı sever. O halde yaşananlar ve yaşanacaklar kurdun insafına terk edilmiş durumda. O kurt bazen içimizde bazen dışımızda, ama hep kuzu postu içinde.
Yaşananlara bakar mısınız? Zam furyası almış başını gitmiş, direk halkı ilgilendiriyor. Buna rağmen halk şaşkın, neye uğradığını bilmiyor. Bir hesap yapacak ama etrafında kendisine dayatılan bilgi kirliliği doğru fikir yürütmesine, isabetli karar vermesine engel oluyor.
Ne yapmamız gerektiği konusunda başımızı iki elimizin arasına alıp tam bir nefis muhasebesi yapmamız gerekiyor. Durum değerlendirmesi yapmamız gerekiyor. Her bir kurumun, her bir vatandaşın bu konuda kafa yorması gerekiyor.
Peki, başlangıç noktamız ne olacak?
Burada temel kıstas tarihi birikimimiz ve tecrübemiz olmalı. Biz 5000 yıllık geleneğe sahip bir milletiz. Tarihte 16 büyük Türk devleti kurmuş kadim bir devlet tecrübesine sahibiz. Yapılan hataları tarih hiçbir zaman affetmemiştir. 15 devlet işte bu hatalardan dolayı elimizden kaymış gitmiştir. O halde köklü tedbirlerin alınması gerekmektedir. Dost ve düşman kavramlarının yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Bizi biz yapan değerlerin yeniden tespiti gerekmektedir. Acaba bize hayat veren bu dinamikler hayatın akışına mı bırakılmış; yoksa devletin koruması altında mı bulunuyor. Bir memleket ki eğitim politikası; imtihan sistemi yapboz tahtasına dönmüş, başka bir konuya bakmaya bile gerek kalmaz. Demek ki burada bir devlet geleneği, millet geleneğinin bir sistematiği oluşturulmamış, gelecek nesillere bu değerler aktarılamıyor demektir.
Gelin tarihimizi yeniden değerlendirelim. Günün teknolojik gelişmeleri ile bunları cem edelim. Bunu yapacak alt yapı, irade, kadro bizim ülkemizde var. Yapılması gereken karar verebilmek. Etrafımıza bu gözle bakabilmek, dayatılan bilgi kirliliğinden kurtularak. Aksi halde yarın çok geç olmuş olabilir.
Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi