26 Haziran
2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YKS ye girecek öğrencilerle youtube
üzerinden bir program yaptı. Bu program dislike sayısı ile çok gündem oldu.
Gençlerin
geleceğinin ana belirleyicisi konumundaki bir sınavda, önce erteleme, sonra
geri çekilme yapılmış idi.
Ve bu programda tarih değişiklikleri konusunda eleştirilere
verilen cevap da çok ilginç:
“Böylece
yıllardır zaten ilk tarihe göre hazırlık yapan öğrencilerimizin gereksiz yere
yaklaşık 1 ay daha sınav stresi yaşamalarının önüne geçildi.”
Ben de bir
öğretim üyesiyim. Tabii ki sınav hazırlığı bir yaşam tarzıdır. Son bir yıl
çalışmakla çok şeyi değiştiremezsiniz. Ama alınacak sınav başarısında yakın
hafızanın çok önemi vardır. Yani bu tarz sınavlarda son bir iki ay içerisindeki
çalışma temposu ve konsantrasyon düzeyi sonuçta direkt etkilidir.
Gelelim bu dislike yapan gençlere:
YKS sınavına
girecek dolayısıyla, dolayısıyla youtube yayınında dislike yapan kişiler, “Z
kuşağı” diye adlandırılan kuşaktan kişiler.
Z kuşağı kimlerdir?
1990 ya da 2000
yılından sonra doğmuş olanlar Z kuşağı olarak kabul edilir. Teknoloji ile
oldukça iç içe olan bu nesil, hızlı ve analitik düşünme yetisine sahiptir.
Özgüvenleri yüksektir. Özgürlüklerine ve bağımsız olmaya oldukça düşkündürler. Hızlı
yaşar, hızlı tepki verirler. Haklarını arama konusunda kararlı duruş
gösterirler. Kendilerine yapılan bir haksızlığa karşı asla susmazlar. Hayal
dünyalarında limit yoktur. İsteklerinde sonuna kadar direten ve haklı olduğu
konularda asla geri atmayan bir nesildir.
Bu kuşak biraz
farklıdır. Eğer bu kuşağı ikna edemezseniz, işiniz zordur.
Boşuna
“delikanlı” demiyoruz. Kanları delidir biraz bu çağın. Deliden kasıt aslında
“hesapsızdırlar”. Doğru bildiklerini sonradan ne olacağını hiç düşünmeden söylerler.
İktidara yakın gazete ve TV'lerle bu kuşağı ikna edemezsiniz.
İşte tam bu
noktada iktidar, “Nerede yanlış yaptım?
“ diyerek sorgulamazsa, çöküşünü durduramaz.
Yani Z kuşağı,
aslında ilk tepkiyi verendir. Z kuşağının tepkisi aslında bir öncül haberdir.
Siz eğer bunu anlamaz, kendinize çeki düzen vermezseniz bu tepki çığ gibi
büyür, tüm toplumu sarar.
Artık mızrak çuvala sığmamaktadır
TÜİK’in
verilerine göre,
· Bir
önceki yılın mart ayında %17,7 olarak gerçekleşen genç işsizlik oranı, 2019’un
Mart ayında %25,2’ye ulaşmış.
· 18-24
yaş arasında mutluluk düzeyi, 2016 yılında %65,1 iken 2018’de %55,4’e
gerilemiş.
· Gençlerin sadece % 48,7’si de elde ettiği kazançtan memnun. Aldığı eğitimden memnun olan gençlerin ise oranı %58,3. Yani büyük bir genç kitle halinden memnun değil.
Bir üniversitemiz tarafından yapılan bir çalışmanın bakın sonuçları nasıl bildirilmiş:
Z kuşağı , gelecek endişesi yaşıyor. Aile, okul, yakın çevresi ve devletten beklentileri var. Geleceğe dair planlarının da bu doğrultuda umutsuzluk içerdiği belirlenmiş.
Gelecek kaygısı ve beklentilerin kötü olması, performanslarını etkilemektedir. Gelecek kaygısı, amaçsızlığı doğurmaktadır.
Gençliğin sınav kaygısı en verimli çağını boşa harcamasına yol açmaktadır. Bunun yerine gençlik, milli ve manevi değerlerine bağlı, kişisel özelliklerine göre geliştirilmelidir. Ülkemizin geleceği olan bu nesilden istifade edilecek projeler geliştirilmelidir.
Hedef belirlerseniz; bu genç beyinler çok şey başarır. Prof. Dr. Haydar Baş, rol model olmuş, Z kuşağına özel yoğunlaşmıştır. Bakınız, Haydar Hocamla gençlerin öyle güzel bir diyaloğu vardı ki, ben lisede iken; Hocamla meslek seçimi konusunda fikir sormuştum. Beni Ali Gedik Hocama yönlendirmişti. Ali Gedik Hocam beni iyi bir analiz ettikten sonra doktor olmamı önermişti.
Benim 2 evladım için de Hocamla bu konuyu konuşma imkanı bulmuştum. Çocuklarla önce Hocam uzun uzun sohbet etti. Ve “Hukuk” alanını önerdi onlara. Elhamdülillah şimdi ailemizde 2 hukukçu adayımız var.
Ama Hocamın doktor, mimar, mühendis, ebe, hemşire, öğretmen vb. olmalarını önerdiği de birçok genç de olmuştu. Yani gencin kabiliyetine ve beklentilerine göre tavsiyelerde bulunurdu. Ama bizim YKS sistemi tamamen puan usulüne dayanıyor, çoğu kimse kabiliyetine göre değil, sınav günü gösterdiği performansa göre bir meslek sahibi oluyor.
Her genç Haydar Hocamla bu görüşmeyi yapma şansına sahip olamamıştır. Bu fonksiyonu devlet görmelidir. Gençler sınavla değil, kabiliyetlerine göre mesleklere, üniversitelere yönlendirilmelidir.
Haydar Hocanın Z kuşağına bu yaklaşımının sonucu:
• Meltem Tv Konuşuyorum Programında topluma ölçü veren bir Z kuşağı ekranlarımızı süslemektedir.
• Yeni Mesaj Gazetesinde Z kuşağı yazarlar varlıkları ile basın dünyasına renk katmaktadır.
• Cihan Erdoğanyılmaz ve M. Haydar Akyavuz gibi gençler, Haydar Hocamdan aldıkları ışıkla TÜBİTAK Yarışmalarında projeleriyle zirvede yer almışlardır.
• Ve son olarak Genel Başkan Hüseyin Baş.
BTP MYK’sı yaptığı oylama ile aslında Hüseyin Baş’ı genel başkanlığa seçerken, Z kuşağının siyasetin geleceğindeki rolünü görmüş ve tercihini genç bir genel başkandan yana kullanmıştır. Ve Genç Genel Başkan bakınız ilk basın toplantısında ne demiştir:
“Biz genciz, dinamiğiz, çağdaşız, medeniyet sahibiyiz, tüm kültürümüze, tarihimize, değerlerimize bağlıyız, ciddi bir birikime sahibiz. Dünyanın en genç genel başkanlarından biri olarak ’29 yaşında kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına adıyorum.’ Bu noktada gençlere şunu söylemek istiyorum: Senin bir hayalin var ve o hayali birlikte gerçekleştireceğiz”
Artık gençlerin limit tanımayan hayallerini anlayacak, gerçekleştirmeleri için onların önünü açacak bir Genel Başkan vardır. Genç Başkan, gençliğin temsilcisi olmuştur. Artık gençlik ümittir, çözümün de adresidir.