Akademik camiada tez, makale ya da kitaplar için
“intihal” diye bir kavram vardır. İntihal, TDK sözlüğünde, aşırma olarak
tanımlanır. Daha açık ifade ile intihal, “bir kişinin eserinde başka kişilerin
ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi
kullanması” dır. Yani sahtekârlık ve hırsızlıktır. Zaten, birçok yerde de bu
durum “bilimsel hırsızlık” olarak da tanımlanır.
Onlarca yurt içi ve yurt dışı bilimsel makale, bilimsel
kitap ve kitap bölümleri yazmış, bilimsel dergilerde hakemlik yapmış birisi
olarak, konumum gereği intihal konusu, ilgi alanım sayılır. Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu madde.71/3’te herhangi bir kaynak göstermeksizin bir eserden
alıntı yapmanın altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla
cezalandırılacağı, madde.71/5’te ise yetersiz, yanlış veya aldatıcı nitelikte
kaynak göstermenin ise altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını hükme
bağlanmıştır.
Ekonominin, hepimizin eğitim hayatı sırasında öğrendiği
gibi bir tanımı vardır. Ekonomi, sınırsız olan insan ihtiyaçlarını karşılamak
ve maddi refahı artırmak amacıyla kıt kaynakların en iyi şekilde kullanılmasını
inceleyen bilim dalıdır.(1)
Prof. Dr. Haydar Baş, ezber bozarak, 2005 yılında kaleme
aldığı kitapta, ekonominin tanımını değiştirmiş, “insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan karşılanması
ilmidir.” demiştir. Ve bu tanım değişikliğinden sonra Milli Ekonomi
Modelini “Ülkelerin gerektiğinde her
türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarının
borçlanmadan temin edilmesinin adı ve formülüdür.” diye tanımlayarak, “Bu manada Milli Ekonomi Modeli ülkelerin kalkınmasının, ekonomik
bağımsızlığın tek (yegâne) yoludur.” şeklinde ifade buyurmuştur. (2)
Böylece, ilk defa dünya iktisat literatürüne yeni bir
ekonomi tanımı girmiştir. Geçen günlerde bir iktisatçı kaynak göstermeden bu
tanımın özetini içeren bir tweet attı: “Sınırsız olan ihtiyaçlar değil
isteklerdir.”
Ne kadar tanıdık değil mi? İşte size bir intihal. Hiç
detaya girmeden, bu kişiye BTP Genel Başkan Yardımcısı Selim Kotil Beyefendinin
tepki olarak attığı tweeti paylaşayım:
“2005
yılında prof Haydar Baş, kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar ise sınırlıdır,
sınırsız olan ihtiraslardır, dedi. Böylece, kapitalizmi red etti Dün Mahfi
Eğilmez de aynısını diyen tweet atmış, ama fikrin sahibini söylemeden. Yazık
gerçekten çok yazık. Bir Avrupalı, Rus kadar olamadı”
Belirtmemde fayda var ki, Sayın Eğilmez’e tek tepki veren
Selim Bey değildi. Haydar Baş Hocanın fikirlerini kendine dava etmiş binlerce kişi
adeta her türlü platformda tepkisini ortaya koydu. Ve hemen ardından, Sayın
Eğilmez, eğildi ve bir tweet atmak zorunda kaldı: “Aslında sorunun bir tercüme
hatasından kaynaklandığını düşünüyorum. İngilizcesi wants olan kelime Türkçeye
istekler yerine ihtiyaçlar diye çevrilmiş ve Türk literatürüne öyle yerleşmiş.”
Yani diyor ki, “esas suçlu ben değilim, literatür.”
Çok da şaşırmadık. Bugün de yine başka intihal uzmanı hem
köşesinde bir yazı kaleme almış, hem de saatlerdir TV’de konuşuyor. Milli
Parayı anlatıyor. Milli Ekonomi Modelinin temel taşlarını ortaya koyuyor. Ve
Milli Para uygulamasına geçilmesi ile “Özeti ABD’nin köpek dişleri dökülüyor.”
diyor. Çok detaya girmeyeceğim. Ama keşke, “milli para” terimini de doğru
kullansa.
Önce şunu belirteyim. Prof. Dr. Haydar Baş, önce “Para, bir işlemcidir. Emeği ve tüketimi
devreye koyan bir tahrik unsurudur. Para, emeğin devreye konulması sonucu elde
edilen değerin ( mal ve hizmet ) karşılığıdır.” diyerek yeni para
denklemini deklare etmiştir. Ve “Milli
para; milletlerin ürettikleri katma değer ve sahip oldukları kaynaklar
karşılığı basılan paradır.” diyerek milli para terimini iktisat
literatürüne kazandırmıştır. (3)
Milli Para tanımı böyle iken, bu kopya çekmeyi bile
beceremeyenlerin içinde oldukları yanlışı Sayın Baş, Rusya Başbakan’ı Putin’in
danışmanı Prof. Dr. Victor Minin ile yaptığı sohbete atıfta bulunarak, bakınız
nasıl ortaya koymuş:
“Doları
çökertecek olan milli paralarınızla birlikte ticaretinizi yapmanızdır. Yani
kendi ülkenizde milli paralarınızı devreye koymanızdır. Biz mili paralarımızı
devreye koymuyor muyuz? diye sordu. Evet, dedim koymuyorsunuz. Sadece siz
değil, kalkınmakta olan bütün ülkeler bu yanlışı yapıyor. Nasıl oluyor bu?
dedi. Bak, dedim ABD’nin Hard Currency denilen yani bizim emeğimiz ve
üretimimiz karşılığında bastığı kâğıdı var. Biz bunu borç alarak alıyoruz
koyuyoruz hazinemize. Hazine de bunun mukabilinde Türk parası basıyor. Siz de aynı
şeyi yapıyorsunuz. Şimdi siz, onun parasını hazineye koyup kendi paranızı
bastığınız müddetçe bu para sizin paranız değil. Görünüşte adı Rus rublesi ama
hakikatte ABD doları. Türkiye’de de görünüşte bunun adı Türk lirası ama aslında
Amerikan doları. Yani şöyle düşünelim elinizde İngilizce ya da Arapça bir metin
var. Bu metni okuyamadığınız için gidiyorsunuz tercümana bunu tercüme
ettiriyorsunuz, öyle okuyorsunuz. Yani orijinalinden değil, tercümesinden
okuyorsunuz. Para konusunda da aynı. Türkiye’de olan para bizim paramız değil,
bizim paramıza Bağımsız Türkiye Partisi’yle kavuşacaksınız.”(4)
Sayın Eğilmez’e hemen yanıtlar nasıl geldi ve hemen
eğildi ise; ikinci intihalciye de cevap gecikmedi. Bu kez cevap BTP Genel
Başkanı Hüseyin Baş’tan:
“@Dogu_Perincek tabi bu yazdıklarınızın hepsi babamın
Milli Ekonomi Modeli sayesinde oldu. Onu da yazalım sayın Başkan. Kitabı size
de daha önce göndermiştik zaten...”
Şimdi intihal uzmanlarına sesleniyorum:
İnsanlar vücut olarak belki fanidir, ama fikirleri ile
hep yaşarlar. Haydar Hocanın tüm fikirleri tescillidir. En önemlisi de sadece
Türk Patent ve Marka Kurumunda değil, Milletimizin gönlünde ve aklında da
tescillenmiştir. Ve bu fikirlerin ne kadar değerli olduğu, herkesin çalmaya
çalışmasından da bellidir. Bu fikirler, sahipsiz değildir. Artık binlerce
Haydar Baş vardır. Hepsi de, bu fikirleri sonuna kadar koruyacak, savunacak,
uygulayacak ve sadece Türkiye’de değil dünyada iktidar edecek kararlılıkta ve
keyfiyettedir.
Son söz babasının fikirleri ile toplumda oluşan rüzgârı
arkasına alan babayiğit Genel Başkan Hüseyin Baş'ın olsun:
"O,
dünyada bir tek aç çocuk, bir tek aç insan kalmasın diye Milli Ekonomi
Modeli'ni (MEM) yazdı. Biz de dünyada 'bir tek aç insan kalmasın' diye Milli
Ekonomi Modeli'ni hayata geçireceğiz. Kendisi bunu çok defa söyledi ve insanlar
da bunu son dönemde anlamaya başladı, şu anda dünyada 4.5 milyar insanın
yaşadığı bir coğrafyada modeli ve fikirleri uygulanıyor. Biz bunu dünyada
iktidar kılana kadar, son nefesimize kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bunu
yaşatmaya devam edeceğiz."
Köpeksiz köyde değneksiz gezenlere duyurulur.
Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi
Kaynaklar:
1. (http://ogmmateryal.eba.gov.tr/panel/upload/etkilesimli/kitap/ekonomi/sec/unite1/files/basic-html/page47.html
Görüntülenme tarihi: 06.05.2020)
2. (
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, İcmal Yayınları, İstanbul, 2005,
Sayfa 37)
3. (
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, İcmal Yayınları, İstanbul, 2005,
Sayfa 85)
4. https://btp.org.tr/content/view/1364/kullandigimiz-para-dolarin-tercumesi
Görüntülenme tarihi: 06.05.2020)