Her zaman kullandığımız, yaşamımızın bir parçası haline gelen, kimi için araç, kimi için amaç olan Türk Lirasının üzerindeki yazıları pek dikkate almayız. Türk Lirasının üzerinde tıpkı kuruluş kanunda yazılı olduğu gibi, “TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI” diye yazar. Oysa biz bunu alışkanlıkla “Cumhuriyeti” diye okuruz. İşte o “İ” harfinin bulunmayışı çok anlam ifade eder. TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI, cumhurun, yani Türk halkının özerk bir kuruluşu olup, hiçbir kurum, kuruluşun arka bahçesi değildir, bağımsızdır. Hem içerde hem uluslar arası alanda güvenirliğini ve gücünü bu bağımsız yapısından almıştır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş, TBMM’de 14/1970 tarihinde, 1211 numaralı kanunla kabul edilmiş, 13409 sayılı Resmi gazetede, “Türkiye'de banknot ihracı imtiyazına münhasıran sahip ve bu Kanunda yazılı görev ve yetkileri haiz olmak üzere "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" unvanı altında anonim şirket olarak bir banka kurulmuştur. Bankanın merkezi Ankara’dadır.” İfadesi ile yayınlanmış tüzel kişiliğe sahip bir kurum idi.
Geçmiş zaman kullanıyoruz, zira son yıllarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yapısı siyasi sebeplerle değiştirilerek bağımsızlığı zedelendi. Hatta özerkliği ve bağımsızlığı tartışılır hale geldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığı tartışılar hale gelirse, buna ilk olumsuz tepki uluslar arası ekonomi kuruluşlarından gelir. Siyasi baskılarla, atamalarla, rakamları çarpıtabilir, iç politikada bunu bir süre lehinize kullanabilirsiniz. Ancak uluslar arası camiada bu aleyhimize olur, ekonomimizde olumsuz etkileri görülür.
Buna benzer bir başka uygulama da, 02/09/1993 tarihinde, 21686 sayılı resmi gazetede yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile “Türkiye'de tüm bilim alanlarındaki araştırmaları, bilimci kişiliğini ve araştırıcılığı özendirmek ve bu alanlarda emeği geçenleri onurlandırmak; gençleri bilim ve araştırma alanına yöneltmek; Türkiye'deki bilimcilerin ve araştırıcıların toplumsal statülerinin yükseltilmesi ve korunmasına çalışmak; bilim ve araştırma standartlarının uluslar arası düzeye çıkarılmasına yardım etmek amacıyla, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanına bağlı tüzel kişiliğe, bilimsel, idari ve mali özerkliğe sahip TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (kısa adı TÜBA) kurulmuştur,” amacı ile ifade edilen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)’de, 27 Ağustos 2011 tarihinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile üyelerinin sayısının, üçte biri Bakanlar Kurulu, üçte biri YÖK ve üçte biri de asli üyeler tarafından seçilmek üzere 150’den 300’e yükseltilerek, özerk bir kurum olmaktan çıkarılmış ve siyasi iktidara bağlı bir kuruluş haline getirilmişti. Bunun üzerine Türkiye Bilimler Akademisi üyelerinin bir kısmı görevlerinden istifa etmişti. Bu konuda da Türkiye, uluslararası bilim camiasının ağır eleştirilerine muhatap olmuştu.
Demokrasiden, hukuktan, gerçekçilikten uzaklaşarak ekonomiye ve bilime yön veremezsiniz! Zira bu kavramlar evrenseldir. Aksi halde, teknik bir konuda, uzmanlık gerektiren işkolunda çalışmak üzere, “her işi yaparım abi!” diye müracaat eden kişi konumuna düşersiniz.