Milliyet gazetesinden Tolga Şardan’ın haberine göre 01 Haziran 2014 tarihinde Kilis’in İnanlı köyü yakınlarında, Suriye sınırını geçmek isterken yollarını kaybettiklerini söyleyen üç turist(!), inanlı Hudut Karakol Komutanlığı askerlerince yakalanarak gözaltına alınmışlar. 30 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan ülkemize girdikleri ve 31 Mayıs 2014 tarihinde Kilis’e geldikleri anlaşılan, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Emekli Albay Richard Douglas Gillem, yine Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Prof. Dr. Mark Polyak ve Fransız vatandaşı Fabrice Jean Michel Robert Blance, askeri yasak bölgeyi ihlal etmek iddiası ile çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakılmışlardır. Bu kişiler yakalandıkları sırada üzerlerinde bulunan fotoğraf makineleri ile birinci derecede sınır hattını fotoğrafladıkları anlaşılmıştır. Söz konusu kişiler sınır dışı edilmiştir.
Bu haber hem Türk vatandaşı olmamız ve hem de Kilisli olmamız sebebiyle bizleri yakından ilgilendirmektedir. Bu ilgimiz sebebiyle Türk yetkililer tarafından daha detaylı bilgilendirmeyi beklemek hakkımız olsa gerek. Mesela, bu üç turist(!), İstanbul Atatürk Havalimanı’nda kimler tarafından karşılanmıştır? Kimlerle görüşmüştür? Hangi amaçlarla Kilis’e gelmişlerdir? Kilis’te kimlerle temas kurmuşlardır? Daha önce bu tür faaliyetlerde bulunanlar olmuş mudur? Çektikleri fotoğrafların istihbarat değeri nedir? Yüksek teknolojiye sahip ABD ve vatandaşları neden bu teknoloji ile istediği fotoğrafları elde etme imkanı varken bu yola başvurmuştur? Bu üç turist(!) günümüzde herkesin kullanabildiği navigasyon aletini dahi kullanmaktan aciz olup, neden kaybolduklarını iddia etmişlerdir?
Dost ve müttefik dediğimiz ülkelerin vatandaşları olan bu üç turist(!), hangi cesaretle, kime, neye güvenerek, yasak bölgeye girmek için Türk yetkililerden izin almak gereğini dahi duymamışlardır. Oysa, emperyalistlerin tavsiyesi ile 55 yıl önce sınır hattımızdaki verimli topraklarımıza gömerek oluşturduğumuz mayınlı arazilere biz Kilislilerin 5 km den fazla yaklaşmamız yasaklanmış, bu bölgedeki tapulu arazilerimizi ekip biçmek için yetkililerden izin almak zorunda kalmışızdır.
Bu üç turist(!) ve onları buraya yollayan emperyalist güçler bilmelidirler ki; Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, bir süredir yaşanan hukuk ihlalleri dolayısıyla cezaevlerine konsalar da, haklarında haksız soruşturmalar açılsa da, en mahrem sırlarına girilse de, onlar kutsal görev saydıkları hudutlarımızı korumakta asla tereddüt etmezler. Yine Türk yargısı da son yıllarda bir kaos içinde olsa da Türkiye Cumhuriyeti’nde bağımsız yargıçlar vardır.
Bu üç turiste(!) ve temsil ettikleri emperyalist güçlere hatırlatmak isteriz ki; sizinle aynı dili konuşan, müttefikiniz İngiliz diplomat Mark Saykes, yaklaşık bir asır önce 1902 yılında yine bu topraklara gelmiş, Beyrut'tan başladığı seyahatte Suriye, Güneydoğu, Doğu Anadolu - Kuzey Irak - Gürcistan ve İstanbul rotasını izlemiş, Türkler, Araplar, Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, hakkında bilgiler toplamış, Kilis - Gaziantep - Maraş - Malatya - Adıyaman - Urfa - Mardin -Diyarbakır - Batman - Şırnak - Van - Ağrı - Kars gibi il, ilçe ve köylerimizi gezmiş, haritalar çizmiş, fotoğraflar çekmiş, raporlar hazırlamış ve misafirperver Türk halkı tarafından sevgi ile karşılanıp ağırlanmıştır. Bu raporlarını daha sonraki yıllarda “Dar’ül İslam” isimli kitabında yayınlamıştır. “Ben Yahudiler Araplar ve Ermenilerle müttefik ve Panislamizm’i geçersiz kılacak Hindistan ile Afrika’yı Hohenzollern (Alman İmparatorluğunu kuran kraliyet ailesi) sonrası ortaya çıkacağına inandığım bir Türk-Alman birleşmesinden koruyacak sürekli bir İngiliz-Fransız paktı görmek istiyorum,” görüşünü benimseyen Mark Saykes, “Eğer kendilerini tanımış olsaydınız, Türklere hayran olurdunuz,” demekten de kendini alamamıştır. Mark Saykes, Mayıs 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında, Osmanlı topraklarının paylaşımı konusunda yapılan gizli anlaşmaya Fransız Jorj Pico ile imzalamış, 1917 Ekim devriminde sonra Rusya tarafından bu gizli anlaşma bütün dünyaya ifşa edilmişti. Bu gizli anlaşmanın sonuçlarını bugün bölgede bir insanlık dramı olarak görmekteyiz.
Bu üç turistten(!) biri olan Fransız vatandaşı Fabrice Jean Michel Robert Blance, Türkiye’ye gelmeden önce atalarından 1. Dünya Savaşı sırasında yurdumuzu işgal eden kuvvetlerin, Kilikya ve Suriye Orduları Komutanı General Gourand’ın, 1. Tümen Komutanı General Dufieux’ün, General Bremond’un, Kilis İşgal İcra Komutanı Molari’nin, Binbaşı Mültirye’nin, anılarını okumadığı anlaşılıyor. Okusaydı, Şahin Bey’i, Sakıp Bey’i, Kamil Polat’ı, İslam Bey, Molla Recep Bey’i, Alaeddin Bilgen Bey’i, Müslüman Bey’i, Kartal Bey’i, Aslan Bey’i, Müştaki Hürriyet’i ve daha nice kahramanlarımıza bu toprakların ne ifade ettiğini ve uğrunda nasıl fedakarlıklara katlandıklarını anlayacaktı.
Bu üç turiste(!) Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Türk halkının bağımsızlık aşkını öğrenmelerini tavsiye ediyoruz.
Gezdiğiniz Türkiye Cumhuriyeti sınırları cetvelle değil, şehitlerimizin kanları ile çizilmiştir.
Ecz. İbrahim Beşe
Haziran 2014