Yakın siyasi tarihimizi kısaca hatırlayacak olursak; Orgeneral Doğan Güreş, 1994 yılı 30 Ağustos’unda 21. Genelkurmay Başkanlığı görevinden emekli olmuş, Aralık 1995 ve Nisan 1999 tarihlerinde yapılan genel seçimlerde, 20 ve 21. dönem Kilis milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmişti.
Aralık 1995 seçimlerden, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Refah Partisi en çok oyu alarak birinci parti çıkmış, ikinci sırayı Prof. Dr. Tansu Çiller liderliğindeki Doğru Yol Partisi almıştı. Seçimlerin ardından kurulan DYP – ANAP koalisyon hükümetinin güven oylaması, Anayasa Mahkemesi tarafından geçersiz sayılmıştı. Bu gelişme üzerine Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi, REFAHYOL olarak adlandırılan 54. Cumhuriyet Hükümetini kurmuş ve 08 Temmuz 1996 tarihinde TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu almıştı.
REFAHYOL koalisyon hükümetinin kurulmasına karşı, irticai faaliyetlerin artacağı, laik sistemin ortadan kaldırılacağı gibi savlarla başlatılan kampanya, 1997 yılının 28 Şubat günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında zirveye çıkmış, o döneme adını veren ve post-modern darbe denilen yeni bir kavramla Türk halkı tanışmıştı. Bürokrasi, medya ve ordu temelinde gerçekleşen post-modern darbe ile siyaset, antidemokratik yollarla dizayn edilmeye çalışılmıştı. Bu hukuksuz, kanunsuz, adaletsiz, antidemokratik girişimlere kalkışanların, destek verenlerin, sempati duyanların, bir “siyasi intikam” dönemi başlattıklarını, olumsuz etkilerinin ve yankılarının devam ettiği gerçeği ile yüzleşmeleri sonucunda, bugün derin bir pişmanlık içerisinde olduklarını düşünmekteyim.
28 Şubat 1997’den sonra TBMM üyelerine baskı daha da artmıştı. Milletvekilleri partilerinden istifaya zorlanıyor, başka partiye geçmeleri yönünde telkin ve tehditler alıyorlardı.
Bir telkinde, bir medya patronunun ricasını, bir emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı aracılığıyla, Doğan Güreş Paşa’ya TBMM’deki odasında yapılan görüşmede, “partisinden istifa etmesi ve bir diğer partiye geçmesi ricası” şeklinde iletilmişti. Doğan Güreş Paşa bu isteğe, “ben kişilerin, patronların değil, Tük milletinin vekiliyim, Kilisli hemşerilerim bana bunun için oy verdiler, benim patronum Türk milletidir,” diyerek isteği reddetmişti. Daha sonra da, askeri kanadı temsilen, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından telefonla yapılan benzer teklife, Doğan Paşa, “parti değiştirmeyi ahlaki bulmadığını, bu tekliflerinden dolayı komutanlara teessüflerini” bildirmişti.
Doğan Güreş Paşa’nın demokrasiye bağlılığı karşısında, “tak-şak Paşa, etekli Paşa, Çiller-Atatürk resmi” vs uydurmalarla saldırılarından bekledikleri sonucu alamayanlar, önce askeri lojmandan çıkarılacağı yönünde haberler çıkarmaya başlandılar. Oysa lojman, kanunla, terör tehdidi altındaki generallere tahsis edilmişti. Bu defa da “kışladan isim silme” konusu gündeme geldi. O günlerde Doğan Güreş Paşa’nın TBMM’deki makamına, Anadolu Ajansı’ndan gelen bir telefonu, o sırada Güreş Paşa’nın Meclis’te bulunmaması sebebiyle, siyasi danışmanı sıfatıyla ben cevaplamıştım. Telefonun diğer ucundaki Anadolu Ajansı yetkilisi, kışladan isminin kaldırılması konusunda Güreş Paşa’nın değerlendirmelerini almak istiyordu. Benim, “henüz böyle bir girişimin resmen bulunmadığını” söylemem üzerine, Anadolu Ajansı yetkilisi, “söz konusu kışladan fiili olarak ismin silinmesi anının kamera ile tespiti için askeri yetkililer tarafından kendilerine müracaat edildiğini” ifade etti.
Kahramanmaraş’ta bulunan 172. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nın adı, yakınında bulanan Aksu Köprüsü’nün bulunması sebebiyle “Aksu Kışlası” olarak anılıyordu. 1992 yılında söz konusu kışlanın adı “Orgeneral Doğan Güreş Kışlası” olarak değiştirilmişti. Bu değişime Doğan Güreş Paşa bizzat kendisinin karşı çıktığını söylemişti. Aynı konuyu, 172. Zırhlı Tugay Komutanlığı görevinde de bulunan Tümgeneral Kudret Cengiz, emekli olduktan sonra yayınladığı, Engizek Kartalı (Terörle Mücadele Anıları) isimli kitapta; Güreş'in Genelkurmay Başkanı, İsmail Hakkı Karadayı'nın ise Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gelen emirle ismi "Aksu" olan kışlanın girişine, "Orgeneral Doğan Güreş Kışlası" mermer panosunu astıklarını belirtiyor, 1997'de kışlaya yeniden eski isminin verilmesini Güreş'e yapılan bir haksızlık olarak değerlendirerek şunları anlatıyordu: "Çünkü kendisinin başlangıçta kışlaya isminin verilmesini istemediğini biliyordum. Ben kendisini çok seviyorum. Terörle mücadelede bugünlere gelmemizde onun çok büyük katkısı vardır."
Bu kışladan isim silinmesi olayına o dönemde, “hayatta olan komutanların isimleri kışlalara verilmemesi teamülünden” kaynaklandığı söylense de, Kenan Paşa’nın adının verildiği kışlalar hatırlatılarak, bazı gazetelerde “Kenan Paşa öldü mü?” manşetleri atılıyordu.
03 Kasım 2002 genel seçimlerinde aday olmayıp, milletvekilliğinden ayrılan Doğan Güreş Paşa ile Ankara’daki Milli Güvenlik Kurulu binasında kendisine tahsis edilen makama gider, sohbet ederdik. Ses kaydı da yaptığım bu sohbetlerin birinde, Doğan Güreş Paşa’ya şu soruyu sordum; Paşam, Genelkurmay Başkanı iken, astlarınıza, “emekli olmuş komutanlarınıza saygıda kusur etmeyin, onlara her zaman yardımcı olun, bu benim için fevkalade önemlidir,” dediğinizi söylediniz. Siz emekli olduktan sonra göreve devam eden meslektaşlarınızdan beklediğiniz veya onlara tavsiye ettiğiniz ilgiyi gördünüz mü?
Doğan Paşa bu soruma şu cevabı vermişti; Maalesef çok yukarılarda görev yapan bazılarından gördüğümü söyleyemem. Bunlar birkaç kişi. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir camia, altı yüz elli bin kişi içerisinden çıkan birkaç kişi. Neden olduğunu anlayamadığım bu birkaç kişiden ilgi gördüğümü söyleyemem. Hatta bu birkaç kişi bazı yerlerden benim ismimi sildirmeye bile gittiler veya müsaade ettiler. Bazı birlik komutanı arkadaşlarımı kısa süreli ziyaret etmek istediğimde onlara mazeret göstermeleri yönünde telkininde dahi bulundular. Bunların davranışını çocukça bulduğumu daha önce de söylemiştim. Bunları ayıplıyorum. Hatta ayıplamaya devam ediyorum. Bunlar benim gözümde yıldızları ile değil, şahsiyetleri ile kaybetmişlerdir.
Bugün, bu olayların üzerinden yaklaşık 18 yıl geçti ve 21. Genel Kurmay Başkanı, 20 ve 21. Dönem Kilis Milletvekili Emekli Orgeneral Doğan Güreş, geride bıraktığımız yıl, 14 Ekim 2014 tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuş, na'şı 16 Ekim 2014 tarihinde Ankara Cebeci Askeri Şehitlikte askeri törenle toprağa verilmiştir.
Vefakar Türk milleti, devlet töreni ile kaldırılan cenazesinin arkasından yürüyen en üst düzey sivil ve askeri erkandan, Doğan Güreş Paşa’nın anısına, 2008 yılında Kahramanmaraş’tan Şırnak Silopi'ye taşınan 172. Zırhlı Tugay Komutanlığı Kışlası’nın isminin, “ORGENERAL DOĞAN GÜREŞ KIŞLASI” olarak değiştirilmesini beklemektedir…..
Vefa duygusu güzel insanlara özgü bir erdemdir.
Mevlâna’nın dediği gibi “Kula vefası olmayanın, Hakk’a vefası olmaz…..”
Ecz. İbrahim Beşe
10 Şubat 2015
İbrahim bey konuyu çok güzel dile getirmişsin.Güreş Paşayı bir Kilisli olarak her zaman rahmetle anıyorum.
Yazınız destekliyorum taktirle karşılıyorum paşamızıda rahmetle anıyorum