Bilindiği gibi güney komşumuz Suriye’de üç yıl önce başlayan kriz ve sonrası yaşanan iç savaş, ülkemize yoğun bir göç dalgasının gelmesine neden olmuş, can pazarının yaşandığı Suriye’den kaçan insanlar çoğunlukla gayri resmi yollardan Türkiye’ye giriş yapmışlardır. Böylece Türkiye’nin hemen her bölgesinde, her şehrinde paralel bir toplum meydana gelmiştir.
Bu girişler bugünde devam etmektedir. 08.12.2013 tarihi itibariyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)’nin resmi rakamlarına göre 540.000 kişidir. Resmi olmayan rakamlarda bu sayı 1.000.000 kişiyi geçmiştir. Anadolu Ajansı’nın 28 Ekim 2013 tarihindeki haberine göre; Birleşmiş Milletler tarafından yapılan tahminlere göre barış sağlanamadığı takdirde, 2014 yılında yaklaşık 2.000.000 kişinin daha göç edeceği duyurulmuştur.
Bu göç dalgasından en çok etkilenen şehirlerin başında Kilis gelmektedir. Zira kent içi nüfusu 85.000 olan, ekonomisi ağırlıklı olarak tarım ve sınır ticaretine bağlı bulunan şehrimizde, kent nüfusundan fazla sayıda Suriyeli barınmaktadır.
Ocak 2014 tarihi itibariyle Öncüpınar Konaklama Merkezinde 15.000 kişi, Elbeyli Konaklama Merkezinde 20.000 kişi, Seve Barajı Geçici Konaklama Merkezinde 5.000 kişi olmak üzere toplam 40.000 kişi her türlü ihtiyaçları karşılanarak barınmaları sağlanmıştır. Diğer yandan legal veya illegal yollarla Kilis’e gelen yaklaşık 60.000 Suriyeli, adeta paralel bir toplum oluşturarak kent içeresinde barınmaya çalışmaktadır. Ev kiralama imkânına sahip olmayanlar cami avlularında, dükkânlarda, park ve benzeri mekânlarda yaşamaya çalışmaktadırlar. İşte bu kendi imkânları ile Kilis’te barınmaya çalışan Suriyeliler, Kilis’te sosyal, ekonomik, kültürel sorunlar oluşturmaktadır.
PARALEL TOPLUMUN OLUŞTURDUĞU SORUNLAR
1 – Kilis’te kent içi nüfusundan daha fazla sayıda Suriyeli barındırmaktadır. Bu durum Kilis’in demografik yapısını değişime uğratmıştır.
2 – Kilis’te barınan Suriyeliler, Gaziantep, Mersin ve benzeri şehirlerde barınanlara göre düşük gelirli, yardıma muhtaç olanlardır. Bu toplum, kiraladıkları derme çatma evlerde, dükkânlarda, gayrisıhhi mekânlarda barınmaya çalışmaktadırlar.Barınma yeri bulamayanlar parklarda, cami avlularında temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun olarak yaşamaya çalışmaktadırlar. Bu olumsuz ortamlardan en çok etkilenen kadınlar ve özellikle çocuklar olmaktadır. Misafirperver Kilislilerin bu mağdur insanlara kişisel yardımları ise yetersiz kalmaktadır.
3 – Suriyelilerin hiçbir denetime uğramadan, sınırın her yerinden, kafileler halinde, eşyaları ile birlikte geçmeleri, emniyet, asayiş, can güvenliği açısından endişeler yaratmakta, insan kaçırma, fidye isteme, kaçakçılık, suç işleyenlerin iki ülke arasında serbestçe dolaşımı, hırsızlık, silah ve patlayıcı madde taşınması vb suçlara ve suçlulara zemin hazırlamaktadır.
4 – Suriye’de birbirleri ile savaşan gurup elemanlarının (El-Kaide ve PYD gibi) zaman zaman Kilis’e gelmeleri, sınırın diğer tarafındaki husumetlerini Kilis’te de göstermeleri endişesini arttırmaktadır.
5 – Bu kadar büyük nüfusa sağlık hizmeti vermekte yetersiz kalan Kilis Devlet Hastanesi personeli, bütün mesaisini Kilis’te yaşayan Suriyeliler ve Suriye’den gelen yaralılara vermekte, Kilis yerli halkı sağlık hizmeti alamamaktadır. Ayrıca iç savaşın yaşadığı Suriye’den gelebilecek salgın hastalıkların ülkemizde yayılma olasılığı artmaktadır.
6 – Suriyeliler ile Kilisliler arasında kültür farklılığı (kılık-kıyafet, umuma açık yerlerde yüksek sesle konuşma, kalabalık guruplar halinde dolaşma, yolları, parkları işgal etme, çevre temizliği ve hijyen kurallarına riayet etmemeleri) sıkıntılara, sürtüşmelere ve kavgalara sebebiyet vermektedir.
7 – Kilis’teki Suriyelilerin ekonomik olarak yeterli imkâna sahip olmamaları, kentte dilenciliğin artmasına özellikle bu konuda çocukların kullanılmasına ve istismarına yol açmaktadır.
8 – Suriyelilerin çok eşlilik kültürü de Kilis’e olumsuz biçimde yansımış olup, Kilis’te eşler arasında geçimsizliklere, kadına şiddet olaylarının ve boşanmaların artmasına sebep olmaktadır.
9 – Suriye’den gelenlerin kimlik belgelerinin olmayışı, araçlarının da ruhsat belgelerinin bulunmayışı, az sayıda bulunanların da Arapça yazılı olması sebebiyle, yapılan denetimlerde önemli bir sorun oluşturmakta, güvenlik zafiyeti yaratmaktadır. Suriye plakalı araçların sebep oldukları trafik kazalarında oluşan mal hasarlarında, sigortadan yararlanma imkânını da ortadan kaldırmaktadır. Trafik kurallarına bilmeyen, uymayan, hiçbir denetime tabi tutulamayan Suriye plakalı araçlar, can ve mal güvenliği için tehdit oluşturmaktadır.
10 – Suriye’den gelen göç dalgası, Kilis’te konut açığı oluşturmuştur.
11 – Suriyelilerin kayıt dışı çalışmaları, işyeri açmaları ve Suriye’den denetimsiz biçimde getirdikleri malları (başta gıda maddeleri olmak üzere) pazarlamaları, haksız rekabete sebebiyet verdiği gibi sağlık açısında da büyük sakıncalar yaratmaktadır. Suriyelilerin sabah erken saatlerde şehrin belirli yerlerinde kayıt dışı çalışmak üzere amele pazarları oluşturmaları gözlenmektedir. Bu da kayıt dışı istihdamlara ve işsizliğin artmasına neden olmaktadır.
12 – Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle bu ülke ile ticaret son bulmuş, Kilis’teki şirketler iflaslarla karşı karşıya kalmış ve birçok şirket kapanmıştır. Suriye üzerinden Orta Doğu ülkelerine yapılan taşımacılık ve ticari faaliyetlerde son bulmuştur. Suudi Arabistan’a karayolu ile Suriye üzerinden 4-5 günde ulaşılırken, bugün bu süre Mersin Limanından deniz yolu ile 20 güne çıkmıştır.
13 – Suriyelilerin Kilis’e gelmesinin üzerinden yaklaşık üç yıl geçmiştir. Bu insanların ülkelerine ne zaman döneceği veya dönüp-dönmeyeceği belirsizliğini korumaktadır. Suriye ekonomisinin ve kentsel altyapıların önemli ölçüde hasar görmüş olması, Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine dönmesini engelleyeceğini göstermektedir. Diğer yandan, 11 Nisan 2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma kanunu” ve 14 Kasım 2013 tarih, 28821 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı Kuruluş Görev ve Çalışma Yönetmeliği” çerçevesinde Suriyelilere vatandaşlık verilmesi kanaati yaygınlaşmakta, siyasi ve sosyal problemlere yol açacağı ihtimalini güçlendirmektedir.
14 – Bütün bu olumsuzluklar karşısında, Kilislilerde, Kilis’i terk etme, büyük şehirlere göç etme fikri hızla yayılmaktadır.
ÖNERİLER
1 – Suriye sınırı kontrol altına alınmalı, illegal geçişler sonlandırılmalıdır.
2 - Zorunlu göçler kontrollü yapılmalı, ülkemize giriş yapan Suriyelilere geçici tanıtım kimliği verilmeli ve mutlaka konaklama merkezlerinde barınmaları sağlanmalıdır.
3 – Kilis kent içinde kalan Suriyeli nüfusu en fazla 5.000 kişi olarak sınırlandırılmalıdır.
4 – Kilis ve çevresinde başka Konaklama Merkezi kurulmaması ve bulunanların bir kısmının ekonomisi güçlü şehirlere nakledilmesi sağlanmalıdır.
5 – Kilis’in kanalizasyon, şehir şebeke suyu, Devlet Hastanesi başta olmak üzere altyapısı güçlendirilmeli, kurumlara yeterli personel atanması sağlanmalı, kurumların ödenekleri arttırılmalıdır.
6 – Güvenlik denetimleri artırılmalı, kimliksiz kişiler tespit edilmeli, belgesiz araçlar trafikten men edilmelidir.
7 – Denetimsiz, belgesiz çalışma ve iş yeri açmalara son verilerek, haksız rekabet ve işsizliğin artması önlenmelidir.
8 – Suriyeliler “Mülteci veya Sığınmacı” statüsüne alınmalı, Suriye’de oluşacak normalleşme ile birlikte ülkelerine güvenli bir şekilde dönmeleri sağlanmalıdır.
Bir Kilisli olarak, bu konularda duyarlı davranan kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür ederken, ilgi duymayanları bu önemli sorunlara karşı daha duyarlı olmaya davet ediyorum.
22 Şubat 2014
Ecz. İbrahim BEŞE