İslam felsefe değildir başlıklı yazımda aklın kapsama alanını, hüküm vermede aklın tek başına yeterli olamayacağını nedenleri ile birlikte açıklamaya çalışmıştım. Ayrıca tarihte felsefenin akıl ve mantık oyunuyla bazı İslam âlimlerini nasıl tuzağa düşürüp vahyi inkâr ettiklerini açıklamaya çalıştık. Yazımızın devamı niteliğinde olan bu yazımız aynı minval üzere devam edecek.
Felsefenin tuzağına, yalnız İslami tasavvuf mantığıyla algılayan, hayatına geçiren aşk ve muhabbet yoluyla, züht ve takva boyutuyla yaşayan müminlerin düşmediğini görüyoruz. Çünkü o müminler zikir ve tecelli yoluyla Allahı vücutlarının her zerresinde hücrelerinde aynel-yakin yaşarlar. Niyazi Mısri hazretleri bir şiirinde girdim Allah zikrine azalarım dil oldu der. Nefsi mutmaine makamını geçip nefsi kemale mertebesine ulaşan kâmil insanlara filozoflar hiçbir surette tesir edemezler
Filozoflar zaman zaman insanların gönül dünyasını bulandırmak için akıl ve mantık oyunuyla çeşitli argümanlar geliştirmiş akıl vahiy çatışmasını gündeme getirmişlerdir. Akıl ile vahiy çatışırsa hangisini kabul edelim demişler parmak kaldırmak usulü ile çoğunluğu baz alarak aklı öne çıkarmışlar, vahyi ret ederek aklı ölçü olarak kabul etmişlerdir. Bu anlayış Aristoda doruk noktaya ulaşmıştır. Aslında felsefenin hocası iblis aleyhi lâinedir, âdeme secde et emrine itaat etmeyerek felsefe yapmış ben ondan üstünüm demiştir ve lanetlenerek Allahın huzurundan kovulmuştur.
Hak batıl mücadelesi aslında akıl vahiy mücadelesidir. Bütün peygamberler vahiy yoluyla hakkı tavsiye ederken filozoflarda akıl yoluyla bilerek veya bilmeyerek insanlara batılı tavsiye etmişlerdir.
Hz. Musa, Hz. İsa insanlara tek ve bir olan Allaha(cc) iman edip ona ibadet etmelerini tavsiye etmişlerdir. Zamanla insanlar Allahın dinine kendi yorumlarını katarak dini tahrif etmişler bir olan Allaha çocuk isnat ederek ona beşeri sıfat yüklemişlerdir. Bu manda Yahudiler Üzeyir Allahın oğludur demişler, Hıristiyanlarda İsa Allahın oğludur diyerek teslis inancını hâkim kılmaya çalışmışlardır. İnsan aklının ürünü olan, insan sözü karışan Yahudilik ve Hıristiyanlık felsefi bir akımdır ve de batıldır Bundan dolayı Allah kuranı kerimde Yahudi ve Hıristiyanlar kâfirlerin ta kendisidir der başka bir ayette de Hıristiyan ve Yahudi âlimlerinden bahisle dinlerini az bir pahaya sattılar buyurmaktadır. .
Şimdi aynı oyun İslam dini üzerinde oynanmaktadır. Aklıevvel ilahiyatçılar, batılı filozofların etkisinde kalarak veya dinlerini az bir pahaya satarak İslam dini akıl dini demektedirler. Bu ifade Protestan mezhebinin kurucusu martin luthere aittir. Oysa İslam dini akıl dini değil nakil dinidir. İslam dini akıl dini diyerek ayetlerin manasını değiştirip ekleme ve çıkartma yaparak dini yozlaştırıp bozmaya çalışmaktadırlar.
Dinler arası diyalog bu çalışmanın bir versiyonudur. Bu tuzağa bazı ilahiyatçı ve bilim adamları düşmüştür. Aslında dinler arası diyalog Vatikan tarafından organize edilen misyonerlik hareketidir.
Onursal başkanı Fethullah Gülen olan gazeteciler ve yazarlar vakfının organize ettiği, Bolu Abant ta toplanan bir gurup önceden belirlenen aydınlar İslam dini hakkında karar veriyorlar. Mantık aynı akıl vahiy çatışırsa hangisini kabul edeceğiz eller havaya kalkıyor parmak sayısına göre karar veriliyor ve aklı kabul ederiz diyorlar. Bu kararı verenler ve bu organizeyi tertip edenler telafisi mümkün olmayan batıla sürüklenmişler hem kendilerinin hem de avenesinin itikatları bozulmuştur.
Daha sonra devam eden Abant ruhu Müslüman kızla Hıristiyan erkeği evlendirerek dinde devrim yaptıklarını gazetelerinde manşetten haber olarak vermişlerdir. Aynı Abant ruhu Mardin Kasimiye Medresesinde temsili sırat köprüsünden Yahudi önde ardında Hıristiyan en arkada da Müslümanı geçirmiştir. Bu anlayış insanı helake sürükler. Ne diyelim Allah ayıktıksın bizimde sonumuzu hayreylesin.
Mehmet İNEKÇİOĞLU