Her bankanın kredi hizmetleri ile ilgili bölümleri vardır, bölümdeki ilgili kişinin görevi kredi talebinde bulunan müşteriye mevzuat dahilinde yardımcı olarak kredi kullanmasına kolaylık sağlamaktır. Geçenlerde işimden dolayı bankanın birine sık aralıklar girip çıkmam neticesinde şahit olduğum vahim bir tabloyla karşılaştım. Sanayici, esnaf, çiftçi, memur, emekli olmak üzere toplumun her kesiminden tanıdığım insanların kredi kullanmak için bankalara müracaat ettiklerini gördüm ve çok üzüldüm.
Bazı kimselerin talepte bulunurken utandığını, başını öne eğdiğini, hatta tanınmamak için arkasını döndüğünü görünce üzüntüm daha da arttı. Çünkü bu insanlar daha düne kadar kendi kendilerine yeten geçimini rahatlıkla sağlayan insanlardı. Demek ki dün kendi kendine yeten insanlar bugün ihtiyaçtan dolayı kredi kullanma mecburiyetinde kalmıştır. Burada utanması gereken ihtiyaçtan dolayı krediyi kullanan insanımız değil, uyguladıkları IMF merkezli ekonomik programdan dolayı toplumun bütün kesimini faizli krediye muhtaç eden idarecilerimizdir.
Sanayici ürettiği malı satamamış, esnaf siftahsız dükkan kapatmış, çiftçi ürününe pazar bulamadığı için tarlasını ekip biçememiş, ekip biçse bile mahsulü para etmemiş , memurun maaşı yetersiz kalmış ve emeklinin aldığı para hep tırtıklandığından dolayı toplumun bütün kesimi krediye muhtaç hale getirilmiştir. Aslında bu hale gelmemizde en büyük yanlış krediye muhtaç hale getirilen insanımız tarafından yapılmıştır. Çünkü; iki dönemdir yapılan seçimde tercihini kendine ait hiçbir plan ve programı olmayan ABD, AB ve IMF yanlısı siyasilerden yana kullanmıştır. Bu gün bu yapılan yanlışın bedelini hep beraber ödüyoruz.
Ben toplumun yapmış olduğu yanlış üzerinde fazla durmayacağım çünkü bunun nedenlerini saymaya kalkarsak bir kitap yazmamız gerekir. Yıllarca siyasilerimizin uygulamış oldukları para, maliye, tarım, hayvancılık, enerji, sanayi, madencilik, özelleştirme vs. gibi politikalarla ve uygulanan İMF merkezli yanlış ekonomik programlarla bugün devletimiz 550 milyar dolar borç altına sokulmuştur. Devletimizi ağır borç yükü ile çökerten zihniyet, bankaların yabancı sermayeye özelleştirilmesiyle beraber sözüm ona düşük faizli konut, taşıt, ihtiyaç, bireysel, işletme, kobi, esnaf kefalet, kredileriyle 33 milyon insanımızı toplam 296 milyar YTL borç altında inim inim inletmektedir. Bu borçlar gününde ödenmediği zaman temerrüt faizi uygulanır, bu oran yaklaşık %5-6 dolayındadır, temerrüt faizinin ne olduğunu iktisatçılarla borçlu olanlar çok iyi bilirler.Şimdi borcunu gününde ödeyemeyen vatandaşlarımız ağır faiz yükünden kurtulmak için gayri menkullerini satmak zorunda kalıyor
Efendim vatandaş hesabını iyi yapsaydı da bu kredileri almasaydı diyenleri duyuyor gibiyim. Yıllardan beri ekonomimiz çok iyi her şey yoluna giriyor,ihracatımız arttı milli gelir kişi başına 7350 dolar oldu, Türkiyenin dış dünyada itibarı arttı, gibi pembe tablolar çizen etkili ve yetkili kişilerin sözlerine kanan halkımız hükümete büyük umutlar bağladığından belki ileride iyi olur düşüncesiyle ve birde ihtiyaçtan dolayı borçlanmıştır. Burada milleti borç yükü altında ezenleri değil de ezilenleri suçlamak vicdansızlıktır.
Şunu hiç merak ettiniz mi? Devletimiz 550 milyar dolar borçlu, milletimiz 296 milyar YTL borçlu, peki bu alacaklı kim acaba. Ben söyleyeyim; yıllarca bu ülkede güç odaklarını (siyaset, sermaye, bilim, bürokrasi, sivil toplum örgütleri ve medya) belirleyen kökü dışarıda olan global sermaye sahipleri yabancı (ABD,AB ve İSRAİL) güçlerdir.
Siyasetini bu yabancı güçlere bağlayan ABD ci AB ci ve İMF ci partilerin iktidarı ile devlet ve millet bu borçlardan kurtulamaz. Tek kurtuluş yolu ne ABD ne AB ne İMF tek çözüm Bağımsız Türkiye diyen, Nobel adayı Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet, Milli Devlet projesiyle dünya iktisat tarihinde devrim oluşturan; Prof. Dr. Haydar BAŞ ve Bağımsız Türkiye Partisidir.(BTP) Başka projesi olan varsa beri gelsin.
Mehmet İNEKÇİOĞLU.