Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıtın 12 Nisan 2007de saat:14:00de başlayan ve yaklaşık bir buçuk saat süren basın açıklaması benim açımdan altı çizilmesi gereken önemli ifadelerle doludur. Paşanın, yapacağı açıklamaların Türkiyenin güvenliği ile ilgili olduğunu söylemesi çok manidardır. Büyükanıt Paşa, basın toplantısına sosyoloji dersi vererek başladı. Paşa, etnik yapının ne olduğunu, etnik milliyetçiliğin nasıl oluştuğunu ve bu etnik milliyetçiliğin nasıl etnik terör faaliyetlerine dönüştüğünü bilimsel ifadelerle dile getirdi. Türkiyede uzun zamandan beri etnik ayrımcılık yapıldığını ve bu ayrımcılığın da Avrupa birliğinin müktesebatında mevcut olduğunu söylemesi, paşanın Türkiye üzerinde oynanan oyunları çok iyi bildiğinin ve yakinen takip ettiğinin göstergesidir.
Paşa konuşmasını beş ana başlıkta toplayarak, bütün başlıkların temel yapısında güvenlik sorunun olduğunu söyledi. Aslında Türkiyede sorunlar ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal, hukuki, vb görünse de, bu sorunlar Türkiyenin güvenliğini tehdit eder mahiyettedir. Çünkü AB kopenhank kriterlerinin siyasi, ekonomik, hukuki, sosyal dayatmaları meclisten AB uyum yasaları adı altında bir bir geçmiştir. Örneğin (anadilde yayın, ana dilde eğitim gibi). Bu yasalar T.C Devletinin Üniter devlet yapısını ve sosyal dokusunu tahrip edecek mahiyettedir, aynı zamanda bir güvenlik sorunudur.
ABnin uyum yasaları devletin ve milletin ekonomik yapısını bozmuştur, ekonomisi bozulan millet, güvenlik ve asayişi tehdit eder hale gelmiştir. Mesela ekonomisi bozulan bir insan eğer ihtiyaçlarını yasal yoldan karşılayamazsa geçimini temin etmek için yasal olmayan yollara başvurur. Ekonomisi bozulan insanın değer yargıları da bozulur, bu gayet normaldir. Çünkü aç olan insanın hiçbir ölçüsü olmaz. İşte bu durumda olan insanımızın bu zafiyetinden istifade etmek isteyen bazı illegal kuruluşlar ve suç örgütleri devreye girerek ekonomisi düzgün olmayan gençlerimizi avlamaktadırlar. Bu durum iç güvenliğimizi tehdit ederek halkımızın huzurunu kaçırmaktadır.
Hukuk ve Adalete gelince, AB uyum yasaları ile hak haklının değil hak kuvvetlinin olmuştur. Hâlbuki bizim kültürümüzde adaletin tarifinde Adalet, haklıya hakkını vermek haksıza da haddini bildirmek olarak tarif edilir. AB uyum yasaları ile adalet ortadan kaldırılmış ülkede can, mal, namus din ve vicdan emniyeti kalmamıştır. Hukuk bu değer yargılarını koruyamadığı için insanımız kendi hukukunu kendisi oluşturmaya kalkıştığından haddi aşarak hak adına haksızlıklar yapmaktadır ( kan davasında olduğu gibi).
Paşa konuşmasının ikinci kısmında kuzey ıraktaki gelişmeye değinerek peşmerge lideri Barzaninin konuşması önemli değildir, asıl önemli olanın Barzaninin bu cesareti nereden aldığını görmek lazım biz onu çok iyi biliyoruz. Parlamento bize yetki verirse sınır ötesi hareketi yaparız, bunda da başarılı oluruz ve Türkiyenin güney doğusunu güvenli hale getiririz tarzında olmuştur.
Şu anda sınır ötesi hareketin doğru olup olmadığı ayrı bir konudur. Ancak şunu hemen belirtelim ki Türkiye ye en büyük tehdit ve tehlike ABD ve ABden gelmektedir. M. Kemal ATATÜRKten sonra bu güne kadar gelen bütün siyasiler devletin bütün
politikalarını ABD ve AB ye endekslemiş ve Türkiyenin yönünü hep batıya çevirmişlerdir. Bizde bir söz vardır iğne battığı yerden çıkar, Türkiye bu kadar büyük tehdit ve tehlikelere uygulanan yanlış siyasi politikalarla getirilmiştir, bu tehdit ve tehlikelerden kurtulmanın yolu da uygulanacak doğru siyasi politikalarla olacaktır. Yani siyaseten batışın kurtuluşu yine siyaseten olacaktır.
Yıllardan beri uyguladıkları ABD, AB ve IMF politikalarıyla ülkeyi bu hale getiren siyasetçilerin ülkeyi bu badireden çıkaracak plan program ve projeleri yoktur. Zaten millette ülkeyi bu hale getiren siyasetçilerden umudunu kesmiştir. İşte bütün umutların tükendiği, halkın bizden adam olmaz, biz kendimizi idare edemeyiz diye yese düştüğü bu zamanda, gücünü damarlarındaki asil kandan alan ne ABD ne AB nede İMF tek çözüm BAĞIMSIZ TÜRKİYE diyerek haykıran bir Türk delikanlısı ortaya çıkıyor Prof. Dr. Haydar BAŞ.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar BAŞ yıllardan beri gazetelerde yazdığı yazılarda ve televizyonlarda yaptığı konuşmalarda Türkiyenin ekonomik, siyasi, kültürel, hukuki birçok sorunlarını dile getirmiş ve bunların çözüm yollarını da ortaya koymuştur. Sağından soluna bütün siyasilere çözüm önerilerini götürmesine rağmen hiçbir siyasiden olumlu cevap alamamıştır. İş BAŞa düşmüştür, bu vatan bizimdir bizim kalmalıdır, çünkü başka Türkiye toktur, gidecek başka yerimizde yoktur. Vatan sahibinin kucağına düşmüştür, Bırakalım yere mi düşsün? diyen Prof. Dr. Haydar BAŞ Bağımsız Türkiye Partisini bu zaruretten kurmuştur. Kadrosuyla birlikte ülkenin dört bir yanını Kuva-yi Milliye ruhuyla dolaşarak milletimizi yaklaşan tehdit ve tehlikeye karşı ayıktırmaya çalışmaktadır ve bunda da başarılı olmuştur. Türkiye doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine herkes bu sefer Haydar BAŞ diyor. BTP il kongreleri kapalı spor salonlarında şölen havasında geçmektedir.
Şunu herkes aklının bir köşesine not etsin. Türkiyenin içinde bulunduğu tehdit ve tehlikelerden kurtulmanın yolu Bağımsız Türkiye Partisinin Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar BAŞın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile kültürel hukuki ve siyasi çözüm önerilerindedir. Başka arayışlar beyhudedir, sadece süreyi uzatır.
Mehmet İNEKÇİOĞLU.