Mevlana Celalettin-i Rumi Hz. Mesnevisinde bir hikâye anlatır. Hikâye şöyle: “Bir gün deveyle katır tesadüfen bir araya gelmişler, katır deveye demiş ki, bakıyorum da senin dizlerinde hiç yara yok, sen hiç düşmüyorsun galiba, bak benim dizlerim yara bere içinde ben yürürken hep çukurlara basıp düşüyorum. Düştüğüm için de sırtımdaki yük ha bire devriliyor. Yükü devirdiğim için sahibim bana sürekli dayak atıyor, Sen niçin çukurlara basmıyor niçin düşmüyorsun. Yoksa senin ulu canın devletlik midir?”
Deve katıra cevap verir. “Benim başım yücedir baktığım zaman öteleri görürüm basılacak yeri de görürüm basılmayacak yeri de görürüm, oysa senin başın önde olduğu için bir adım ötesini görmeden yürürsün onun için çukurlara basar, düşerek dizlerini yara edersin. Bir de benim aslım temizdir senin gibi veledi zina (anası kısrak babası eşek) değilim” der. Mevlana hikâyesinde devamla şunları söyler. “ İşte o ulu kişinin başı yüce olduğu için öteleri, ötelerin ötesini görür, 10, 20 hatta 30 yıl sonrasını görür. Sonra o ulu kişinin aslı temizdir. Birçok insan hayatı boyunca bazı şahsiyetleri lider kabul edip kendilerine rehber edinmişlerdir. Bu rehberler kendilerine tabi olan insanları kendi inanç ve görüşleri istikametinde yönlendirerek yaşam boyu hayatlarını etki altına almışlar. Toplumların hayatı bu liderlerin inanç ve görüşleri istikametinde şekillenerek devam eder.
Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın insanlar, bazen mutlu ve müreffeh, bazen de acı, ıstırap, çile, meşakkat, kan ve gözyaşı dökerek hayatlarını devam ettirmişler. Bunun nedeni insanların kendilerine örnek şahsiyet seçerken, liderlerinin ileri görüşlü olup olmadığına dikkat etmemelerindendir.
Mutlu, müreffeh, huzur ve güven içinde yaşayan toplumların liderleri, başı yüce olup öteleri gören ileri görüşlü, düşüncelerini ve siyasetlerini, akıllı, bilimsel, plan ve program dâhilinde geleceğe yönelik cesur adımlar atan aslı temiz insanlardır. Bu liderlerin idaresi altında yaşan insanlar can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini, adaleti, geçim bolluğunu, iyi bir eğitimi, sağlıklı beslenmeyi, sağlıklı barınmayı vs. doya doya yaşamışlardır.
Acı, ıstırap, çile, meşakkat, kan ve gözyaşı dökerek hayatlarını devam ettiren toplumların liderleri ise başı aşağıda ve önde olan, bir adın ilerisini göremeyen, başkalarının telkini ile hareket eden, kendine ait hiçbir plan ve programı olmayan sokma akıllı aslı temiz olmayan insanlardır. Bu liderlerin idaresinde yaşayan insanların can, mal, namus, din ve vicdan emniyetleri olmaz. Bu liderlerin idaresinde muhtaçlık, işsizlik, geçim darlığı, zulüm, adaletsizlik, eğitimsizlik, sağlıksız beslenme, sağlıksız barınma gibi gayri insani yaşam tarzı adeta insanların kaderiymiş gibi algılanır.
Bütün mesele kendimize örnek seçtiğimiz lider şahsiyetlerin ileriyi görüp görmediklerini bilmemize bağlıdır. Mesela benim kendime örnek seçtiğim lider şahsiyete bakıyorum da 20–25 yıl önce söyledikleri bugün aynen çıkıyor. Öyle ki Dış politikada, iç politikada, Ortadoğu politikasında, ekonomide, siyasette, adalette, eğitimde, kültürde, tarımda, hayvancılıkta, özelleştirmede, para politikasında, maliye politikasında, madencilikte velhasıl bütün meselelerde teşhislerinde ve çözüm önerilerinde tam isabet.
Kendime rehber edindiğim lider şahsiyet BTP Lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ sayesinde gönlüm ve vicdanım rahat çünkü liderimin başı yüce aslı temizdir. Ömrüm var olduğu müddetçe onun izinde hayatıma devam edeceğim inşallah. Çünkü şu kısacık hayat yolunda çukurlara düşüp sırtımdaki emaneti devirmek istemiyorum. Zira mahşerde bu emaneti taşıyamamanın hesabından korkuyorum.
Mehmet İNEKÇİOĞLU [email protected]