Keseci Mecit emmi 85- 90 yaşlarında Kilis’in Karataş semti höllük lük mevkiinde oturur, 65 yaş maaşından başka hiçbir geliri olmadığından paşa hamamı civarında bir liraya kese satar. Mecit emminin durumunu bilen bazı cömert insanlar bir kese alır 5 – 10 lira vererek onun geçimine katkıda bulunurlar.
Bazen Mecit emmi elinde kese ile dükkânları gezer, onu görenler dükkânlara kese satmak için geldiğini sanır meğer öyle değilmiş belirli yerlerde ortam müsait olursa sohbet ediyormuş. Bir gün eki sanayinin orda Mustafa Elmacının kantarında otururken Mecit emmi geldi hal hatır faslından sonra başladı sohbet etmeye:
“Biz Allah’a ne kadar şükretsek azdır niye derseniz, iki nedenden dolayı. Birincisi, evvela mahlûkat içerisinde bizi insan olarak yarattı hele bir bakın etrafınıza her türlü hayvanat var, bu mahlûkat içinde insan ne kadar güzel yaratılmış değil mi. Şu ellere şu dillere, gözlere, saçlara bak, boy bos endam ne kadar mükemmel değil mi?
Hele akıl, hiçbir mahlûka verilmeyen varlık, insan aklı sayesinde bütün mahlûkatı kontrolü altına alıyor. Herkes gökyüzünde uçan uçaklara, arabalara, motosikletlere, bilgisayarlara, cep telefonlarına vs hayran olurken ben bunları icat eden insanın aklına hayran oluyorum. Allah insanı ne kadar mükemmel yaratmış değil mi? Zaten Allah Kuran’ı kerimde biz insanı en mükemmel şekilde yarattık buyuruyor. Ayrıca Allah yeryüzündeki bütün varlıkları bizim emrimize vermiş.
İkincisi, insanlar içinde bizi Hz. Muhammet (sav) ümmet yaratmış, o Mustafa (sav) ki peygamberlerin padişahı Allah kâinatı onun yüzü suyu hürmetine yaratmış. Allah onu çok sever, Ahiret’te onun hiçbir arzusunu geri çevirmez, oda ümmetine çok düşkün ve çok sever ahirette o bizim avukatımız. Muhammet Mustafa (sav) gibi bir avukatın olursa ne kadar iyi olur değil mi? Yeter ki ona ümmet olalım işte bizi ona ümmet olarak yarattığı için Allah’a ne kadar şükretsek azdır.
İki şeyi unutma.
1- Allah’ı unutma, nerede ve hangi hal üzere olursan ol Allah seni görüyor ve biliyor, ona göre her amelin ölçülü olsun.
2- Ölümü unutma, nerde ne zaman ne şekilde öleceğin bellisiz sabah güzel kuş tüyü gibi yatağından kalkarsın, beklide akşam kara toprağa yatırırlar seni. Akşam olunca sabaha, sabah olunca da akşama kavuşacağının garantisi yok sakın bunu aklından çıkarma ve her amelini buna göre işle zira senin adın yarın nasıl anılır belli değil.
İki şeyi de unut gitsin
1- Yaptığın iyiliği unut gitsin, insanlara yaptığın iyiliği insanlara söyleyip iyilik yaptığın insanı küçük düşürme gösterişten uzak dur. İyiliği insanlar seni övsünler diye değil, Allah senini sevsin diye yap yani yaptığın iyiliği Allah rızası için yap ve mükâfatını Allah’tan iste.
2- Sana yapılan kötülüğü unut, insan yaratılış itibarı ile kötülüğe meyillidir. Bir kimse sana bilerek ya da bilmeyerek kötülük yapıp zarar verirse sakın ona misillemede bulunma, intikam almaya kalkışma, insandır hata yapmıştır deyip ondan uzaklaş. Ve ona dua et “yarabbi bu insan benim hakkımda kötülük düşünüyorsa bana bu kötülükleri yapıp zarar vermesine müsaade etme, beni bu insanın kötülüklerinden koru ve sen bu insana hidayet eyle de kötülüklerinden vazgeçsin.” Sakın ona karşı kin besleme ona kötülük düşünme ama bundan sora da onun sana kötülük yapıp zarar vermesine fırsat verme tedbirli ol.
Dört uzvuna dikkat et.
1- Gözlerine dikkat et, harama ve namahreme bakma.
2- Diline dikkat et, yalan, söyleme, gıybet, dedi kodu yapma, dilinle küfürlü ifadeler kullanma
3- Ellerine dikkat et, elinle koymadığın hiçbir şeyi alma, harama el uzatma.
4- İki bacağının arasındaki organa dikkat et, zina etme kimsenin namusuna tecavüz etme unutma zina yapacağın kadın birilerinin ya kızıdır, ya kız kardeşidir ya da annesidir. Birilerinin senin annenle, kızınla ya da kız kardeşinle zina yapmasını istemesin değil mi?
Birde Allah’ın sana farz kıldığı namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetleri gücünün yettiği kadar yerine getirirsen ölümden ve ölümden sonraki hayattan niye korkacaksın ki” diye sohbetini tamamladı Mecit emmi
Aman Allah’ım bu nasıl feyizli sohbet Mecit emmi ümmi okuryazarlığı yok o kadar yumuşak ve mütevazı bir üslupla sohbet etti ki tam bir gönül sohbeti sordum Mecit emmi sen bunları nereden öğrendin.
Efendi, Şıh Mehmet tepesinde yatmakta olan Ali baba diye bir zat vardır Ali GÜLOCAK sen onu gördün mü dedi. Ben türbesini ziyaret eder ona fatiha okurum dedim. Hah işte o, o benim mürşidimdi ve kendisi kadiri şeyhi idi ben onu çok severdim ve her akşam onun sohbetlerine iştirak eder istifade ederdim bu konuştuklarım bana ait değil mürşidim Ali babaya aittir” dedi
Değerli dostlar İslam’ın da özü ve amacı zaten budur, ama bu manayı anlamak için kâmil bir mürşit şarttır. Son sözü derviş Yunusa bırakalım:
Kadılar müftüler hep bir geldiler
Kitapların hep bir yere koydular
Sen bu ilmi nerden aldın dediler
Bir kâmil mürşide varmasan olmaz.
Mehmet İNEKÇİOĞLU
[email protected]