Hz. İmam Hüseyin’in Mekke’den kerbelaya yolculuğu bir ay sürer. Gündüzleri yol alır geceleri konaklayarak istirahat ederlerdi. Akşamları çadırları kurar, yemeklerini yer, ibadetlerini yapar ve her akşam imam Hüseyin yarenlerine değişik konularda sohbetler yaparak Muhsinlerini Kerbela’ya hazırlardı.
Bir akşam bu sohbetlerin birinde imam söze şöyle başlar. “Bu gün size bize bildirilen üç büyük günahtan bahsedeceğim. Birincisi kibir, ikincisi hırs, üçüncüsü de haset, her kim bunlara veya bunlardan birine düçar olursa sonunda helak olur der ve başlar anlatmaya.
1-Kibir. Hani Allah Âdemi yarattığında bütün meleklerine ben ona kendi ruhumdan üflediğim zaman hemen Âdeme secde edin dediğinde bütün melekler Âdeme secde ettiği halde iblis Âdeme secde etmemişti. Allah iblise, seni Âdeme secde etmekten alıkoyan nedir diye sorduğunda iblis beni ateşten onu ise topraktan yarattın ben ondan üstün olduğum için Âdeme secde etmedim dedi kibirlendi ve helak oldu.
2- Hırs. Allah Âdemi cennette yarattığında ona bütün her şeyi yemesini serbest etti, yalnız şu ağacın meyvesinden yememesini söyledi. İblis cennette ebedi kalma vaadiyle Hz. Âdemi kandırdı. Hz Âdem cennette ebedi kalma hırsına kapılarak yasak olan meyveden yedi cennetten kovularak helak oldu ve dünyaya atıldı. Fakat Âdem’in dünyada pişmanlıkla tövbe ve istiğfar etmesi neticesinde Allah tarafından affolunarak bağışlandı.
3- Haset. Hz. Âdemin çocuklarından Habil ile Kabil, Allaha birer adak adadılar. Allah Habil’in adağını kabul etti, kabil’in adağını kabul etmedi. Bunun üzerine kabil kardeşi Habil’e haset ettiğinden dolayı onu öldürdü ve helak oldu” der imam Hüseyin.
Bize büyük günahlar öğretilirken, Allaha şirk koşmak, adam öldürmek, zina etmek, içki içmek, kumar oynamak, yalan söylemek, faiz yemek vs. olarak söylenirdi. Bunlar tabi ki büyük günahlardır, ancak insanları büyük günahları işlemeye sevk eden, iç âleminde var olan kötü duygularıdır. Bunlar riya, kibir, hırs, haset, kin, nefret, şehvet, yalan, gıybet, dedikodu, dünya sevgisi, mal makam sevgisi, gibi duygulardır. Bu duygular ahlak-ı zemime denilen Allahın istemediği ve sevmediği kötü duygulardır.
İnsanlar makamı ve mevkisi ne olursa olsun bu duyguların esareti sonucunda suç işlerler. Allaha şirk koşma, gasp, hırsızlık, cinayet, zina, kumar, içki, faiz, terör, toplu katliamlar, savaş çıkartmalar, fitne fesat çıkararak ortalığı karıştırmalar, insanları bölmek parçalamak, insanları şundan bundan diye birbirine düşman etmek vs. hep bu kötü duyguların eseridir.
Hz. Peygamber kendi dönemindeki sahabelerinin nefislerini terbiye ve tezkiye ederek bu kötü duygularını ıslah etmiş, ahlak-ı hamide denilen Allahın istediği ve sevdiği güzel duygulara tebdil eylemiştir. Bu güzel duygular iman, izan, hayâ, iffet, metanet, müsamaha, hoş görü, tevazu, cömertlik, adalet, güler yüz, tatlı dil, düşenin elinden tutmak, yardıma muhtaç olana yardım etmek vs.
Hz. Peygamberden sonra bu vazife velayet yoluyla imam Aliye ve onun evlatları olan Ehli Beyt imamlarına, onların yolundan giden Allahın veli kullarından irşat ehline verilmiştir. İnsanlık velayet yolunun irşat ehline ne kadar yakın olursa o kadar huzurlu ve mutlu olarak kurtuluşa erer. Onlardan ne kadar uzak olursa dünyası ve ahreti o kadar bedbaht olur.
Allah bizleri onlara yakın eylesin. Âmin
Mehmet Alioğlu