Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler hamal iken bende babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken çok uzak diyarlarda birbirine komşu iki ülke varmış. Bu iki ülkenin hükümdarları birbirlerini çok sever, birbirlerine çok sık gider, birbirlerini saraylarında ağırlar, yemek yerler, beraber futbol maçı seyrederlermiş, birbirleri ile olan muhabbetleri o kadar ilerlemiş ki adeta can ciğer kuzu sarması olmuşlar. Hatta aradaki samimiyet resmiyeti kaldırmış büyük küçüğe kardeşim, küçükte büyüğe ağabeyim demiş.
Aradan yıllar geçmiş günler ayları, aylar yılları kovalamış samimiyet o kadar artmış ki iki ülkenin vatandaşları birbirlerine vizesiz gidip gelmeye başlamış. Ülkelerin şehirleri arasında kardeşlik ilan edilmiş şehirlerin yöneticileri ortaklaşa projeler geliştirmiş ve uygulamaya koymuşlar. İlerleyen zaman içinde halkın arasındaki söylentilere göre hükümdarlar sınırı kaldırıp iki ülkenin vatandaşlarının birbirlerine kimlik kartlarıyla gidip geleceklermiş. Bu iki ülkenin birbirlerine yaklaşmasından halk çok memnunmuş.
Sonra ne olmuşsa olmuş hükümdarlardan birinin kulağına gaipten (okyanus ötesinden) bir ses gelmiş komşu ülkenin hükümdarına karşı tutum ve davranışı değişmeye başlamış. Kendisinin adil olduğunu komşu ülkenin hükümdarının zalim olduğunu söyleyerek basmış yaygarayı, kendisinin adil olduğunu söyleyen hükümdarın bildirdiğine göre komşu ülkenin zalim hükümdarı halkına zulüm ediyormuş. Peki, bu hükümdarların ülkesinde yaşayan halkın yaşam şartları ve standartları nasılmış?
Kendisinin adil olduğunu söyleyen ve kendisine göre zalim olduğunu söylediği komşu ülke hükümdarının ülkesinde; vatandaşın canı, malı, namusu hukuki müeyyidelerle teminat altına alınmış. Kim kasten bir adam öldürürse katil idam edilirmiş. Gece saat 02–03 e kadar kadınlar caddelerde gezer alış veriş yapar parklarda dolaşır bir Allah’ın kulu kadınları rahatsız etmezmiş. Herhangi bir kimse bir başkasına senet veya çek verip borcunu ödemezse alacaklının parası ödeninceye kadar borçlu hapiste yatarmış.
Ekmeğin kilosu 25, şekerin kilosu 45 kuruşmuş, etin kilosu 5 lira, mazotun litresi 30, benzinin litresi de 50 kuruşmuş. Hükümdar vatandaşına ısınmak için yılda 600 litre bedava mazot verirmiş, verginin olmadığı zalim denilen hükümdarın ülkesinde vatandaş 4 uydu, 2 klima, 15 ampul kullanarak tükettiği elektriğe yılda 20 lira para ödermiş. Mutfak tüpünün tanesi de 6 liraymış.
Kendisinin adil olduğunu söyleyen hükümdarın ülkesinde ise 40.000 kişinin katili kendisine tahsis edilen bir adacıkta kuzu kavurmasıyla beslenirmiş. Şehirlerde kadınlar değil erkekler bile akşam saat 8.00 den sonra sokağa çıkmaya korkar olmuş. Ticarette çekler senetler ödenmez olmuş, borçlu olan iflas ettim dedi mi üzerinde malı mülkü yoksa hukuk ondan bir şey alamıyormuş. Alacaklı önce Allah’a dua edip sonra borçluya yalvarıyormuş lütfen paramı öde diye; alamayınca da borçluyu Allah’a havale edip öbür dünyada hesaplaşırız diyormuş.
Kendisinin adil olduğunu söyleyen hükümdarın ülkesinde ekmeğin kilosu 3,5 lira, şekerin kilosu 2.60 liraymış, etin kilosu 25 lira, mazotun litresi 4.32 lira, benzinin litresi 5 liraymış, mutfak tüpünün tanesi de 70 liraymış. Kendisinin adil olduğunu söyleyen hükümdarın ülkesinde insanlar elektriği iktisatlı Kullanmasına rağmen ayda en az 100 ile 150 lira arası elektrik parası ödermiş. Sadakaya muhtaç olanların dışında insanlar ısınmaya yılda en az 1,500 lira para ödermiş. Adil hükümdarın ülkesinde 128 çeşit vergi ödemek zorunda bırakılan halkın vergi ödemekten beli bükülmüş.
Dört kişilik bir ailenin 3.204 lira yoksulluk, 1.117 lira açlık sınırının olduğu kendisinin adil olduğunu söyleyen hükümdarın ülkesinde asgari ücret 774 liraymış ve on milyonlarca insanda asgari ücretle çalışacak iş bulamıyormuş, yani işsizmiş.
Şimdi bu hikâye ye göre siz söyleyin bakalım; kim halkına zulüm ediyor, yani zalim kim?
Mehmet İNEKÇİOĞLU