Sivas kongresi sonrası çekilen fotoğrafta Atatürk’ün sağ tarafında oturan kişi, Mor Ali Baba. Mor Ali baba kim? Bundan yaklaşık 17-18 yıl önce o zamanlar 75-80 yaşlarında olan bir büyüğümün anlattığını sizlere aktarayım.
Kadiri yolu, Halisiye kolunun piri Abdurrahman Halis Talabani Hazretleri Kerkük sokaklarında yürürken karşısına giyim kuşamı düzgün olmayan sefil, zavallı kimsesiz 14-15 yaşlarında genç biri çıkar, hazret bu delikanlıya şöyle bir nazar ederek gönül dünyasının derinliklerini seyreder ve ondaki manevi cevheri keşfeder.
Yanına yaklaşır “evlat senin adın ne” delikanlı, “Ali efendim” der. Hazret “Annen baban var mı” delikanlı, “annemde babamda öldü efendim” der. Hazret “senin evin barkın var mı” delikanlı, “yok efendim” der. Hazret “bana evlat olur musun” der, delikanlı “evet olurum efendim ”der.
Talabani Hazretleri Ali’yi alır dergâha götürür banyo yaptırır üstünü başını giydirir ve eğitmeye başlar. Abdest almasını, namaz kılmasını, tadili erkânı, edebi, adabı ve zahir ilimleri öğretir. Ali’nin ten rengi fazlaca esmer olduğu için adını mor Ali diye çağırır. Talabani Hazretleri bir gün “evladım Ali buraya gel” der, Ali ikinci katta, merdivenlerden inmeye tahammül etmeden balkondan aşağı atlar “buyur baba” der. Mor Ali, Talabani hazretlerine evlat olmaktan çok mutlu, Talabani hazretleri de Mor Ali’nin sadakat ve bağlılığından gayet memnun.
Talabani Hazretleri bir ara Sivas’a ziyarette bulunmuş ikaz ve irşat maksatlı sohbetler etmiş bir süre sonrada Kerkük’e geri dönmüş. Bu ziyaretten etkilenen insanlar Kerkük’e, Talabani Hazretlerine bir mektup gönderirler. Mektupta “efendim size olan sevgimiz ve iştiyakımız son safhada, nazarınıza ve sohbetinize ihtiyacımız var, Sivas’a ya siz teşrif edin ya da bize bir halifenizi gönderin” derler.
Talabani Hazretleri yanında bulunan 35-40 senelik talebelerine dönerek “içinizde Sivas’a gitmek isteyen var mı, oraya giden orada ölür daha buraya dönmez” der. Hiç kimseden ses yok, herkesin başı önde öylece beklerler. Talabani hazretleri bakar ki kimseden ses yok mor Ali’ye dönerek “evladım Sivas’a seni göndersem gider misin” der. Mor Ali “ne demek, baba emreder evlatta gider” der.
Talabani Hazretleri Mor Ali’yi yanına çağırır ellerini ellerine alır, dizlerini dizlerine, alnını alnına dayar hemen orada Mor Ali’ye manevi ilminden aktararak kemal derecesinde olgunlaştırır ve kendisini Sivas’a halife tayin eder. Mor Ali, “baba, ben Sivas’ta kime gideceğim,” deyince “evladım onlar seni bulurlar” der. Mor Ali mürşidinin elini öper ve dergâhtakilerden helallik alarak bir daha dönmemek üzere Kerkük’ten ayrılır.
O günkü şartlarda uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Mor Ali Baba Sivas’a ulaşır bir handa konaklayarak Sivaslı dervişlerin kendisini bulmalarını beklemeye başlar. Bu arada Kerkük’ten bir haber alamayan Sivaslı dervişler, Talabani hazretlerine bir beklenti mektubu daha yazarlar, Talabani Hz. cevabi mektupta kendilerine bir halife gönderdiklerini bildirir.
Mektubu alan dervişler Sivas’ta Mor Ali babayı aramaya başlarlar fakat nerede olduğunu bilmediklerinden arama işi biraz uzar ama nafile bulamazlar. İçlerinden akıllı ve mana ehli biri, akşamı bekleyelim size onu bu akşam bulurum der.
Akşam olur Sivas’a hâkim yüksek bir yerden şehri seyretmeye başlayan dervişler Mor Ali babanın bulunduğu handan semaya doğru bir nur yükseldiğini görür. Nurun çıktığı yerin bir han olduğunu gören dervişler hancıya burada yabancı birinin olup olmadığını sorarlar. Hancı şu hücrede bir garip kalır bugün tam kırk gün oldu epeyce de borcu birikti der, dervişler mor Ali babanın borçlarını ödeyerek evlerine götürürler. Daha sonra mor Ali Baba bir dergâh yaptırarak Sivas ve civarında ikaz ve irşat çalışmalarını sürdürür.
Mor Ali Baba, işgal yıllarından M. Kemal Paşanın başlatmış olduğu milli mücadeleye Sivas kongresinde aktif rol alıp Kuva-i Milliye’ye ve kurtuluş savaşına talebeleri ile tam destek verir. Mor Ali baba Ehli Beyt geleneğinden gelen kadiri yolunun Halisiye kolu piri Abdurrahman Halis Talabani Hazretlerinin rıhle-i tedrisatında yetiştiğinden küffara karşı milli birlik ve beraberliği tesis edip düşmana karşı topyekûn mücadele eden M. Kemal Atatürk’ün yanında yer almıştır. Yani kurtuluş savaşı Ehli Beyt geleneğinden gelen inançlı, azimli ve kararlı insanların mücadelesi sonucu zafere ulaşmıştır.
Bugün, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti askeri işgal hariç, siyasi, ekonomik, hukuki, kültürel ve ahlaki olarak batının kuşatması altına alınmıştır.
Dün nasıl bütün kuşatmalar M. Kemal Atatürk’ün önderliğinde Ehli Beyt geleneğinden gelen inançlı, azimli ve kararlı insanların mücadelesi sonucu ortadan kaldırılmışsa, bugünde yapılan kuşatmalar, M. Kemal Atatürk’ün yolundan giden Prof. Dr. Haydar Baş’ın önderliğinde aynı geleneğinden gelen inançlı, azimli ve kararlı insanların mücadelesi sonucu ortadan kaldırılacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Başka arayışlar beyhudedir.
Mehmet İNEKÇİOĞLU
[email protected]