Hangi devirde olursa olsun insanların ihtiyaçlarını oluşturan tüketim maddeleri kimine göre ucuz kimine göre de pahalıdır. Aslında ucuzluk da pahalık da kişilerin alım gücüyle alakalıdır, eğer bir malı alabilecek gücünüz varsa fiyatı ne olursa olsun ucuz, alabilecek gücünüz yoksa pahalıdır.
Piyasalarda gerek elektronik eşyalar gerek beyaz eşyalar gerekse mobilyalar ile bazı tüketim mallarının fiyatlarının altı yıl öncesine göre düşük olduğu ve 20 aya kadar varan taksit imkanı ile satıldığı söyleniyor. Doğrudur bazı tüketim mallarının fiyatları altı yıl öncesine göre daha uygun olabilir. Ama halkın üretimini ve tüketimini yakından ilgilendiren bazı ürünler vardır ki fiyatı altı yıl öncesine göre % 200 artmıştır mesela akaryakıt, telefon, elektrik, tüp gaz, ve et ekmek gibi temel gıda maddeleri.
Şimdi akaryakıt, elektrik veya doğalgaz ile üretim yapan sanayici, çiftçi, esnaf ve sanatkarları bir düşünün, ürettiği ürünü altı yıl öncesine göre pahalıya mal edecek ucuza satacak. Buna ne kadar dayanabilir? Gücünün yettiği yere kadar, onun için gücü tükenen fabrikalar, KOBİ ler, çiftçiler, esnaf ve sanatkarlar iflas ederek birer birer kapanıyorlar. Kapanan işyerlerinde çalışan işçiler de işsiz kaldıkları için piyasalardaki işçi işveren arasındaki arz talep dengesi işçinin aleyhine oluşmaktadır. İşçi çok İş az olunca bu dengesizlik işçi ücretlerinin düşmesine neden oluyor.
Milyonlarca insan asgari ücretle çalışabilmek için adeta birbirleri ile yarışıyor, asgari ücretle iş bulamayan geçlerimiz 40-50 YTL haftalıkla çalışmak zorunda kalıyor. Haftalık 40-50 YTL alan gençlerimiz nasıl evlenecek, evlense ev kirasını nasıl ödeyecek, evinin ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak bu mümkün mü? Ekonomik nedenlerden dolayı evlenemeyen bu adam için beyaz eşyanın, elektronik eşyanın, mobilyanın ve diğer tüketim mallarının fiyatı ne kadar düşük olursa olsun pahalıdır, çünkü alacak parası yoktur.
Zamanında adamın birinin deveye ihtiyacı varmış oğlu demiş ki baba deve bir pula, baba
demiş ki oğlum alamayız, aradan bir zaman geçmiş baba oğluna demiş ki oğlum sor bakalım deve kaç pula, oğlu sormuş baba deve on pula, baba demiş ki oğlum git on tane al, oğlu baba deve bir pula iken niye almadın da on pula iken on tane alıyorsun, baba demiş ki oğlum deve bir pul iken bir pul yoktu bizim için deve pahalıydı şimdi paramız var devenin on pul olması bizim için ucuzdur.
KESKin yapmış olduğu araştırmaya göre yoksulluk sınırının 2250 YTL, açlık sınırının 915 YTL olduğu bir ülkede asgari ücret 435 YTL ise bu ülkede her şey pahalıdır çünkü milletin alım gücü kalmamıştır. 22 milyon yeşil kartlının yaşadığı bir ülkede ürünlerin ucuz olduğunu söylemek sosyolojiyi bilmemektir yada bilerek gerçekleri çarpıtmaktır.
Resmi olmayan rakamlara göre 12 milyon işsiz kardeşlerim, yeşil kartlılar, siftah etmeden dükkan kapatıp çeklerini senetlerini ödeyemeyen esnaf arkadaşlar, arazisini ekip biçemeyen ziraatçılıktan para kazanamayan çiftçi arkadaşlar, aldığı maaşın yarısını ev kirasına veren memur arkadaşlar, yıllarca emek ve üretimiyle vatana ve millete hizmet etmiş olan emekli vatandaşlar, İşsizlik ve parasızlıktan dolayı evlenemeyen gençler sizlere soruyorum Türkiye de hayat pahalı mı yoksa ucuz mu ?
Mehmet inekçioğlu.