Ehli- beyte zulmün yaşandığı Osmanlı belli döneminde ehli beyt sevdalısı hak âşıkları, halk ozanı olarak diyar diyar gezer, anlatmak istediklerini ikaz ve irşat gayesi ile saz ve sözle dile getirirlerdi. Günün birinde âşık dertli bir beldeye uğrar, kalabalık bir toplulukla karşılaşan dertli omzundan sazı çıkarır ve orada bulunanlara “size bir şeyler çalıp söyleyeyim mi”? Der. Kalabalık içinde bulunan kadı efendi âşık dertliye mani olur ve onu oradan kovar.
Kovulan dertli kalabalığı terk ederek oradan ayrılır. Şehrin dışına vardığında oyun oynayan bir gurup çocukla karşılaşır. “Size bir şeyler çalıp söylesem beni dinler misiniz çocuklar dediğinde çocukların hepside evet dinleriz derler”. Âşık dertli bir süre deyiş ve türkü söyledikten sonra çocuklardan biri “amca gel seni bizim eve götüreyim biraz da bizim evde çal” der. Dertli kabul eder çocukla beraber evin yolunu tutarlar.
Evin bahçe kapısını açıp içeri girdiklerinde çocuğun babası evin balkonundan çocuğa seslenir, “oğlum kim o yanındaki” çocuk “bu âşık dertli babacığım” der. Meğerki çocuk kadı efendinin oğluymuş. Kadı çocuğa bağırır “oğlum o adamı buraya getirme”, çocuk “neden babacığım çok güzel çalıp söylüyor” deyince babası, “oğlum onun elindeki sazın içinde şeytan var” der. Bunun üzerine Âşık dertli sazı eline alır başlar döktürmeye.
Telli sazdır bunun adı. Abdest alsan aldın demez. Venedik’ten gelir teli.
Ne ayet dinler ne kadı Namaz kılsan kıldın demez Ardıç ağacından kolu
Bunu çalan anlar kendi Kadı gibi haram yemez Be Allah’ın şaşkın kulu
Şeytan bunun neresinde. Şeytan bunun neresinde Şeytan bunun neresinde
******************* ******************* *******************
İçinde mi dışında mı Dut ağacından teknesi Dertli gibi sarıksızdır
Burgusunun başında mı Girişten bağlı perdesi Ayağı da çarıksızdır
Göğsünün nakışında mı Be insanın teresi Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde Şeytan bunun neresinde Şeytan bunun neresinde.
Bu gün onlarca, yüzlerce hatta binlerce şeytanlıkları içlerinde barındıranlar hak aşığı halk ozanlarına ve onların icra ettikleri türkülere şeytan işi demektedirler. Binlerce şeytanlıkları içinde barındıranlar haramda sınır tanımazlar. Faiz düzenine ticaret derler. Yolsuzluk yapıp ayakkabı kutularını parayla dolduranlara “bal tutan parmağını yalar” diyerek kendileri de parmak yalama yarışına girerler. Zalimlerin ardınca yürüyerek “Beraber yürürdük biz bu yollarda” şarkısını söylerler. Orta doğuyu kana bulayanların arkasında saf tutarak, tekbir getirip koyun keser gibi insan kesenlere mücahit, yaptıklarına da cihat derler.
Müslümanlığı saçta sakalda, sarık da cübbede arayanlar sonrada kalkar bağlama veya saz çalarak halkı ikaz ve işret etmeye çalışanlara haramzade diyerek sazlarının içinde şeytan araştırırlar. Bin bir türlü şeytanlıkları içlerinde barındıran Müslüman görünümlü haramzadelere sesleniyorum, siz şeytanı sazda sözde değil kendi içinizde arayın.
Mehmet İNEKÇİOĞLU
minekcioglu@hotmail. com