İnsanların kırılma noktası olduğu gibi toplumlarında kırılma noktası vardır. İnsanların kırılma noktasının neler olduğunu sonraki yazıya bırakarak bu yazımızı toplumun kırılma noktasına ayıralım istedik.
Her milletin, her toplumun kendine özgü değer yargıları vardır, bu değer yargıları aynı zamanda o toplumun hassasiyetleridir. Sosyolojik bir gerçektir ki toplumun değer yargılarına dokunulduğu zaman halk bu etkiye toplumsal tepki göstererek hassasiyetini ortaya koyar ki buna toplumun kırılma noktası denir.
Türk toplumunun değer yargılarına baktığımız zaman genelde şunları görürüz. Vatan, millet, bayrak, din, devlet ve bağımsızlık ruhudur, bunlar milletin hassasiyetlerindendir. Türk milletinin tarihine baktığımız zaman kim bu değer yargılarına dokunmuşsa Türk toplumunun şiddetli tepkisi ile karşılaşmıştır.
Yaklaşık 11 yıllık Ak Partisi iktidarı döneminde bu millet işsiz kaldı, aşsız kaldı tabiri caizse kuru soğana muhtaç oldu. Ama R. Tayyib Erdoğan’a olan sevgisinden dolayı tüm ekonomik olumsuzlukları sinesine çekerek ilerde belki düzelir inşallah iyi olur diyerek bütün olumsuzlukları hayra yordu, her seçimde R. Tayyib Erdoğan’a ve Ak Partisine olan desteğini yeniledi.
Fakat son altı aydan bu yana İmralı süreci adı altında terör örgütünün elebaşı olan Öcalan’la yapılan müzakereler halk nezdinde tepki görmeye başladı. Bu müzakereler sonucu Devletin bazı kurumlarından T.C. ibaresinin kaldırılması toplumda tepkiyle karşılanmıştır. Geçen bazı arkadaşlarla sohbet ederken konu T.C. ibaresine gelince arkadaşın biri bana Kilis’te yeni açılan adliye binasının üzerinde T.C. ibaresinin olmadığını söyledi. Ben özellikle bakmaya gittim hakikaten T.C ibaresi yoktu, yalnızca KİLİS ADLİYE SARAYI yazılıydı. Düşündüm, acaba PKK terör örgütü T.C. ibaresine tahammül edemediği için T.C. ibaresini Öcalan istemediğinden dolayımı kaldırdılar.
Yine Diyarbakır’da BDP tarafından düzenlenen mitingde Öcalan’ın mektubu okunurken orada bulunanların Öcalan lehine slogan atmaları ve miting de Türk bayrağının bulunmayışı Türk toplumunda tepkiyle karşılanmıştır.
TSK mensuplarının terör örgütü suçlamasıyla Silivri ceza evine konulması, teröristlerin Silopi de davulla zurnayla karşılanması da Türk toplumunun tepkisini çekmektedir. Zaten iktidar toplumun tepkisini ölçmek için zamanla bu tür atraksiyonları yaparak halkın tepkisini hep ölçmüştür. Halk bütün bu atraksiyonlara tepki gösterince hükümet geri adım atmış ve hazmettirme operasyonlarına başlamıştır.
Sayın Başbakan’ın deyimiyle Türkiye’nin yedi siyasi bölgesine dokuzar kişilik guruplar halinde “akil” adamları milletin tepkisini ortadan kaldırmak için devreye koymuştur. Sayın Başbakan toplum mühendisliği görevini bu “akil” insanlara ihale ederek terörle müzakere sürecini topluma hazmettirmeye çalışmaktadır.
Akil insanlar ise gittikleri her yerde toplumun tepkisiyle karşılaşmış halkın sordukları sorular karşısında zor duruma düşmüşlerdir. Toplumun gösterdiği bütün bu tepkiler toplumun değer yargılarıdır ve kırılma noktasıdır.
Eğer iktidar toplumun değer yargılarına bu şekildeki atraksiyonlarla etki etmeye devam ederse bu milleti kırar ve kendisine duyulan sevgiyi ve desteği kaybeder. Neticede millet Ak Partisini sandığa gömer ki Türk demokrasi tarihinde bunun örneği çoktur, ANAP, DSP, DYP gibi.
Not: Buraya gelmişken Türkiye’nin yedi bölgesi siyasi bölge değil, coğrafi bölgedir. Ama Sayın Başbakan Türkiye’nin yedi bölgesinin coğrafi bölge olduğunu bilmeyecek kadar cahil değildir, kanaatime göre Sayın Başbakan geçmeyi planladığı başkanlık sistemiyle oluşturacağı federatif yapı sonucu Türkiye’nin bölüneceği 7 siyasi bölgeyi dillendirmek istemiştir.
Mehmet İNEKÇİOĞLU
[email protected]