Bu bağlamda yorgun düştüğümü itiraf etmeliyim. Neden, niçin böyle oluyor? Prof titirli, uzman görüşlü , fikir önderlerinin son zamanlarda kaleme aldığı makalelerde bir hakikat, bir meseleyi ortalığın çınlamasına rağmen farkına varamamak, dağdaki çobanın bile yanında taşıdığı radyodan ajans olarak duyumla şakır şakır döktürmesine rağmen bilim adamları kendi branşındaki literatürik gelişmelerden bihaber olunması normal karşılanamaz.
Bunun içine psikolojik rahatsızlığın girdiğini ifade etmek mecburiyetindeyiz. Hasetten midir enaniyetten midir hepsini kapsayıcı çekememezlikten mi, söylediği an, açıkladığı zaman her şeyini kaybetmiş bir insanın duygularını taşıma endişesi midir bilinmez ama bu zihniyetle bu memlekette kolay kolay bilimsel terakki yaşanmaz. Bir doçentin prof’luğa yükselmesinde izlenen yol, hazırladığı tez konusu itibarıyla mucitlik değil midir? Bakıyorum da vay halimize demekten alıkoyamıyorum. Son olarak bende uyanan şizofreniyle izahı mümkün olabilecek hal olarak kabul etmekten başka çare bulabilmiş değilim. Şizofreninin dış dünya ile ilişkisinin kesildiği zihinsel kopukluk olarak zuhur eden ruh hastalığı olduğuna göre tetabuk ediyor mu olaylarla ilişkilendirildiğinde? Bahse konu mesele; Prof. Dr. İsfender Korkmaz ve Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hocaların makalelerindeki konu olayı, bir hadiseyi görmemesidir.
İsfender Hoca; 19 Eylül 2013 tarihli Yeniçağ Gazetesindeki makalede “Siyasette Yolsuzluk Yol Oldu” başlığını taşıyor. Bu makalesinin bir paragrafında aynen şöyle söylüyor:
“Yolsuzluk dahil her konuda daha çok bağıran daha çok prim yapıyor. ANCAK BUGÜNE KADAR EKONOMİK VE SOSYAL konulardan ÖNERİ GETİREN, PROJE ÜRETEN BİR SİYASETÇİ OLMADI. BU ÖNEMLİ ÖLÇÜDE TOPLUMSAL TALEPLE İLGİLİDİR. Söz gelimi iktidara daha çok ve esprili olarak yüklenenler prim yapıyor. Ancak kanun teklifi ile proje getirenler veya öneride bulunanlar hem seyrek oluyor, hem olsa da dikkat çekmiyor”
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hoca, 30 Temmuz 2013 tarihli gazetesindeki makalesinde başlık “Kur’an’da ekonomik ahlak”. Aynen şöyle diyor:
“KUR’AN’DAN KOORDİNAT ALAN BİR EKONOMİ HENÜZ ORTAYA KONMUŞ DEĞİLDİR. Çünkü batıda ekonominin enine boyuna tartışılıp bir ilim olarak şekillendiği sırada İslam ülkeleri emperyalizm, sömürgecilik ve kendi içlerindeki despotizmin kahrı altında ölüm kalım savaşı vermekte idiler. Kur’an dinamizmini köstekleyen inadı da eklerseniz Kur’an kaynaklı bir ekonomik anlayışın ortaya konması bakımından henüz başlangıç devresinde olduğumuz rahatlıkla söylenebilir.
Kapitalizme hizmetçilik rolünü benimsememiş onurlu aydınlara göre İslam ekonomisi sosyalist sistemlerle bir yakınlık arzediyor. Çağın en büyük İslam düşünürü Muhammed İkbal’in Marks’ın “ Das Kapital”ini Cebrailsiz kitap diye anması İslam peygamberinin en yakın dostlarından biri olan Ebu Zerel Gıfari’nin sosyalist zahid (ilave olunmuş, kuvvetlendirmek için söylenmiş) diye adlandırması üzerinde durulacak noktadır.
İslam ekonomisi kendine özgü bir ekonomidir. Benzerlikleri, paralellikleri büyüterek İslam ekonomisini şu veya bu başlığın altına sokmak yanılmaktır. Kur’an, ekonomiyi değil insanı gaye edinmektedir.
KUR’AN, NİMETLERİN ADALETSİZ DAĞITIMI OLAN KAPİTALİZMLE, SEFALETLERİN EŞİT DAĞITIMI OLAN KOMÜNİZME AYNI ANDA KARŞIDIR. “
Prof. Dr. Öztürk Hoca’nın 17 Eylül 2013 tarihli makalesinin başlığı “PUTİN’İN DEVLET ADAMLIĞI VE İSLAM ANLAYIŞI ÜSTÜNE”
Biz İslam ve Müslüman dendiğinde Kur’an’ı anlamak zorundayız. Ve ben böyle anlıyorum diyor Putin.
El Cevap:
1-Prof. Dr. İsfender Hoca’nın, proje üreten bir siyasetçi olmadı demesi gerçekle bağdaşmıyor. 30 senelik emekle ;
a)Milli Ekonomi Modeli (teori)
b)Sosyal Devlet Milli Devlet (uygulama) bir eser bir tez yazılıp millete arzediliyor. 4-5 kongreden, dünyanın tanınmış üniversitelerinden iktisatçıların iştiraki ile süzgeçten geçirilip kritiği yapılıyor. Kongrenin birinde de Nobel’e aday gösteriliyor.
Bu meseleyi duymayan bir sağır sultan kaldı. Siz pas geçiyorsunuz. Hafsalam almıyor bağışlayın.
2-Prof. Dr. Yaşar Nuri Hoca’dan 2005 senesine kadar bu lafzı duysaydım ellerim yarılırcasına alkışlardım. Çünkü gençlik yıllarında ideolojik tartışmalar yapardık çeşitli üniversitelerde tahsil devam eden arkadaşlarla.
Bu ızdırabı fazlası ile bizler de çektik bugün gibi hatırlıyorum. 2005 yılında Bakü’de 1. Baskısı yapılan Milli Ekonomi Modeli-Sosyal Devlet Milli Devlet isimli ekonomik tez sahneye çıktıktan sonra bu ihtiyaç zail oldu. Zira Kur’an’dan koordinat alan bir ekonomi tez olduğunu kongreye katılan Prof. Dr. Guanar Baltanova’nın tahlili ile cevap verelim. “ Teklif edilen model İslamiyet’in ebedi prensiplerine dayanmaktadır. Bu prensipler temelinde Ortaçağ’da Müslüman camiası, her millet, sınıf ve tabakanın iktisadi ve sosyal güvencede bulunduğu gelişmiş devletler kurmuştur. Batı burjuva biliminden farklı olarak, kaynakların sonsuz, insan ihtiyaçlarının kısıtlı olduğunu söylemektedir. Sayın bilim adamının ileri sürdüğü “Sonsuz kaynak” fikri çürütülmez argümanlar temelinde inşa edilmektedir. En esaslı argüman Kur’an-ı Kerim’in beyanlarıdır.
“İbrahim” suresinde Allahü Teala, insanlara hitaben diyor ki; Sizlere istediğiniz tüm imkanları vermekteyim.
“Lokman” suresinde ise Allah, “ Gökyüzünde ve yeryüzünde olan her şeyi hizmetinize sunmadı mı?”
Bu eser, kanaatimizce bu çalışma, güncel iktisat felsefesinin parlak izahıdır. Çalışma Prof. Dr. Haydar Baş’ı, Adam Smith, Ricardo Keins, Leontoyev, Fridman Kupmens gibi iktisatçılar sırasına dahil etmektedir.
Milli Ekonomi Modeli’nin ne olduğunu Rus Parlamentosu Duma’da tartışma konusu edilmemiştir. Konuşulan Rusya’nın MEM’e olan ihtiyacıdır.
Prof. Dr. Lebedev: Ben dünyanın bir numaralı iktisat matematikçisiyim. Bu konuyu bizden iyi bilen yoktur. MEM’i kongrelerde çok okudum. BU TEZDE ESRARENGİZ KODLAR VAR. HER OKUYUŞTA YENİ KOD İLE KARŞILAŞIYORUM. Modelde meseleleri çözen, problemleri halleden pek çok kod saklıdır. Üstelik sadece BUGÜNE DEĞİL GELECEĞE DE IŞIK TUTAN KODLAR VAR. RUSYAI’NIN BUNA İHTİYACI VAR. BEN MODELİN BU YÖNÜNE HAYRANIM.
3-Prof. Dr. Öztürk Hoca’nın, Putin İslamiyet hakkındaki fikirlerinin temelinde yine hocanın Prof. Dr. Haydar Baş’ın projeksiyonu var. Hadise şöyle cereyan ediyor:
Haydar Hoca Putin’e diyor ki; dünya tek kutupluluktan kurtulmalı. Bu işin yükümlülüğü sizin üzerinizde. Batı, okyanus ötesi başta olmak üzere İslam toplumlarının üzerine bodoslama gidiyor öldürüyor, kesiyor, biçiyor. Bunun bir sonu olmalı. Bu son sizin elinizde. Camilerin kubbesi Müslümanları temsil etsin. Minaresi de siz olun, hamisi olun. Dünyanın 1 numaralı gücü haline gelin dedikten sonra ilk uygulama Suriye üzerinde olup savaş ihtimalinin belini kırıyor. Alevi konusunda olduğu gibi ki Alevi-Sunni çatışmasının önüne geçilmesinde açıklamak lazım ki; Prof. Dr. Haydar Baş Hoca’nın gayretli çalışması vardır.
Cenap Özsoy