Savaşın en kanlı günlerinden biri. Yörük Ahmet, en iyi arkadaşı Kürt Mehmedin az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen... Gitmeye değer mi ? Arkadaşın Kürt Mehmet karşıdan gelen İngiliz ateşiyle delik delik deşik olmuş... Büyük olasılıkla şehit olmuştur bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.
Yörük Ahmet ısrar etti ve teğmen
"Peki" dedi."Git o zaman."
İnanılması güç bir mucize.. Yörük Ahmet o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü.. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içinde Kürt Mehmedi muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan Yörük Ahmede döndü:
-Sana değmez, hayatini tehlikeye atmana değmez, demiştim.Kürt Mehmet zaten şehit olmuş...
- Değdi teğmenim. dedi Yörük Ahmet..
-Nasıl değdi? dedi teğmen.. Kürt Mehmet şehit olmuş görmüyor musun?..
-Gene de değdi komutanım.. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı..Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.. Ve arkadaşı Kürt Mehmed'in son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
-Geleceğini biliyordum!.. Demişti Kürt Mehmet. Geleceğini biliyordum!
Evet Millet olmak bu olsa gerek. İnsanlar ırk olarak doğarlar. Birlikte aynı tarihi, aynı kültürü, aynı vatanı, aynı kaderi yaşayarak Millet olurlar. Çanakkale tek bir Millet olduğumuzun ispatıdır.
Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey tek bir millet olduğumuzu miting meydanında kolunu havaya kaldırarak bu kolu kesseniz Türk kanı akar, Kürt kanı akar, Laz kanı akar, Arap kanı akar, Çerkez kanı akar söylemi ile ifade etmişti.
Dün Çanakkalede bizi (Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez ) kurtaran Çanakkale şehitlerinin arkadaşlığı idi. Asıl hedefi Türkiye olan ve bugün Irakta bağrımıza düşen ateşten koruyacak tek bir yol var, o da Çanakkale Şehitlerinin arkadaşlığı yani Çanakkale Ruhu
Abdulkadir Karakoç