Bugün benim için çok güzel ve çok özel bir gündü. Ama içimde tarifsiz bir hüzün vardı. Dün geceden beri bu duygu beni bitirmişti. Yeni bir yaşa giriyordum. Bir yıl daha yaşlanıyordum yani. İnsan 18 yaşına gelene kadar çabuk büyümek istiyor ama ondan sonrası istesen de istemesen de zaten çok çabuk geliyor. Dün 18 yaşındaydım. Birden gözümü açtım 23 yaşıma girmişim. Allah?ım ne kadar çabuk geçiyor yıllar.
Geceden beri gelen mesajların haddi hesabı yoktu. İlkokuldan, ortaokuldan, liseden, dershanelerden, hastaneden, gittiğim tüm kurslardan tanıdığım herkes bana mesaj atmışı bu sefer. Bu kadar sevildiğimi hiç hissetmemiştim.
Annem dün geceden beri gelecek olan misafirler için hazırlıklarına devam ediyordu. Ben kalktığımda her şey hazırdı. Sofralar kurulmuş, kahvaltılıklar çıkmıştı. Artık misafirleri bekleme aşamasına gelinmişti. Hızlı bir şekilde giyindim ve misafirlerimizi beklemeye koyuldum. Zil çalmaya başladı. Birden masanın etrafı neşeli bir kalabalıkla doluverdi. Çok güzel bir kahvaltının ardından annemin yaptırmış olduğu muhteşem pastamız geldi. Yeğenim Ali Haydar ile birlikte pastamızı üfledik. Daha sonra birlikte pastamızı kestik. O anda flaşlar patlamış, o anlar ölümsüzleşmişti.
Akrabalarımızla olan toplantımız saat 3 gibi sonlanmıştı. Zaten arkadaşlarım da beni sıkıştırıp duruyordu. Onlar da dışarıda benim için program hazırlamışlardı. Evdekinin bitmesini bekliyorlardı. Millet gitmeye başlayınca hemen haber verdim ve yarım saat sonra meydanda buluştuk. Önce birer Burgerking menü yedik. Daha sonra da Özsüt?ten pasta yedik. Baya sohbet ettikten sonra bir de sinemaya girdik. Çıktığımızda gündüzün geçtiğini fark etmemiştik bile. Sanki anılar sinemasından birer bilet almış gibiydik hepimiz?
Bu gün de çok çabuk geçmişti. Unutulmayacak günlerim arasına girmişti. Takvimlerden bir gün daha düşüyordu. Gözlerim doluyordu. Ben ne zaman bu kadar büyümüştüm?
KÜBRA KEPEKÇİ