“Eğer ilkbaharın içinde kışın dondurucu soğuğunu düşünüyorsan, hayatında ilkbahar hiç olmaz. Sen hep kışı yaşarsın, çünkü hayat düşünceyle biçimlenir” der pozitif düşünce yanlısı bir felsefecimiz… Peki, hayatında hep ilkbaharı düşünenler ilkbaharı yaşayabiliyor mu? Günümüz şartlarında ilkbaharı yaşamak mümkün mü?
İnsanlar kış’ı ve yaz’ı bırakmış nasıl yaşayacaklarını düşünüyor. Öyle bir durumdayız ki hangi konumda olursa olsun herkesin gönlü kış, hayatı kış.
Sabah evden çıkan bir baba düşünmeyle, eli dolu olarak eve gelebiliyor mu? Bir insanın, tokluğu hayal etmesiyle açlığı geçiyor mu? Dünyada ki birçok ülkenin çeşitli sorunları hayal edilerek çözümlenebiliyor mu? Tabiî ki hayır!
Pek çok dünya ülkelerinde insanlar açlık ve sefalet içinde yaşıyor ülke kaos’a sürükleniyor. Bir yandan da sömürgeci güçler bu ülkelerin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını öylesine gasp ediyor ki demokrasi adı altında insanların hayatlarına girip kıyım yaşatıyorlar. Ben bir yandan düşüneceğim her şey çok güzel ortalık güllük gülistanlık, karamsarlık yok, öte yandan birilerinin uyguladığı projelerle her yer savaş alanı halinde. Hadi; Libya, Mısır, Suriye, Filistin ve Irak hakkında pozitif düşünelim, çözüm olmadan mücadele vermeden dindirebilir miyiz oradaki kan ve gözyaşlarını?
Düşünce hedefe ulaşmak için yeterli değildir, mücadele gerekir. Mücadeleyle başarı sağlanır hedefe ulaşılır. Aslında dünya ülkelerinin mücadeleden önce benimsenmesi gereken bir unsur daha var muhafazakâr olmak. Bayrağına, milletine, dinine, bağımsızlığına karşı katı olmak taviz vermemek gerekir. Aksi halde bağımsızlığını yitirmiş himaye altına girmiş bir millet olmak kaçınılmazdır. Bir ülkenin gelişmişliği, huzur’u ve bütünlüğü o ülkenin bağımsızlığıyla mümkündür.
Peki, nedir bağımsızlık? Sadece bayrağının, toprağının, olması mı? Hayır! Bağımsız ekonominin, bağımsız sosyal projenin, bağımsız siyasetin, bağımsız idarenin, bağımsız medyanın, bağımsız liderin olmasıdır.
Bir ülke eğer ilerlemek istiyorsa bağımsız güçlere sahip olmalıdır. Sağlam inanç güçtür, asker güçtür, halk güçtür, laiklik güçtür, milliyetçilik güçtür, devletçilik güçtür, güçte; bağımsızlıktır bir ülke için.
Peki, biz bağımsız bir ülke miyiz? Topraklarımızın olması, bayrağımızın olması yeterli mi? bir düşünelim bakalım!
Bağımsız para basabiliyor muyuz? İşlenmemiş haliyle rezerv değeri 3 katrilyon doları bulan, işlenmiş haliyle yaklaşık 30 katrilyon dolar olan kaynaklarımızı kullanabiliyor muyuz?
Ortadoğu’yu karıştıran güçler, bizde de kardeşi kardeşe vurdurup Kürt-Türk ayrımını empoze etmiyor mu? İç ve dış politikamızı bazı güçler doğrultusunda yönetiyorsak, bağımsız bir siyasetimiz var mı? Ana haber bültenindeki bütün kanallar aynı yayın akışında haber sunuyorsa, aynı kişileri sürekli gündeme getirip bazı kişilerin de başarısını saklıyorsa, bunları da birilerinin emriyle yapıyorsa, bağımsız bir medyamız var mı? Yandaşların güçlendiği, karşıtların susturulduğu bu ülkede, adalet var mı? Bu soruların cevabını düşünmek gerek.
Ne demişti düşünür, “hayat düşünceyle biçimlenir.” Tamam, şimdi düşünüyorum bu ülkeyi bağımsızlığı’na kavuşturacak, kaynaklarını işletecek, halkına sahip çıkacak, ülkesini güçlendirecek bir lider var mı? Evet var! Prof. Dr. Haydar baş. Çünkü onun kendine ait olan “Milli Ekonomi Modeli” var. Bu modelle üretim ve emeğin karşılığı olan parayı basarak ekonomimizi bağımsızlığına kavuşturacak, kaynaklarını işleyip elde ettiği geliri halkına sunacak, adil paylaşımı sağlayacak.
Bunun yanı sıra Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in “Milli Devlet Sosyal Devlet” projesiyle kardeşin kardeşle sevgi içinde yaşaması “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE”! Sözünü ilke edinerek, halkın bir çatı altında toplanması mümkün...
Nitekim Rusya düşündü ve çözümü MEM’de buldu. Yetmedi, bu modeli hayata geçirmek için mücadele veriyor, çalışıyor. Rus parlamentosu tarafından Prof. Dr. Haydar Baş bey’e yapılan davet bunun bir ispatıdır. Ümidimiz odur ki; Türkiye de bu reçete’yi görür ve tek ilaç olan MEM’i uygulamaya koyulur. Aksi halde ne kadar pozitif düşünsekte, yok olmak kaçınılmaz olur. Bize sadece anlamsız bir “EYVAH!” kalır.
BEHİYE İNEKÇİOĞLU